{♡}

Bahar gördüğü ama idrak etmekte zorlandığı şeyi üç kelime ile dudaklarından dökmüştü. Hala olduğu yerdeydi. Ne bir milim ileri ne geri gitmişti. Kapının ardından kesilen sesler odada tamamen sessizlik oluşturmuştu.

Bahar ve Kerem öylece birbirlerine bakıyorlardı.

Kerem sabahın sekiz buçuğunda odasına kimsenin girmeyeceğini bildiği için rahatça takılıyordu. Her sabah erkenden uyanır ve günlük egzersizlerini yapardı. Ama bu sabah keşke yataktan hiç kalkmasaydım, diye düşünmüştü. Bahar’ı görünce olduğu yerde kalmış. Ne oturabilmiş nede kaçabilmişti. Hoş kaçsada bu en fazla tekerlekli sandalyesi olurdu. Oda yanında değildi.

Bahar, Hamza’ya zıt görünümlü bu kişinin kardeşi olduğuna hayatta inanmazdı. Eğer bu evde yaşadığını bilmeseydi.

Kumral saçlar, değişik yüz hatları sadece gözler aynıydı.  Annesini andırdı bir an Bahar’a.

Kerem “Sus “dedikten sonra hızla Bahar’ın yanından geçip kapının ardından birinin olup olmadığını kulak yardımıyla kontrol etti.

Bahar yanından geçen adamın seri bir halde yürüdüğüne odaklandı.

Kerem kimsenin olmadığını anlayınca sesini alçak tutarak konuştu.” sevgili yengeciğim lütfen sesiz olur musun?”diye lakayt bir tavırla konuştu.

Kendine gelen Bahar ellerini beline yerleştirdi. “Siz Haznedar’lar bir şey saklamadan yaşayamıyorsunuz sanırım.”dedi.

Kerem saçlarını karıştırdı. Kerem’in aklında ki soru “Neden geldin-di”ve soramadı.

Bahar buraya geliş sebebini hatırladı.Gördüğü şey aklını iyice çorba etmişti.

“Konuşmak istiyorum.”diyebildi. Tekrar gözleri dolmuştu.

Yengesinin, halinin hayra alamet olmadığını anladı Kerem.

Zaten kilitli olan kapıyı umursamadan eliyle koltukları işaret etti. Bahar da bu komuta uydu. Karşılıklı oturdular. Bahar’a çok komik gelmişti hali. Daha bir kaç saat önce yüzünü dahi görmek istemediği adamın odasına izinsiz dalmıştı.

“Seni dinliyorum ” dedi Kerem.

Bahar gözlerini Kerem’e dikti. “Asıl ben seni dinliyorum bana gerçekleri anlatacak tek kişisin.”

“Hangi gerçeklerden söz ediyorsun?”

Bahar derin bir nefes aldı. “Bana o geceyi ve sonrasını anlat lütfen, sonrasında da beni dinle daha sonrasına beraber karar verelim.” teklifini ve isteğini sundu. Duyacakları içini acıtacaktı. Biliyordu, ama bir saniyesi bile boş geçsin istemiyordu. Bugün doğru bildiği tüm yanlışları düzeltmek ve artık gerçeklerle yüzleşmek istiyordu.

Kerem’in yüzüne düşen gölgeleri gördü Bahar. Herkesin kendi hikayesi vardı bu hayatta, kendi acıları. Kaybedişleri vazgeçişleri. Oda kendini bu odaya kapatarak kolayı seçmişti. Yada Bahar’a öyle geliyordu.

“Neden bilmek istiyorsun evlendin artık ne değişecek kocanı seviyorsun. Oda seni seviyor.” Kerem haklıydı. Ama Bahar artık bilmek yolunu bulmak istiyordu.

“Evlenmiş olmam buna engel değil. Kimsenin benden bir şey saklamasını istemiyorum artık.”

“Peki sen bilirsin.”Bir kaç saniye geçmişe döndü. “Ben iyi araba kullanırım yani kullanırdım. Şimdiki halimi bilmiyorum. İstanbul’a arkadaşlarımla gezip eğlenmeye gitmiştim. Ama o gece nedense otelime dönüp dinlenmek istedim. Ne olduğunu anlamadan aracıma arkadan çarptı baban.” Bahar’ın gözleri yine izinsiz akmaya başlamıştı. Ama Kerem devam etti. Bundan kurtuluşu varsada artık önemi yoktu.

