Avuçlarımda sıktığım toprak tenimle karışmak üzereydi. Öyle çok sıkıyordum ki. Canım acıyordu. Ama yüreğimdeki acının yanında avuçlarımın acısı çok ufaktı. Toprak güzel şeydi. Her zaman sevmiştim. Dokunuşunu, kokusunu…

Ama en sevdiğim insanların üzerine yakışmamıştı. Ağlamaktan ve içimdeki sonsuz acıdan başka hiç birşey hissetmiyordum. Kaç saattir burda bu şekilde olduğumu bile hatırlamıyorum. Az ileride bekleyen arkadaşlarım ve sevdiğim adamı bile gözüm görmüyordu. Beni götürmek için ikna edemeyince kendi halime bırakmışlardı.

Göz yaşlarım dinmiyor sürekli hücum ediyordu. Hayatta sahip olduğum en önemli varlıklarım. Annem, babam ve erkek kardeşim bu toprağın altında yatıyorlardı. Bundan sonra eve girdiğimde mutfaktan annemin şarkı mırıltıları, babamın ‘ya hatun ne döktürdün yine o güzel sesinle’ diyen kahkahaları olmayacaktı. Henüz ondört yaşında olan kardeşimin odasından duyulan basket gürültüsüde olmayacaktı.

Onlar artık yoktu. Ve ben yapayalnızdım. Annesiz, babasız, cansız. Öyle büyük bir keder vardı ki içimde. Aklım almıyordu. Bedenime sığmıyordu. İnanamıyordum. Evimin kapısından içeri girince yine her şey eskisi gibi olacakmış gibi geliyordu. Zihnim kabul etmiyordu onların artık olmayışını. Ne yapacaktım şimdi ?

Nasıl yaşayacaktım ben ? Hayatımda hiç bir şey olmamış gibi mi davranacaktım. Nasıl geçerdi bu acı ?

Kalbimi biri, avuçlarında sıkıyordu. Parçalara ayırıyordu. Tarifi imkansız bir acı hissediyordum. Arkadaşım Sema’nın sesi doldu kulaklarıma “O, hala yaşıyormuş kurtulma olasılığı çok fazlaymış.”

Duyduğum şeyle içimdeki acının yanına kin, öfke hücum etti. Tenimde bir sızı hissettim. Avuçlarım kanıyordu. Tırnaklarım etimi kesmişti. Aklıma doluşan düşünceyle hızla yerimden kalktım. Ben kalkınca arkadaşlarımda hareketlendi.

Hızla yanlarına vardım. Cem’e “Arabanın anahtarını ver.”Dedim ağlamaktan çatallaşmış sesimle.

Sema, Cem ve Cansu donup kalmıştı karşımda. Hepsine hitaben bağırdım.”Arabanın anahtarını verin.” Boğazım acımıştı. Kaç gündür doğru düzgün bir şey geçmemişti boğazımdan. Elimin tekini boynuma götürüp ovaladım.

Cem sesizce cebinden çıkardığı anahtarı bana uzatmadan yakaladım. Arabaya doğru koştum. Bana yetişemiyorlardı. Gaza basıp en hızlı şekilde onu görmeye gidiyordum. Onu ailemin canını alan kişiye…

Arabayı gelişi güzel bıraktım hastane yanına. Arkamdan geldiklerini biliyordum. Koşar adımlarla onun olduğu kata çıkamaya başladım. Aklımda milyon tane düşünce vardı. Ama hiç biri iyi yöne gitmiyordu. Ben ailemi kaybetmiştim. Ama onların çocuğu yaşıyormuydu. Bu haksızlıktı. Yüreğimi hissetmiyordum. Ben kendimi bile hissetmiyordum. Her yanım boşluktu. Her yanım uçurum. Yapacağım hiç bir şey de o boşlukları doldurmayacaktı. Yinede öfkemi bir kez olsun kusmak istedim.

Sekizinci kata çıktığımda nefesim bana yetmiyordu. Merdiven çıktığımdan değildi. İçimdeki öfke beni nefessiz bırakmıştı.

Başımdaki siyah şal omuzlarıma düşmüştü. Yere bile düşse dönüp bakacak halde değildim.

Sağa sola bakındıgımda onları gördüm. Odanın kapısının önünde durmuş ağlıyorlardı. Neden ağlıyorlardı. Onların oğlu yaşayacaktı. Ama benim tüm ailem toprak olmuştu. Adımlarımı o yöne çevirdim. Benim geldiğimi fark ettiklerinde başlarını kaldırdılar. Kimi bana kin ve hırsla bakıyor. Kimi de acıyarak bakıyordu. Ben bugün benliğimi tamamen kaybetmiştim dönüşü yoktu. Bundan sonra annemin hanım efendi kızı Bahar yerine sert ve acımasız kızı bahar doğmuştu.

“Ölmedi degil mi ? Oysa ölmesi gerekiyordu. Bakın benim hiç kimsem kalmadı. Neden ? 
Sizin oğlunuz benim bütün ailemi aldı elimden.”

Göz yaşlarım yine hücuma geçmişti. Hiç durmadan yanaklarımdan aşağı inmeye başlamıştı. Annesi, yengesi ve babası vardı. Burda durmuş oğulları ölmesin diye dua ediyorlardı. Benim dua edecek bile kimsem kalmamıştı halbuki…

Annesi gözlerini tülbentiyle sildi. “Kızım yapma! Deme öyle şeyler biz sanada üzülüyoruz.”

Sözünü kestim, kadının duymak istediğim en son şey ailemin katili olan kişinin ailesinden gelecek vicdan kırıntılarıydı. “Bunları duymak istemiyorum.” Nefesim git gide zorluyordu beni.

Yengesi olduğunu bildiğim kadın “Sadece senin mi canın yanıyor ne diye geldin buraya ?” Diyerek çirkefçe saldırıya geçmişti. Kadının yılan gözleri değişik biri olduğuna delildi.

Babası ve annesi aynı anda bağırdı. “Nihal sus”dediler.

Yüzüme belkide son iki gündür olmayan gülüşümü taktım ” size duam var ” hepsi pür dikkat bana bakıyordu.

“Umarım, oğlunuz ölmez, sakat kalır ve beni hiç unutmazsınız.” Dedim. Gerçekten tüm içtenligimle etmiştim beddua mı. Annesi daha çok ağlamaya başladı. Ama umrumda bile değildi. Benim kadar yanamazdı yüreği, ben üç canımı bırakmıştım. O birini bırakmış çokmuydu. Elimi dönen başıma götürdüm. Ayakta durmak zorlaşıyordu. İradem beni terk etmeye hazır gibiydi. Gözlerim kararıyordu. Bedenim boşluğa çekiyor gibi hissediyordum. Başım zaten iki gündür dönüyordu. Hiç bir şey yemiyor ve içmiyordum. Ama burda olmaz. Bu insanların önüne bu kadar güçlü çıktıktan sonra kendimi burada bırakamazdım. Elimi başıma götürüp ovdum. Ama yok olmuyordu. Cem’in sesini duydum. “Bahar “demişti. Başımı çevirip bakamıyordum.

Onun babasının sesi son duydum “Hamza kızı tut.” Sonrası simsiyah boşluk sert bir bedenin beni tuttuğunu hissettim. Cem değildi. Biliyorum çünkü onun gibi kokmuyordu. Burnuma dolan acı koku ile tamamen kendimden vazgeçmiştim.

*

Gözlerimi açtığımda oda karanlıktı. Zaman mekan kavramını hatırladığımda dogruldum. Sema’nın el hareketiyle geri yasladım. Nefesim hala zor girip çıkıyordu. Ve başım inanılmaz dönüyordu.

“Dur bakalım asi kız, bu yataktan çıkılmıyor yoksa hemşireden kelepçe isterim ve seni buraya bağlarım anlaşıldı mı.”

Bu kız hep çok konuşurdu. Bugünde öyleydi. Göz pınarlarım kurumuş gibiydi. Ruhsuzlaşmıştım. “Ne verdiler bana neden kendimi aptal gibi hissediyorum ?”

“Sakinleştirici verdiler dört saatir uyuyorsun ve canım sen aptal değilsin.” Uzanıp elimi tuttu. “Sen benim tanıdığım en cesur insansın ve iyiki benim dostumsun.” Dedi Sema. Ela gözlerinde kendi hüznümü görebiliyordum.

Yine boğazıma yumru oturmuştu. Bu acı dinermiydi. Hep böyle mi hissedecektim. Elimde takılı olan damar yoluna bir de başımı kaldırıp seruma baktım. Bitmek üzereydi. Kendimden geçerkenki halim geldi aklıma. Şimdi daha dinç gibiydim. Bu bile acı veriyordu. Ben neden yaşıyordum ki ? Bende o arabada olmalıydım. Bende ölmeliydim. Kendimi iyi hissetmek bile canımı yakıyordu.

“Bu acı nasıl geçer Sema ? İcimde bir yangın var. Sürekli harlanıyor. Daha çok canım yanıyor.” Diyebildim.

Başımdan öptü beni. “Ben hep yanındayım belki geçmeyecek ama zamanla hafifleyecek. İnan bana.”

Sema annesini kaybedeli bir kaç yıl olmuştu. Annesi kanserdi. Ve yenik düşmüştü. Onun kötü hallerine şahit olmuştum. Bir gün başıma geleceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim.

Gözleri dolmaya başlamıştı Sema’nın ama sormak zorundaydım.” O nasıl ?”

Kimden bahsettiğimi hemen anlamıştı. Sesindeki çatalı temizledi.” Ölmedi ama sakat kalmış. Tekerlekli sandalyede sürdürecekmiş bundan sonraki hayatını.” Dedi.

Önceden olsa üzülürdüm. Ama şimdi nefretten başka bir duygu gelmiyordu aklıma.”Sevindim”diyebildim.

“Cem ve Cansu nerede ?”

“Doktor senin için birazdan uyanır demişti sana yiyecek birşeyler almaya gittiler birazdan dönerler. “Dedi.

Boğazımdan hiç bir şey geçecek gibi değildi. Daha on sekiz yaşındaydım. Ne bedenim ne ruhum bunları kaldıracak kadar güçlümüydü bilmiyordum. Ama şuan kendimi bitik ve yitik hissediyordum.

Bitik ve yitik ………

*

Dört yıl sonra ….

Aradan geçen yıllar acımı taze tutsada artık alışmıştım. Ne kadar ben bittim desenizde bitmiyordunuz…

Her yeni gün başka şeyler getiriyordu. Bana acılarla yaşamayı öğretti. Eskisi, dört yıl öncesi kadar hayat dolu cıvıl cıvıl biri olmasamda, arada bir kaç gülücük kaçıyor dudaklarımdan oda hep sema’nın sayesinde. Deli kız yanıma yerleşti. Kovdum yine gitmedi. Sanırım ailem giderken Sema’yı bırakmışlardı yerlerine.

Kazandığım üniversite sınavını İstanbul’da olduğum yerde okumak nasip oldu. Puanım puanlarımız hemen hemen aynı derecedeydi. Cansu ben ve Sema. Tam bursla vakıf üniversitesinde okuduk. Cansu mimar olurken Sema anaokulu öğretmenligini tercih etti. Çocukları çok seviyormuş ama A ile B ile ugraşamazmış. Öyle diyor. Ben tabiki baba ve anne mesleği olan sınıf öğretmenliği okudum. En büyük hayalimdi. Babama ben de öğretmen olacağım diye gururla diklendigimi hatırladım. Tebessüm yayıldı yüzüme…

Okul bitti ve biz artık atama bekliyoruz. Bir kaç güne kadar açıklanacak. Tek sıkıntım fark ettirmesemde Sema ve Cansu dan ayrılacağım korkusuydu. Ama bu mecbur yaşanacaktı. Herkes kendi hayatını yaşayacaktı. Sonsuza kadar benim yanımda kalamazlardı.

“Ne düşünüyorsun yine sen yüzün bir al bir mor.”

Başımı kaldırdım Sema tepemde dikiliyordu. İki elini de beline koymuştu.

“Neredesin sen ? Ağaç oldum burda ?”

Çantasını yan sandalyeye attı. Kendi de diğerine çöktü. Evet resmen çöktü.

“Bırak Allah aşkına ya Cansu beni ekti. Hep onun yüzünden geciktim. Ve çok açım hadi söyle bir şeyler yiyelim.”

Garsonu çağırıp yemekleri sipariş ettik. Bir kaç dakika sohbetin ardından ellerimin yıkamam gerekiyordu. “Ben ellerimi yıkayıp geliyorum.” diyerek masadan kalktım. Sema elinde telefonuyla ilgileniyordu. Bans sadece başını salladı.

Kalkmam ile birine çarpmam bir oldu. Ardıma bakmamıştım. Dönünce fark edememiştim.

Kesinlikle burnum kırıldı. Nasıl acıyordu burnum. Elimi direk burnuma götürdüm.”Allah’ım” diye inledim. Ama bana çarpan kişi yanımdan bana çarptığı hızla bir kuru “Afedersiniz. “diyerek uzaklaştı. Sema adamın arkasından “Oha be kırdın kızın burnunu bir özür dile bari.”Diye söylene dursun kendime geldiğimde adam ortadan kaybolmuştu.

Çarptığımda aldığım koku çok degilsede tanıdık gelmişti. “Cem’e söyleme ama adamın kokusu tanıdık geldi sanki. “

“Kokusumu ?” Sema bile şaşırmıştı. “Aslında bana da yabancı gelmedi yüzü ama çıkaramadım resmen kaçtı gibi.”

Yemeklerimizi yedikten sonra evimize gittik. Bu gece film keyfi yapacaktı. Ama Cem arayıp geleceğini, konuşması gereken bir konu olduğunu söyleyince hem korktum. Hemde çok merak ettim. Cem benim sevgilimdi. Sevdiğim hayata tutunmak için en geçerli sebeplerimdendi. Yıllardır beraberiz ve artık evlenmeyi düşünüyoruz. Hatta evleneceğiz. İçim kıpır kıpır oluyor aklıma gelince. Geçirdiğim zor günlere en çok destek veren üç kişiden biriydi.

Saatime baktım akşamın dokuzu oldu. Ve hala gelmedi. “Şu, dizlerini kıpırdatmaktan vazgeç Bahar.”

Heyecanlandıgımda yada tedirgin olduğumda ayaklarım veya dizlerim istemsiz hareket ediyordu. Bilinçli olarak yapmıyordum.

Cem gelmişti. Ama son on dakikadır karşımda kıvranıyordu. Ve ben git gide merakın içine çekiliyordum.

“Kötü bir şey mi oldu Cem neyin var söylesene ?”

Yüzünden anladığım kadarıyla iyi birşey söylemeyecekti. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı. Ama keşke sonsuza kadar sussaydı.

“Ben artık seni sevmiyorum Bahar. Senin için gerçekten çok üzgünüm eskisi gibi değiliz sende farkındasındır. Seni bir kadın olarak sevmiyorum ama en iyi arkadaşım olarak çok seviyorum gerçekten affet beni.”