“Çarpması biraz sürüklenmeme neden olmuştu. Ama gayet iyiydim. Ama baban hala tüm hızıyla devam ediyordu. Öfkemi dizginleyemedim. Bana çarpmıştı ve resmen kaçıyordu. Babanın peşinden devam ettim. Çok hızlıydı. Geç bir saat olduğu için yol boştu. Kimse yoktu. Aslında öyle çok boş bir yerde de değildi ama kimseler yoktu. Bende babanın hızına yetiştim. Ve camlarımız aynı hizaya gelince gördüm. Yaşını başını almış adamdı. Neden bu kadar hızlı kullanıyordu ki diye merak ettim. Sesimi duyuracak kadar bağırdım. “Amca sen ne yapıyorsun?”dedim. Baban bir bana bir de yola bakıyordu. Ve inan buna daha önce hiç kimseyi o kadar korkmuş görmemiştim. Annen ağlıyordu. Kardeşin babanın koltuğuna tutunmuştu. Oda korkuyordu. Diyeceksin gece vakti nasıl gördün. Arabanın iç ışıkları yanıyordu.”

Bahar hıçkırarak ağlamaya başladığında Kerem sustu.”Bahar lütfen istersen devam etmem.”dedi.

Bahar hıçkırıkları arsında “Hayır devam et!”dedi.

“Baban da bana bağırdı. Yardım et oğlum firen tutmuyor.” dedi. İkimizde çok hızlıydık. Ama ben daha hızlı olabilirdim. Arabam babanın arabasından daha iyiydi. Arkasından devam ettim. Hızımı düşürdüm. Sonra baban ne düşündü bilmiyorum orman yolu gibi bir yere girdi. Tenha ama iki yönlü bir yoldu. Benden yardım istemişti. Ve ben buna arkamı dönüp gidemezdim. Bir şeyler yapmalıydım ama ne bilmiyordum. En son aklıma ona çarparak yavaşlatmak geldi. Önüne geçerek Hızımı artırdım. Yüz veya daha fazla bilmiyorum. Önünde ilerledim. Arabamı olduğu yerde frenle ” u” dönüşü yaptırdım. Ve Hızımı iyice azaltarak babanı bekledim. Amacım sadece arabayı çarparak en az hasarla durdurmaktı. Ama baban o kadar hızlıydı-ki çarptığında ikimizde en çok hasarla durabilmiştik. Sana benim çarptığım söylendi. Çünkü ben babana çarparken ters istikametteydim. Tek amacım yardım isteyen birine yardım etmekti Bahar affet beni aileni kurtaramadım.” Son cümlesiyle Kerem’in de boğazına bir yumru oturmuştu.

Hep kendini suçlamıştı. Önüne geçmeseydi. Belkide o kaza olmayacaktı. Hastane odasında gözlerini açtıgında ilk sorduğu ailenin yaşayıp yaşamadığıydı. Ve o günden beri kim ne dediyse onun kendini suçlu hissetmemesini engelleyememişti.

Bahar daha çok ağlıyordu. Ardı arkası kesilmeyen gözyaşları Kerem’i o güne götürmüştü.

Bahar da aynı şekilde o güne gitmişti. O kara güne…

“Bana kırılmakta haklısın yıllarca kendimi suçladım. Belkide karşısına çıkamasaydım. Bu kaza olmayacaktı. Ne söylersen ne dersen kabulüm affet beni.”

Bahar yıllarca suçladığı adamın aslında tek niyetinin kurtarmak ve yardım etmek olduğu gerçeğinin altında ezilmişti. Acısı kat kat artmıştı. Yüreği parçalara ayrılmıştı. Her şey birbirine karışmıştı.

Ayaga kalktı. Ağlamaktan şişmiş gözlerini Kerem’e çevirdi.

“Eğer biri affedilecekse bu sen değilsin. Sen beni affet Kerem.” ilk defa adını söylüyordu. Bu bile zor gelmişti. Kendini nasıl affetirecegini bilmiyordu.

Kerem de ayaga kalkarak önünde durdu.” Sen benim abimin karısısın. Onun en kıymetlisi, ve sevdiği tek kadınsın nasıl öğrendin bilmiyorum ama abime kızma. Yıllarca gelip bana seni anlattı. Ve benden senin yerine af diledi. Affedilecekse biri sen seni seven adamı affet. “

Hala ona kızgındı. Şu an onu affetmek gibi bir düşüncesi yoktu. Önce olanı biteni sindirmesi gerekiyordu.