Karşımda durmuş onu affetmemi bekliyordu. Gözyaşlarım birer ikişer benden bağımsız iniyordu yanaklarıma. Titrek ve cılız bir sesle tek diyebildiğim “Git ” oldu.

Hiç bir şey sormayacak yada ona yalvarmayacaktım. Acı çeker gibi bir hali vardı. O haline bile içim yanmıştı. Ama dur gitme diyecek değildim. Ölüm acısını tatmış biriyim ben aşk acısı nedir ki ?”


2. 

İki gündür odasına kapanmış. Sadece ağlıyordu.

Bahar. Ne Cansu, ne Sema ne dediyse ona iyi gelmiyordu. Yarasına ilaç olan kişi ardına bile bakmadan gitmişti. Ailesinin ölümünden sonra en kötü ikinci yıkım olmuştu Bahar için.

Aklında binlerce soru işaretiyle yapayalnız kalmıştı. Ne düşünse, ne sorsa yarım kalıyordu. Neden ? Diye bile sormamıştı. Neyi değiştirirdiki zaten o gitmek istemişti. Ve gitmişti. Dört yıllık ilişkiyi bir anda silkeleyip atmıştı.

Odamın kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. Çığlık çığlığa bağırıyordu Sema.”Bahar, Bahar.” Sadece başımı kaldırdım. Ne söyleyecegini tahmin ediyordum. Bugün atama sonuçları açıklanacaktı. “Söyle hangi diyar hangi cihan ?”

Yatağımın üzerine çıkıp zıplamaya başladı. Aklını kaçırmış gibiydi. ” Kızım Bahar yaşadık yaşadık Allah’ım inanamıyorum nasıl mutluyum bilemezsin bir anda oturup ellerini semaya açtı.” Rabbim sana Hamd olsun. Amin.” Diyede ekleyip yüzüne sürdü ellerini. Kaşlarımı çatıp dogruldum yatakta. “Kafayımı yedin kızım ne oluyorsun ?”

Bir anda beni sarsmaya başladı. Ardından da sarıldı. İyice şüphelenmiştim.

” Ne oluyor ya ?”

Yataktan fırlayıp ayaga kalktı. Ellerini iki yana açtı.” Sen ve ben Bursa Orhan Gazi ilk öğretim okuluna atandık sen sınıf öğretmeni ben okul öncesi öğretmeni olarak.” Dedi Sema.

Kulakları doğrumu duyuyordu. İkimiz, hemde aynı okula. Şaşkınlıktan öylece kalmıştım. Sema’nın Bahar demesiyle gözlerimi çevirdim. “Emin misin ? Nasıl olur ikimiz birden hemde aynı okula.”

Koşarak gidip çantasını getirdi.  İçinden çıkardığı kağıtları okumaya başladı. Ayaga kalkıp elinden aldım. Göz attım. Gerçekten doğruydu.

Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Bahar’a bakıyordu Sema. Kağıtları komedinin üzerine bıraktı. Saçlarını elleriyle tarayıp omzuna attı Bahar. Pür dikkat izliyordu Sema. “Toplan kızım gidiyoruz .”

“Ne ?”dedi şaşkınlıktan açılan gözleriyle.” Daha görev vaktimize bir ay var şimdi gidip ne yapacağız yavrum.”

Bıkkınlıkla yatağına oturdu Bahar. ” Burda ne yapacağız Sema ? Ne ana var. Ne baba, ne yar sende benden parlak değilsin.” Dedi Bahar. ” Sema’da Bahar gibi çöktü yatağa. ” Haklısın “

“Hadi her şeyimizi toplayalım İstanbul’a bir daha dönmeyi düşünmüyorum. ” Dedi Bahar.

“Peki bu ev ne olacak satacak mısın ?”

“Asla !”

Başımı kaldırıp eve, evine baktı. Her yeri anı dolu evine…

“Olur da bir gün çocuklarım olursa. İlerde çok ilerde belki yirmi otuz yıl sonra ailemi sorduklarında onları buraya getirim.” gözlerinden yaşlar inmeye başlamıştı. Sema Bahar’a sıkıca sarıldı. “Yavrum sen nereye ben oraya benim senden başka can yoldaşım yok. Seni asla bırakmam sülük gibiyim ben bilirsin ?”

Sema’nın sözüne gülmüştü.” Seni alacak adama acıyorum kuzu adam senden bıksa bela olursun başına.” Dedi Bahar.

“Hoşt o adama, bulmuş benim gibisini ne daha ne istiyor.” Diyerek omuz silkti Sema. Çokta tındı ona zaten.

Birbirlerine sarılıp hem ağladılar hem güldüler. Olan Cansu’ya olmuştu. Ama yapacak bir şey yoktu.

*

O gece hiç uyumadan bütün evi toplamışlardı. Annesinin, babasının, kardeşinin odası olduğu gibi duruyordu. Yıllardır sadece temizleyip bırakıyordu. Bazen kardeşinin yatağında bazende annesinin yatağında uyanıyordu. Az da olsa özlemini bastırıyordu. Her şeyin üzerini örtmüştü. Bir kaç fotoğraf attı valizine sadece, bir çokta da kırık dökük anı…

Bu ev onlara dedesinin emanetiydi. Yüzde yetmiş hisseli olduğu için Bahar’in babası yaşıyordu bu evde. Para göz bir hala karısının köpeği olmuş bir amcası vardı. Her ne kadar babası öldükten sonra evi satmak istedilerse de Bahar buna hiç yanaşmadı. Onun için bu evi satmak demek ailesini bir kez daha kaybetmek demekti. Halasına haber verecek değildi. Ama amcasını severdi. Arayıp gideceğini ama evine kesinlikle el sürülmeyecegini üstüne basa basa söylemişti.

Sonuç olarak on valiz kapıda bekliyordu. Bir adette ağlayan Cansu.

“Ben soracağım size, siz bir yerleşin gelip serilecegim evinize görürsünüzsiz.”Dedi Cansu içini çekerek.

“Her zaman bekleriz tatlım ne demek.” Sema onu daha fazla üzmek istemiyordu.

İkişer valiz alarak gerisini Cansu’ya emanet ettiler. Ev tuttuktan sonra adreslerinee kargoyla gönderecekti.

Bir saattir akıp giden yolu izliyordu iki genç kız. İkiside uykusuzdu. Ama nedense uyuyamıyorlardı.

Sema’nın Bahar’dan farkı yoktu. Geride bir abisi birde babası kalmıştı. Abisi evliydi. Onu pek düşünmüyordu. Babası da evlenmişti. Onu hiç düşünmüyordu. Benim gibi toprak olmuş annesini düşünüyordu. Kolunu uzatıp kendine çekti Bahar. “Sence Bursa’da nasıl erkekler vardır kuzu kalbim de boşaldı. Fırsatlara açığım yani.”  Bunu sadece onu keyiflendirmek için söylemişti. Her zaman Sema yapardı. Birde Bahar yapmak istemişti.

Kıkırdadı.” Bende hep boş olan kalbimi açmaya karar verdim. Belki şansımız vardır. Hem belki iki kardeş bile bulabiliriz ne dersin.”

“İşte bu mucize olurdu.” Dedi Bahar.

{♡}

Bursa, İstanbul’a çok uzak değildi. Bir kaç saatin ardından gelmişlerdi. Pek istanbul’a aratan bir şehire benzemiyordu. Valizleri kenara çekip üzerine oturdular. Bahar saatine baktı. ” Saat dört hava kararmadan bir otel bulmalıyız.”

“Ve uyumalıyız tabi önce doymalıyız.” Dedi Sema acıkan karnına elini koyarak.

Bir anda yanlarında temiz giyimli bakımlı otuzlu yaşlarda biri belirdi. “Afedersiniz.” dedi.

Bahar başını kaldırıp adamı dikkatle süzdü.”Buyrun ne istediniz”dedi.

“Ben taksi şoförüyüm buralarda böyle işler bu işler biraz rekabet de diyebilirsiniz. Yardımcı olmak istedim. “

Sema kaşlarını çattı. Bahar tam tersi kaşlarını kaldırdı. İlginç gelmişti ikisinede.

“Sapık falan olabilir misin sen ?” Sema her zamanki gibi lönk diye söylemişti lafını.

Adam iki elini havaya kaldırdı.” Tövbe olur mu öyle şey kendi halinde bir taksiciyim.”

İlerden bir ses geldi.” İrfan abi senin sıran geldi. Arabayı çekmen lazım diğer şoförler bekliyor.” İki kızda başını o yöne çevirip adamı dinledi. Bahar ayaga kalkıp “İyi madem bizi temiz iyi bir Otele bırak.” Sema’nın aklına yatmadıysada ses etmedi. Şoför valizleri bagaja yerleştirdi. Yerine geçip oturdu.

“Sizi buranın en iyi en temiz oteline götüreyim.” Dedi taksi şoförü.

Sema “Yanlız çok pahalı olmasın. Malum öğretmeniz biz memur maaşıyla…” Dedi.

“Hangi okulun hocam, benimde çocuklarım var okula giden.”

Bahar ” Orhan Gazi ilk okulu ” diye yanıtladı.

Adam güldü.” Şansa bak benim çocuklarım da o okulda o zaman sizi iyi otele götürmek hak oldu bana, parayı merak etmeyin öğretmenlere boynumuz kıldan ince”

Bu durum kızları hem tedirgin hemde mutlu hissetirmişti. Neyseki kötü bir şey olmamış. Gerçekten iyi bir otelin önünde durmuştu.

Bahar’a sokuldu Sema ” kızım ben hafiften tırstım desem.”

“Valla bende çok iyi sayılmam ” diye cevap verdi bahar.

Otelin içine girince ikisininde aklında ne varsa uçup gitmişti. Burası bayağı lüks bir yerdi.

“Anlaşıldı. Babamın bana bıraktığı bu ay ki maaş bu otele gidecek.”Dedi Bahar.

*

Odalarına yerleştiler. Hemen sonra yemek yemek için otelin restorantına indiler. Hava kararmaştı. Yapacak tek şey uyumaktı….

*

Ertesi güne dinç uyanmıştı Bahar. Yatağında tavanı izlemekle meşguldü. Başına aldığı yastık darbesiyle yerinden sıçradı. Sema pis, pis sırıtıyordu.

“Aklımı aldın deli.” Diye çemkirdi Sema’ya.

Yerinden kalkıp gerinerek esnedi Sema,” Bırak artık düşünmeyi bugün yeni bir hayata başlıyoruz.” Parmağını Bahar’a doğru salladı”Seni bir daha böyle derin düşünürken görmek istemiyorum hele o adî adamı asla!”

Kendini yatağa geri attı Bahar.”Sence bu acı geçer mi? kalbimin üzerinde tonlarca ağırlık varmış gibi hissediyorum. Ağlamamak için kendimle savaşıyorum.”Sesi titremeye başlamıştı.

Can dostunun yanına oturdu. Ellerini tuttu “Bilmem. Ben hiç aşık olmadım o acıyı tanımıyorum ama daha iyi olacağına adım kadar eminim.”

“Umarım.”

“Hadi kalk bugün çok işimiz var. Unuttun herhalde ev bakacağız eşya alacağız.” Konuşarak banyoya doğru ilerledi. Hayatında Sema vardı. Tüm eksiklerime rağmen yinede tam mışı hissi uyandırıyordu Bahar’a. Bu deli kız.

Kahvaltının ardından receptiona uğradılar. Önce okulun nerde olduğuna dair yön adresi aldılar. Ve kendilerini Bursa sokaklarına bıraktılar.

Okulu buldular. Önünde durup heyecanla mesleklerini ilk icra edecekleri okulu süzdüler. Okulların açılmasına bir ay vardı. O yüzden okul boştu. Dışardan bir süre izleyip tatlı tatlı geleceğe dair sohbet ettiler. Okuldan ayrılıp kendilerine ev bulmak için en yakın sokaklara girdiler. Kalabalık bir şehir olması dışında Bursa çok güzel de bir yerdi. Etraflarına baka baka ilerliyorlardı. Sema’nın tabiri caizse birine küt diye çarpmasıyla oldukları yerde durdular.

Çok genç ve güzel bir kız “Çok afedersiniz. Çantamda bir şey arıyordum fark etmedim.”Diye telaşla açıklama yaptı.

Sema şaşırmıştı. Bursa’nın insanları çok mu kibar ne diye düşündü. ” Önemli değil bende bakmıyordum önüme.”

“Olsun tekrar özür dilerim. Birini mi arıyorsunuz. Yardımcı olayım ben buralarda oturuyorum.” Dedi genç kız.

Bahar ” Evet arıyoruz aslında gerçekten yardıma ihtiyacımız var.”Dedi.

Genç kız kocaman gülümsedi. ” Çok güzel önce tanışalım ben Elif ” önce Bahar’a elini uzattı. Daha sonrada Sema’ya. Kızlarda kendilerini tanıttılar.

“Nereden taşınıyorsunuz eviniz uzakmı buraya?”

“İstanbul’dan geliyoruz öğretmeniz biz.” Sema kısaca açıklamıştı.

“Anladım. Okulunuz Orhan Gazi sanırım.”

Bahar yanıtladı bu sefer ” Evet.”

Genç kız ellerini çarptı birbirine…” çok sevindim benim yeğenlerim de o okula gidecek bu yıl.”

“Kime çatsak o okula gidiyor yahu ne iş anlamdım.” dedi. Sema.

Genç kız “Anlamadım nasıl yani? “Diye sordu. Bahar” Neyse bize yardım edersen minnettar kalırız Elif.”Diyerek konuya dikkat çekti.

“Elbette hadi gelin şu arka sokakta bir ev vardı. Size vereceklerinden eminim.”

Elif’in peşine düşmek ne kadar akıllıca bir şeydi. Ne, Bahar ne, Sema bilmiyordu. Yinede şanslarını denemek istediler. Apartmana girdiler. Elif ikinci katta bir kapıyı çaldı. Karşılarına ellili yaşlarda sevimli bir teyze açtı.

“Şeker teyzem bak sana kiracı buldum. İzninle eve bakabilir miyiz?”

“Elbette yavrum,” Derken kızları inceliyordu yaşlı kadın. Ardından bir kaç saniye içeri gidip geldi.” Al Elif siz bakın malum benim bacaklar çıkamam şimdi. Dönüşte olursa konuşuruz.” Dedi Şeker hanım.

Bir üst kata çıktılar. Elif anahtarı takıp kapıyı açtı. Kızlar içeri girip evi incelemeye başladılar. Beş dakikanın ardından birbirlerine kaş göz işareti yapamaya başladılardı. Elif onları izliyordu. Çalan telefonuna bakmak için kızların yanından ayrıldı.

Yanlız kalmayı fırsat bilen Sema,” Sence de işimiz yolunda, fazlasıyla yolunda gitmiyor mu?”

Saçını elleri ile taradı Bahar.” Bencede fazlasıyla…” diye yanıtladı.

“Neyse hakkımızda hayırlısı bu ev çok güzel fiyatta anlaşırsak tutalım derim sen Ne dersin?”

“Bencede çok güzel mutfak ve banyo müthiş bakımlı. Parkeler yepyeni umarım tutarız.”