“Benim düşünmem lazım. Aklım çok karıştı” kapıya doğru bir adım atıp geri döndü.

“Bana dürüst davranan tek Haznedar’sın, yürüdüğün gerçeğini de ben saklayacağım. Huyundan mı suyundan mı bende bir şey saklayayım.”

Kerem’in dudakları yukarı kıvrıldı. Yengesiyle iyi anlaşacaga benziyordu.

“Sen kesinlikle Haznedar’sın, hemde en iyisisin.”dedi Kerem.

Bahar kilidi çevirip kapıyı ardından çekti. Koşar adım çıktığı merdivenleri ağır ağır indi. Bu evden bir an önce çıkıp gitmesi gerekiyordu. Biraz düşünmesi aklını toplaması şu an için en mantıklısıydı. Önce dün gece kaldığı odaya girdi. Alelade bir ayakkabı giydi. Çantasını telefonunu alarak aşağı inmek için devam etti.

Gözyaşları durmuştu. Belkide artık bu konuda hiç akmayacaktı. Özlem ağır bir yüktü. Bugün daha derinden vurmuştu, sırtına o yükü.

Yine ağır adımlarla salona girdi. Tüm aile toplanmış sesizce bekliyordu. Hamza hiç kıpırdamadan başını duvara dayamış sesizce düşümuyordu. Onu görmesiyle akmak için hazır duran gözyaşları hücum etti. Derin bir nefes alıp içeri doğru ilerledi.

Bahar’ı ilk gören Elif olmuştu. “Bahar “diyerek ayaga kalktı. Onun sesine dönen Haznedar ailesiyle yani yeni ailesiyle göz göze geldi.

Hamza, Bahar’a doğru ilerledi. “Hayır gelme” diyerek bir adım geriledi Bahar. Bahri bey “Kızım konuşup hallolur. Sen üzme kendini bak bizde çok üzgünüz “dedi.

Bahar gözlerini kocasına çevirdi. En az kendi kadar kötüydü. Ama tek farkla, yalan söylenen taraf Bahar’dı.  Bu değişmiyordu. İçinde bir yerlerde onun her şeyi Bahar için yaptığını biliyordu. Ama bu onu rahatmıyor. Gizlenmiş bir gerçek olduğunu ve Bahar’ın yıllarca bir yalana inandığı yine ve onca zaman hiç kimsenin bunu ona söylememiş olmasını hazmedemiyordu.

“Bilmiyorum, belki sonra konuşabiliriz. Hatta sizden af bile dileyebilirim. Ama şimdi değil. Müsade ederseniz gitmek istiyorum.”

Bahar’ın “gitmek istiyorum ” sözüne Hamza olduğu yerde kaldı. Ne demek gitmek. Nereye gitmek. Mümkünü yoktu. Hamza buna izin veremezdi. Nefesine yeni kavuşmuşken gitmesine asla müsade edemezdi. Bahar’ın gidişi demek  Hamza’nın bitişi demekti.

Sesi sertti. Hak etmediği kadar sert hem suçlu hem güçlü olduğu şekilde sert.”Gidemezsin öylece çekip gidemezsin. “dedi.

Bahar anne babasının yanında onunla tartışacak değildi. Ayrıca buna gücü de kalmamıştı.

“Kalıp daha neler gizlediğini sorgulamak istemiyorum.”

Hamza karısına doğru bir adım atınca Bahri beyin sesiyle olduğu yerde kaldı . “Hamza olduğun yerde kal. Bu kadar saçmalık yeter. İstediğini yapmakta özgür ve oğlum sen bunu hak ettin. ” Bahri beyin sözleri Hamza’nın kalbine saplanan ok gibiydi. Hem haklıydı. Hem babaydı. Ardına bile dönmeden duyduğu sözler canını yakıyordu. Ama en çok Bahar’ın gidecek olması etinden et kopmasına neden oluyordu.

Bahar kayın pederi tarafından yapılan konuşmada savunulan taraf olmaktan başka bi zaman olsa gurur duyar kendini onun kızı gibi hissedebilirdi. Ama şu an tek taraftı. Zavallı taraf. Kandırılan taraf. Yinede içinden teşekkür etti.