Elif’in nerde olduğunu bulmak için yürüdüler. Mutfakta arkası dönük telefonla konuşuyordu.”Abi tamam kapatmam lazım sonra konuşuruz.” Diyip telefonu kapattı. Ardına döner dönmez kızları gördüğü an korkuyla gerildi.

Elini kalbine koyarak,” Ah boş bulundum bir an.” Diyerek hemen eski halini aldı.” Ne karar verdiniz.” Diye sordu Elif.

Evi çok uygun bir fiyata tutmuşlardı. Ev sahibi hiç zorluk çıkarmamıştı.

Dışarı çıktıklarında Bahar Elif’e döndü.” Elif teşekkür ederiz her şey için.” Dedi tebessüm ederek.

Elif. şımarık yönünü önüne kattı. Kızların koluna girerek.”Hemen teşekkür etmeyin canım ben sizi çok sevdim. Siz şimdi eşya falan da bakarsınız ben bugün size yardımcı olmaya gönüllüyüm.”

Kızlar şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar. Elif, kızları dinlemeden onları mobilya mağazasına soktu. Gerekli olan ne varsa seçtiler. Küçük taksitlerle böldürdüler. Köşe koltuk, iki yatak, dolap, tv, buz dolabı, çamaşır makinası kısaca ne lazımsa en uygunundan seçtiler. En son da bir kaç halı seçip bugünü tamamladık diye düşünüyorlardı. Taki Elif “Hayatta olmaz daha mutfak eşyası ve ev tekstili alacağız merak etmeyin istediğiniz fiyata buluruz olmadı taksit yaptırırım ben size, buraları çok iyi tanırım ben buralıyım. ” Dediğinde hiç itiraz etmedi kızlar.

Elif onlara şansmıydı. Evet kesinlikle şanstı, diye düşündüler.

Bütün işler bitince mağazadan dışarı çıktılar. Bahar ve Sema yorgunluktan bitmişlerdi.

“Artık otele dönelim acayip yoruldum. Vede acıktım ben.” Sema derdini dile dökmüştü.

Bahar ” Bende bittim.” Elif kıkırdadı. ” Aman ne var yorulacak ben bütün gün böyleyim.”Dedi.

Bahar “Sahi, Elif sen nesin bize bir anlat hiç tanımadıgın bize sabah beri vakit ayırdın senin işin gücün nedir.”

Elif parmağını çenesine dayadı. ” Hmm ben neyim anlatırım ama size bir yemek ısmarlamama izin vereceksiniz olur mu?”

“Olur, olur çok açım ben. ” Sema gerçekten çok acıkmıştı.

“Bursa’daiİskender yenir kızlar. Sizi buranın en meşhur iskenderini yedirecegim. “

Taksi çevirip bindiler. Elif gidecekleri yeri söyledi.

On dakika gibi kısa bir sürede iki katlı ahşap bir restorantın önünde durdular. Kapıda müthiş sıra vardı. Bahar ve Sema şaşırmıştı. “Bize burda sıra gelmez. Başka bir yere gidelim.”Dedi Bahar.

Elif yine gülümsedi.” Sen orasını düşünme hadi gelin bakalım.”Binanın arka kısmına dolandılar. Elif’i ilk gören garson” Elif hanım masanız hazır buyrun.” Dedi.

Kızların ağzına açık kalmıştı. Garsonu takip eden Elif’in arkasından şaşkınca yürüdüler. Masalarına gelince oturdular. ” İskender istiyoruz ne varsa getirin masaya.” Diye garsona siparişleri verdi Elif.

Yanlarından baş sallama ile ayrıldı garson. Sema bu durur mu. “Kimsin sen!”Çok ciddi söylemişti aslında Bahar’da Sema ile aynı fikirdeydi.

Elif yine güldü. Çantasından nüfus cüzdanını çıkardı. Kızlara uzattı. Adım Elif soy adım Haznedar. ” Kızların yüzünü inceledi Elif. Herhangi bir belirti bulamadı. “Gördüğünüz üzere yirmi üç yaşındayım ama biraz minyon tipliyim on sekiz gibi duruyorum demi?”

Bahar “Anlaşılan tanınan birisin biraz aç istersen kafamız karıştı.”Dedi arkasına yaslanırken.

Cüzdanı çantasına attı Elif “Övünmek olmasın ama buranın en zengin ailelerinden birinin tek kızıyım. Üç abim var. Annem, babam falan bilirsiniz?”

Baharın yüzü düşmüştü. Evet biliyordu. Hemde en acısından.

Elif kırdığı potuk fark edip toparladı.” Aman işte ben zengin şımarık kızıyım ama kesinlikle kendini beğenmiş kibirli biri değilim yanlış olmasın. “

Kızlar dikkatle dinliyorlardı Elif’i. ” İşte bu yani zeytin fabrikalarımız, inşaat sektöründe bir kaç şirket sonra tekstilde de bir kaç fabrikamız var. Abilerim ile beraber şirkette çalışıyorum ama bugün kendime izin vermiştim. Alış veriş yapacaktım gerçi fazlasıyla yaptık sayılır.”

Sema “Valla biz memuruz kızım sen bizle takılma biz sana uyamayız. “

Dudaklarını büzdü kırılmıştı cidden.” Aşk olsun ama öyle biri miyim ben ki?”

Bahar ” Değil gibisin sanki…” Yüzü yine gülüşüyle aydınlandı Elif’in.”Değilim tabi sizi çok sevdim pek dostum yoktur. Malum zengin çevre kendini beğenmiş kızlar hiç benlik değil. Mütevazi bir ailem var benim. Mesela annem tesettürlü biri babamla beraber beş vakit namaza dururlar. Ama biz hala nefsimize karşı koyamadık yengemle ikimiz yani.”

“Abilerim de inançlı insanlardır. Ama büyük abim eşine pek söz geçiremiyor. Küçük abim benim ilk dostum bundan sonra sizlerle bir kaç olacak inşAllah. Ortanca abim.”

Elif bakışlarını kızların arkasında duran kişiye çevirdi. Gözleri orda sabit kalınca kızlar da dönüp bakma isteği uyandırdı.

“Sen yine benimi çekiştiriyorusun ufaklık.” Demişti arkadaki sesin sahibi.

“Tanıştırayım kızlar abim Hamza. “

Bahar kulaklarını dolduran kalın ama kadifemsi tondaki sese çevirdi bakışlarını. Adamın derin bakışlarına yakalandı. Adının Hamza olduğunu öğrendiği adamın üzerinden yayılan ben kesinlikle buradayım beni gör etkisi yayılıyordu. Bakıyordu neden bakıyordu ki. Gözlerini Elif’e çevirdi. Çok kolay olamamıştı. Çünkü Hamza’da onu bakışlarının etkisine girmişti. Bahar önüne dönünce Hamza elini Sema’ya uzattı.

“Memnun oldum.”

Sema’da karşılık verdi. ” Bende memnun oldum Sema. “Diyerek kendini tanıttı.  Bahar kendinin de selam vermesi gerektiğini biliyordu. Güç bela elini uzattı. Hamza elinin içine aldığı narin eli öyle yumuşak tutuyordu ki. Kırılacak bir cisim gibiydi tutuşu. 

Bahar, Hamza’nın avucundan yayılan sıcaklığın ne olduğuna anlam verememişti. Hemen elini geri çekti.

“Bahar memnun oldum. ” deyip yerine oturdu.

Hamza’dan yayılan elektrik Bahar’a kadar ulaşıyordu. Tedirgin olmuştu. Hagi yönde Bahar’da kestiremiyordu. Sanki bir bulut sarmış gibi hissediyordu etrafını. İlk kez gördüğü biri için fazla tepki veriyordu zihni.

“Abi, sen burda ne arıyorsun?” Elif tek kaşını kaldırmıştı.

Kardeşinin yanına geçti Hamza. Bahar şu an tam karşısındaydı. Önündeki peçeteyi evirip çeviriyordu.

“İş yemeği vardı ama iptal oldu.Tam gidiyordum seni gördüm.” Diyerek açıklama yaptı Hamza.

“İyi ettin işin yoksa bize katıl. Kızlar sizin için mahsuru yoksa tabi…” Diye sordu. Cin bakışlı Sema.” Elbette yok degil mi Bahar. ” Sema Bahar da bir terslik olgunu anlamıştı. Ve bunun aklındaki şey olması için dua etti.

Başını kaldırıp baktı Bahar, yine göz göze gelmişti Hamza’yla “Sorun yok neden olmasın.” Diyebildi.

“Başka zaman inşAllah şimdi gitmeliyim.”Dedi Hamza. Kızlara yaklaşıp elini uzattı. ” Tekrar memnun oldum.”Dedi.

Bahar, Hamza yaklaşınca ondan gelen keskin ama baş döndürücü kokuyu aldı. Bu bile fazlaydı. Ne oluyorduki böyle. Bu koku ona bir şeyler anımsatıyordu. Hemde farklı şeyler uyandırmıştı. “Memnun oldum Hamza bey.”Diyerek çekti elini, avuçları yanıyordu Hamza’nın. Bahar bunu fark etmişti. Hamza giderken arkasından bakmamak için hemen yerine oturdu.

Kalbinde bir iş vardı. Kendine yakışmayan cinsten. Tek bildiği onu yine görmek istedigiydi.

Keyifli Okumalar aşk ı-okurlarım

{♡}

Sema fark etmişti ama konuşmaya lüzum görmemişti. Su akar yolunu bulurdu nasılsa. Bir kaç gün içinde evlerine geçmişlerdi. Elif ertesi gün evi onlara söylemeden temizlenmişti. Kızlar buna itiraz edip çıkışsalarda Elif hiç oralı bile olmamıştı.” Siz benim cici örtmen arkadaşlarımsınız benden size hediye.” Diye susturmuştu kızları.

Sema’da Bahar’da daha bir şey diyememisti. Bahar’ın en çılgın tanıdığı Sema’ydı. Fikrini değiştirip Elif yapmıştı. Çok içten ve samimi biriydi Elif. İnsan onunla konuşurken yok yere mutlu oluyordu. Sürekli gülüyor heyecanla bir şeyler anlatıyordu. Söylediği gibiydi, zengindi. Ama alçak gönüllüydü. Ve kesinlikle kibir yanından bile geçmiyordu.

Hamza’yı o günden sonra hiç görmemişti Bahar. Arasıra aklına takılmıyor değildi. Değişik bakan kahverengi gözler. Değişikten kastı ne kendi de bilmiyordu.

{♡}

Yerleşen son eşya ile kızlar kendilerini koltuğun üzerine bıraktılar. ” Bahar bana bitti ne olur, ne olur “Resmen yalvarıyordu Sema yorgunluktan bitmişti.

Etrafa göz atıp “Gibi, sanki gerisi olur artık.”

Ellerini havaya açtı Sema. ” Allahım sana çok şükür hiç bitmeyecek sandım ne zormuş bu işler aman ya dört yıl sonra burdan ayrılmak gerekecek bütün bu işler sipariş baştan öğretmen olmanın tek kötü yanı bu olsa gerek.”

“Kötü yan demişken Elif hiç aramadı bugün.”

Sema kahkahayı bastı. ” Kötü yandan çıkardığın şeye bak Elif.” Dedi üstüne basarak.

“Ay bilmiyorum çok iyi kız henüz yeni tanıyoruz. Huyu suyu gizli biride değil ama garip bir duygu var içimde.”

Sema ciddiyete büründü. ” Ne gibi aslında şüpheci olan genelde benimdir, ama farklı bir şey mi sezdin?”

Düşünür gibi dudaklarını büzdü Bahar.” Aslında hiç bir şey sezmedim. Tamamen doğal biri gizlisi saklısı olmayan. İçimde bir şey var sanki onu sevmekle kaçmak arasında kalıyorum bazen çözemiyorum.”

“İlginç görelim zamanla anlarız. Abisi de çok yakışıklı ama demi?”

Hamza’nın lafı geçince bile içi ürperiyordu Bahar’ın. Kendiliğinden oluşan bir şeydi bu.

“Evet fazlasıyla da çekici biri.”

Sema bu durur mu “Oooo başka nasıl biri.”

“Şimdi ben sana ” elindeki kirlenti Sema’ya fırlatmak için atağa geçmişti ki telefon çaldı.

“Al işte bak arıyor. Yine nasıl bir çılgın fikri var acaba?”

“Efendim Elif. “

“Canım ya bugün şirketten çıkamadım ama unutmadım sizi, bitti mi işiniz?”

“Bitti canım bitti biz de bittik ama…”

“O zaman atlayın şirkete gelin hem size şirketi gezdiririm. Ardından da Bursa’yı ne dersiniz lütfen kırmayın beni.”

Semaya baktı.”Bizi şirkete çağırıyor ardında Bursa turuna.”

“Olmaz açım ben yemek isterim önce soyle ona?”

“Ay ben ona ölürüm yemekte neymiş hadi siz gelin ben yer ayırtıyorum hemen.”

Elif telefonu kapatıp masaya bıraktı. Karşısında durmuş kendisinden haber bekleyen abisine baktı.

“Sen beni resmen kullanıyorsun. Neyseki kızlar çok tatlı çıktı. Zorla çekmiyorum.”

Devasa cam duvara yaklaşıp dışarıya baktı Hamza.

“Başka çarem yok karşısına geçip ben onun abisiyim dersem şansım varsada sıfıra iner. “

Hamza’nın çektiği tüm sıkıntı yüzünden okunuyordu. Genelde asla dışarı yansıtmazdı. Ama Elif onun canıydı. Yardım edebilecek tek kişiydi.

Elif, yerinden kalkıp abisinin kolunun altına girdi. Başını göğsüne yasladı.

“Sen hangi ara bu kadar sevdin Bahar’ı? Nasıl tutkun haline geldi. Abi, bu işin sonu bana parlak görünmüyor. Çok inatçı bir kız bilse buraları yakar bizi de içine atar.”

“Şimdilik bilmemeli ben her şeyi ona göre ayarladım. Zamanı gelince öğrenecek. “

“Sana aşık olduğu zamandan bahsediyorsun sanırım. Peki bu hiç olmazsa yani seni sevmezse o zaman tüm bu yaptıklarımız boşa gider.”

“Hayır! Bu ihtimal yok Elif. Bu kez kaybetmek yok. Sonunda ölüm olmasın yeter, gerisini ben hallederim. “

“Umarım kalbin karşılık bulur abim umarım.”

{♡}

Sora sora bağdat bulunur ya kızlarda aynen öyle yaptılar.

Haznedar holding diyince herkes tarif ediyordu. Sema’nın ağzından ” oha ” lafı çıktı. Bahar eliyle ufak bir vuruş yaptı Sema’ya ” O nasıl laf öyle öğretmen hanım hiç yakışmadı.”

“Bu holding Elif’in mi yani, kızım biz nasıl birine çattık böyle bizdeki şansa bak.”

“Evet gerçekten büyüleyici görünüyor. Ama Elif bizim şansımız. Gerçekten sayesinde bir hafta olmadan herşeyimizi hallettik.”