Hamza’nın hem acı hem öfke dolu gözlerine son kez bakarak arkasını döndü. Kapıya doğru ilerledi. Kapının kolundan tutup açtı. Yaz hala devem ediyordu. Ve dışarısının enfes sabah güneşi Bahar’ın yüzüne çarptı. Nefes aldığını o an hissetti Bahar. Tam çıkacağı esnada “Anne hani gitmeyecektin “diyen Ömer’in sesiyle olduğu yerde kaldı. Arkasını döndü usulca.

Ömer’e gülümsedi. Ve ona dogru yürüdü. Ömer küçük bir çocuktu. Bu evde herkes onun hiç birşey bilmediğini sanıyordu. Ama Ömer bu evde yaşanan her şeye ortaktı. Biliyor ama konuşmuyordu.

Ömer’in sesine antreye gelen aileye göz attı önce. Elif ağlıyordu. Annesi de. Hamza’nın gözleri ateş saçıyordu. Ömer’in önünde durup eğildi onun boy hizasına geldi.

Gülmüyordu Ömer çok ciddiydi. Ama gözleri yalvarır gibi bakıyordu. Bahar gülümsedi. İki yanağından öptü. Olabildiğince içindeki acıyı bastırıp güldü. “Gitmiyorum oğlum nereye gideyim. Sadece Sema teyzene gidiyorum. Onunla biraz işim var bugün üzgünüm ama akşam döneceğim. Söz akşam seninle film seyrederiz olur mu paşam ?” diye aklına gelen ne varsa söyledi.

Ömer’e yakalanmasaydı. Bu gece dönmeyi düşünmüyordu. Ama ufacık ve kırılmış bir çocuğa anlatacak bir şeyi yoktu.

Ömer’in gözleri parladı. Bahar’ın boynuna atladı. “Olur ama filmi ben seçerim.”dedi. Hamza gözlerini kapattı.

İçinden dönecek diyordu.  Kendi eliyle mahvettigi evliliğini belkide oğlu toplayacaktı. Bahar geri dönecekti. Hoş dönmesede Hamza bir yolunu bulur onu geri getirirdi.

Bahar, Ömer’in başından öperek arkasını dönüp kapıdan çıktı.

Yüreğinde hem onu bırakıp bu dünyadan giden en sevdiklerinin derin acısı hemde hayatta en sevdiği adamın gizli gerçekleriyle kendisini nasıl yaraladığı acıyı da alıp gitti.

Ve gittiği yer Sema ile kaldığı küçük evi değildi. Muhtemelen Ömer’e verdiği sözü de tutmayacaktı.

{♡}

Aradan saatler geçmiş ama Bahar’la bir tek kelime bile konuşmak için cesaret edememişti. Dün gece uyumadan önce düşündüğü şeyin sabah gerçek olması. Ancak bir kabus olmuştu. Belkide hala uyuyor ve bilinç altının oyununa geliyordu. Düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan sese döndü.

Kapıyı adeta kırarak içeri giren Demir ve Elif yüzlerinde korku dolu ifadeyi Hamza çevirdiler.

“Abi Bahar yok. “

{♡}

Saatlerdir Bahar’a ulaşmaya çalışıyordu. Ama elinde olan karmakarışık bir boşluktu. Sema’ya gitmemişti. Bursa’nın altını üstüne getirmişti Hamza. Ama Bahar yoktu. Arabası yoktu. Bursa’dan çıkmak için illaki bir arabaya ihtiyacı vardı. Ne otobüs şirketleri nede oto kiralama firmalarında Bahar’ın adına rastlanmamıştı. Hamza delirmek üzereydi.

Sema’nın da ondan hiç farkı yoktu. Eve sıgamamış. Hamza’nın yanına şirkete gitmişti. Önce ona bir güzel çıkışmıştı. Ve ağzını açıp tek kelime etmemişti. Bu işten de payını alan Elif’te tek kelime etmeden oturuyordu. Demir onu savunmaya geçecek olduysada Elif yapmamasını işaret etmişti. Elif ve Hamza başta olmak üzere bunları hak etmişlerdi. Suçlulardı ve cezaları susmaktı.