İçeri girip tekrar sorarak Sema’nın odasına kadar geldiler. Sekreter isimleri duyunca ayaga fırladı. “Buyrun efendim sizi bekliyor Elif hanım” dedi.

İçeri girdiklerinde elif başını masaya koymuş dinleniyordu. Başını kaldırdığında kızları görmesiyle gülümsemesi bir oldu. Ayaga kalkıp onlara sarıldı . ” Hoş geldiniz kızlar hadi gelin oturun size bir şeyler ikram edeyim hemen.”

Yok içmiyoruz dediyse de kızlar, Elif bu dinlermi.

Üç tane çay söyledi. Havadan sudan muhabbetle bir kaç dakika geçirdiler. Kapı tıkayıp açıldı. Bahar’ın gözlerini esir alan gözler belirdi karşısında. Ve elinde tepsi içinde çaylarla birlikte.

“Abicim hayırdır çaycı ya ne oldu.”

“Kız kardeşime göz koymuştu. İşten attım. Seninde misafirin varmış. Bari ben getireyim dedim.”

Kızlara çaylarını ikram ederken konuşuyordu.”Hoş geldiniz hanımlar.”

İkiside bir ağızdan” hoş bulduk”dedi.

“Başınızda üç abi varsa kesinlikle evde kalırsınız neyseki sizin öyle derdiniz yok.”

Sema çayından bir yudum aldı. ” Benim var abim ama benden bir haber her abi seninki gibi değil bence kıymetini bilmelisin.”

Bahar yine Hamza’dan gelen akıma tutulmuştu. Gözleri her çarpıştıgında Bahar kalbi hızını artıyordu. Normal de insanlar karşısında susan biri değildi. Ama Hamza’yı görünce dili lal oluyordu.

“Bahar hanım siz ne düşünüyorsunuz bu konuda.” Hamza dikkatini çekip konuşturmak adına sormuştu.

Bahar aldığı soruyla kendine geldi.” Bahar deyin lütfen.” Hamza gülümsedi.

Bu, Bahar’ın içine güneş gibi girmişti. Farkında olmadan oda tebessüm etti.

“Elif çok güzel bence de korunması gereken yani çok fazla.”Dedi.

“Ama oldumu şimdi Bahar, resmen abimin eline bıraktın beni bu gidişle ben kesin evde kalırım.”

Hamza gözlerini bir an olsun Bahar’dan alamıyordu.

Adı gibiydi. Bahar, Hamza’nın baharıydı. Hamza’nın batan güneşinin yeniden gün yüzüne çıkmasıydı. Hamza, Bahar’ı ilk gördüğü, kollarına ilk düştüğü andan beri seviyordu. Sevmek sadece bir sıfattı Hamza için. Adını bile koymadığı, koyamadığı bir histi. Tek istediği şey Bahar’ın onun olmasıydı. Ona isteyerek gelmesiydi. Herşeye rağmen sevmesiydi. Unutarak aşkla sarılmasıydı.

“Bahar benim gibi düşünüyor. O halde bu gece gezmeniz benden serbestsin. Elif babamı ben hallederim.”

Elif yerinden kalkıp abisine sarıldı. ” Diğerleri duymasın en çok seni seviyorum.”

“Bu kadar peşin konuşma bende sizinle gelirsem olur ancak. “

Elif geri çekildi. Elini yumruk yapıp Hamza’nın omzuna vurdu. ” hainsin sen. Olmaz öyle şey biz kız kıza takılmak istiyoruz.”

Kızlar durmuş abi kardeşin tatlı atışmasını keyifle izliyordu.

“Bak küçük cadı gece geç saatlere kadar dışarda kalamazsın biliyorsun. Ama siz keyfinize bakın ben eve gitmem sonra sizi bulurum olur mu hem tek değilsin. Benim için sorun olmaz.” Dedi.

Bahar sadece Hamza’a odaklanmıştı. Her ayrıntıyı inceliyordu. Yüzündeki, gamzesine kadar. Hamza’ya yakalanınca utanarak kaçırdı gözlerini.

“Ben çıkayım işlerim var size iyi eğlenceler hanımlar. Başınızı belaya sokmayın. “

Sema kaşlarını çattı. “Anlamadım neden belaya sokalım ki?”

Hamza dudaklarını yukarı kıvırdı. ” Üç güzel bayan ve yanlız buralar İstanbul’dan pek farklı değildir.”

“Ha öyle yok, yok sorun yok olursa ben hallederim. “Dedi Sema. Bahar küçük bir kahkaha attı.

“Kesinlikle halleder Hamza bey şüpheniz olmasın. “

Gülüşüne cennet mi vaat ettiler kadın benim olmadan gülme öyle…” diye geçirdi yüreği Hamza’nın.

“Siz yinede dikkatli olun. Ben yakınlarda olurum ararsınız beni. “

{♡}

Önce şirketi gezmiş ardından nefis bir yemek yemişlerdi. Hava geceye döneli çok olmuştu. Yorgunluktan bitmişti kızlar.

Açık alanda kahve içmeye ardından da eve gitmeye karar vermişlerdi.

Bulundukları mekan harikaydı. Hava mis gibiydi. Bahar havayı ciğerlerine çekip saldı. ” Sema iyiki erken gelmişiz ve iyiki Elif’i tanımışız diyorum, sen ne diyorsun?”

Arkasına yaslanıp gök yüzüne baktı Sema “Sana hep diyorum sen akıllı kız sın.”

Bahar güldü.” Saol kuzu.”

“Ne demek yavru.”

Elif kızlara gülerek baktı.” Çok iyi dostsunuz dışardan hemen anlaşılıyor. Kıskandım sizi benim hiç öyle dostum olmadı. “

“Kıskanma ne olur belki seninde olur.”

Bahar göz kırptı Elif’e. Elif tebessüm etsede vakti zamanı gelince bu iki kızın da yüzüne bile bakmayacağını biliyordu. İçten içe üzüldü.

“Ben buyum kızlar nasıl görüyorsanız öyleyim. Yalan söylemem. İftira atmam. Kimsenin hiç bir şeyinde gözüm olmaz. Kıskançlık bile yoktur. Yani henüz bir sevgilim yok. Olsa nasıl olur bilmiyorum. “

“Sahi Elif abin cidden çokmu kıskanç biri bugün sana yaptığı elbette espriydi. Ama altında yatan bir imâ vardı.” Bunu Bahar sormuştu. Merakına yenik düşerek.

“Abilerimin hepsi kıskançtır. Ama henüz bir taşkınlık derecesinde görmedim. Zengin olabiliriz ama yaşam tarzımız bildiğiniz zenginlerden farklıdır. “

Sema “Nasıl yani ?”

“Yan si bizde sevgili kız arkadaş faslı olmaz. Seversin evlenirsin o ayrı. Ama yok gezeyim önce bir bakayım olmadı bırakırım, zihni bizde yok. Babam bu konuda çok katı abilerim de öyle yetişti. Ben geceleri dışarı çıkmam yada abilerimle gündüzleri rahatım çalışıyorum zaten pek kimse dokunmaz bu şekilde yetişince huyundan suyundan alıyorsunuz. Yadırgamıyorsunuz. “

Bahar yine merak etti. ” Peki eşlerine karşı nasıllar?”

Açık bir samimiyetle anlatıyordu Elif ” Büyük abim evli bir tek.” Bunu duymak Bahar’a iyi gelmişti. Anlamsızca içten içe sevinmişti.

“Yengem biraz sivri biridir. Çok Abimi taktığı yok zaten. Diğerlerini zamanla göreceğiz.”

Sıkıntıyla of çekti Elif içi daralmıştı. “Bu şekilde inşAllah gönlüme yakışan birini bulurum.”Dedi.

Sema ” Aman dert ettiğin şeye bak bende sendekilerin hiç biri yok. Bak ben de sap gibiyim.”

Hem Elif, hem Bahar gülmüştü. Sema’nın lafına.

“Abimi arayayım da gidelim artık . Bugün beni çok yordular. Sizde yorgunsunuz “

“Evet haklısın.” dedi Sema.

“Tamam abim geliyor. Hadi kalkalım arabaya kadar yürürüz.

Aracın yanına gelince durup Hamza’yı beklemeye başladılar. Sözde peş peşe eve gideceklerdi. Tabi önce kızları bırakacaklardı.

Yanlarına gelen iki adam laf atmaya başlamadan hemen önce keyifleri gayet yerindeydi.

Önce hiç ilgilenmediler. Ama adamlar susmuyor. Buda yetmiyormuş gibi yakınına kadar gelmişlerdi kızların. Kızlar korkmaya başlamıştı. Sema hariç.

“Çekilip gidin lan alırım ayağımın altına sizi.”Diye bağırdı Sema.

Sema’nın söylediğine sesli sesli güldü adamlar.

İçlerinden biri “Bu gece çok ballıyız oğlum, hırçın kız da tadından yenmez hani.”Dedi.

Elif ” ayıp, ayıp ne biçim insansınız siz utanma arlanma yokmu sizde defolup gidin.” Cıkışsada aslında korkuyordu.

Bahar bu tip durumlarda soğuk kanlıydı. Sonuna kadar beklemeye karar verdi.

Adamlardan biri Bahar’ın saçının ucundan tuttu. ” Bu çok güzelmiş benim olsun.” Dedi.

Bahar daha fazla beklemenin anlamı olmadığına karar verdi. Sema’ya baş işareti yaptı. Cevabını yine baş işaretiyle aldı. Pozisyon alıp dirseğini saçlarına dokunan adamın suratına geçirdi.

Adam neye uğradığını anlayamadan geriye sendeledi. Elini burnuna götürdü.Kanıyordu.

Elif şok olmuştu. Ağzı kocaman açıldı. Arkadaşının aldığı darbeye sinirlenen adam Bahar’a doğru yaklaşınca Sema adamın karnına tekmeyi indirdi.” Kolaydı it herifler hadi gelinde dokunun bakalım.” Sema ellerini yumruk yapıp dövüş pozisyonu aldı.

Daha çok sinirlenen adamlar, üzerlerine yürümeye başladılar. Bahar ” Elif geri de dur.”Dedi. Çantasını yere attı.

Üzerine atlayan adamın karnına diziyle geçirdiği gibi adam iki büklüm oldu. Evet erkekler kadınlardan fiziksel acıdan güçlü olabilirler. Ama dövüşmeyi biliyorsan bunun hiç bir önemi kalmıyordu.

Sema diğer adama sağlı sollu dalmıştı. Elif hayretler içindeydi. Adete sesi içine kaçmış gibiydi.

Elini kaldıran adam Bahar’a vuracağı anda Bahar daha yakalayamadan adamın kolunun kırılma sesini duydu.

Hamza geç dahil olsada gördüğünde kan beynine sıçramamıştı. Adamı deli gibi yumrukluyordu. Bahar bunun fazla olduğuna kanaat getirince Hamza’nın kolundan tuttu. “Hamza bırak öldüreceksin yeter. Dediğinde Hamza kolunda hissettiği parmaklarla durdu. Adamı geriye doğru fırlattı. Bahar’a döndü.

“İyimisin?” Bahar iyiyim bile diyemeden Hamza Bahar’ı kollarına aldı. Gözleri kocaman açıldı Bahar’ın. Kolları iki yanında öylece duruyordu. Bahar Hamza ya aşık olmayabilirdi . Ama Hamza fazlasıyla tutkundu bu kadına.

Kulakları dolduran ” klik ” sesine döndüklerinde tamamen işi bitmemiş olan adam bıçağını Hamza’ya doğru savurdu. Kısacık bir anda gerçekleşen olayda savunma hareketi yapamamıştı Hamza.

“Lan oğlum ne arsız çıktınız al sana uçan tekme” Sema nın bu sözünün ardından adam yediği tekmeyla yere serildi.

Elif koşarak geldi.” Abi iyimisin?” Kardeşini kollarına alan Hamza “İyiyim bir şeyim yok korkma.”

“Abimin hayatını kurtardın Sema kızım ölürüm ben seni yaradana.” Elif, Sema’nın üzerine atlayıp sarıldı.

“Elif bu zibidiler bir şey yapamadı. Sen boğarak öldürme niyetindesin sanırım.”

Hamza” Gidelim artık burdan haber vereyim bunları alsınlar burdan, cezaları henüz bitmedi.”

Elif “Tek araba gidelim yarın aldırırım.”

Hamza’nın arabasına bindiler. Elif arkasına döndü. “Kızım siz nerden öğrendiniz böyle dövüşmeyi şok oldum.”

Sema gülümsedi.” Bizim kara kuşagımız var Elif.”

“Ne ?”

“İlk okuldan liseye kadar kursa gittik. Sadece hobiydi. Bizim için çok nadir olarak lazım oluyor. “Dedi Bahar.

Sema ” Bahar biz paslanmışız bence bir spor salonuna falan yazılalım. “

Elif atladı “Bende istiyorum bende gelirim.”

Sessizce arabayı kullanan Hamza öfkesini atmış değildi. Ama Bahar’ı kollarına aldığı anı hatırladığında vücudu gevşemeye başlamıştı. Bir dokunuş bile Hamza’yı yerle bir ediyordu. Gerisini düşünse de hayal edememişti.

Kızları eve bırakıp gittiler. Eve girer girmez kendilerini birer köşeye attı kızlar.

“Of ne geceydi yavru harbi özlemişim çok iyi geldi Bahar.”

“–“

Bahar dan ses çıkmamıştı. Sema ona dogru baktı. Gözleri açık bir noktaya sabitlenmiş düşünüyordu. Cin fikirli Sema işte.

“Hamza diyorum nasıl güzel sarıldı sana öyle degilmi?”

Bilincinin zaten o yolda dolaştığı Bahar farkında olmadan,” sahi neden bana sarıldı çok farklıydı Sema.”

“Nasıl farklı ?”

“Bilmiyorum ama hoşuma gitti.”

Sema yattığı yerden dogruldu. Başını önüne uzatıp ” Ee sonra…” diye sordu.

“Sema ne sonra ne bileyim ben.”

“Biliyor musun Bahar.”

Sema ciddiyetle konuştu Bahar’a.

“Neyi ?”

“Hamza bana bir yerden tanıdık geliyor. Bana birini anımsatıyor. İlk gördüğüm andan beri düşünüyorum ama çıkaramadım.”

“Banada o yakıcı parfüm kokusu çok tanıdık geliyor. Ama bende bulamadım. Belkide yanılıyoruz dur hadi kalk yatalım artık yoruldum hemde çok fena.”

Gözlerini uykuya teslim ederken aklındaki tek şey “Bana neden sarıldı.”Sorusuydu.

Recommended Articles

4 Comments

  1. Evet bahar tutkunundan başlayalım ,okudukça hatırladım konusunu 😊ellerine sağlık güzel yazarım

    1. Çok teşekkür ederim. keyifli okumalar ;)))

  2. yaşasın çok mutlu oldum kavuşunca teşekkürler

  3. Ah Hamza ile sonunda tanıştım . Yaa kadın insan her şeyi mi güzel yazar her yazdığı oku beni diye bağırır mi bir insanın Yaa .. seviyorum seni emeğine sağlık💙💙💙

Leave a Reply

Your email address will not be published.

error: Content is protected !!