“Bana Bahar’ı bul Hamza vallahi seni kendi ellerimle gebertirim. Beni birazcık tanıyorsan sözümü yabana atma!” Sema tekrar kendini dile getirmek istemişti. Odanın içinde dönüp durmaktan beyni alt üst olmuştu. Tek düşündüğü Bahar nerdesin cümlesiydi. Aklını kaybetmeden bulursa bu onun şansı olacaktı. Ama aklını kaybetmesine çok az kalmıştı.

“Sema beni gerip durma ben istemiyor muyum sanki yok nereye gizlendiyse yok işte… ” Hamza her geçen dakika daha çok korkuyordu. Bahar gittikten sonra Kerem’in yanına çıkıp ona ne anlattığını sormuştu. Kerem de ona kısaca izah etmişti.

Oturduğu yerde her an patlamaya hazır bomba vaziyetinde bekleyen Sema gözlerini Hamza’ya dikti. “Düşün onu nereye götürürdün. Hep gittiniz bir yer olabilir. Yada bir kez gittiğiniz bir yer. Taksiye binmiş olabilir. Yada başkasının adına bilet almış olabilir. Düşün düşün!… ” çare yoları arayan Sema aklına her geleni söylemişti.

Bütün taksi duraklarına sordurdum. Bütün otobüs firmalarına fotoğrafını gösterdim. Sabah dokuzda evden ayrıldı. Saat şu an akşam sekiz onbir saatir ortada yok. Hep gittiğimiz yerlere baktım. “

Sesizce dinleyen Demir ve Elif söze girecek bir kelime bile bulamıyordu. Sadece sıkıntı içinde bekliyorlardı.

“Evine baktın mı ?”

“Evde olması mantıksız degil mi ? Sağ villadan çıkıp sol villada mı gizlenecek. “

“Onu demiyorum senin rezidansı diyorum. Oraya baktın mı ?”

İleri geri gitmeyi bırakan Hamza, Sema’ya baktı. Bu aklına hiç gelmemişti.

“Hayır bakmadım. Ama anahtar yoktu onda eve giremezki. “

Sema sinirle ellerini dizlerine vurdu.”Sen aptal mısın? Hamza rezidans da anahtara ihtiyacı mı var ? Söyler açtırır Şimdi senin soyadını taşıyor. Açın dese bile yeter.”

“Ama beni ararlardı. Kimse beni aramadı.”

“Yok senin beynin Bahar yokken çalışmıyor. Bunca yıl nasıl yaşadın sen?” Sema’nın sinirleri git gide artıyordu. Ve dilinin olmayan ayarı da iyice kaymaya başlamıştı.

Koltuğunda ki ceketi çekip aldı. Kapıya doğru koşar adım gidip dönmeden konuştu. “Bahar’ı bulayım senin ağzına dikiş atacağım Sema unutacağım sanma.”dedi.

“Sen önce bul!” ardından bağırdı. “Hemen ara beni ” Hamza olabildiği en hızlı şekilde çıktı.

Karşında oturan ikiliye baktı Sema. Ayaga kalktı çantasını boynundan geçirdi. Bütün sinirini Elif’ten almak istiyordu.

“Elif seninle ne yapacağız kızım biz. Sakladığın başka bir şey varsa şimdi söyle eğer bir daha es kaza duyarsak gözümüze görünme!…” Sema katı bir kadındı. Söz konusu Bahar olunca daha aksi bir hale geliyordu. Affetmek Bahar için daha kolaydı. Bahar sevgiye önem veren biriydi. Güvenmek isterdi ve güvenirdi. Ama Sema güvenmek için bile çok uzun zaman beklerdi.

Elif koltuğunda iyice küçüldü. Utanıyordu belki pek çok şeyde onun suçu yoktu ama kızlara söylemediği şeyler karşısına ihanet olarak geliyordu.

Elif’in iyice untandıgını fark eden Demir” Sema lütfen görüyorsun ki çok üzgün.”dedi.

Elif “Hayır Demir, Sema haklı bu ilk sabıkam değil.”dedi. Sema odadan çıkmak için adım atınca Elif’te ayaga kalktı.”Gitme bir şey daha var onu sana söylemek istiyorum.”diyerek durdurdu. Sema tek kaşını kaldırdı.”Sen ne kirli çıkı çıktın.”dedi. Geçip tekrar yerlerine oturdular.

Sema “anlat dinliyorum.”dedi.

Demir Elif i kolunun altına çekti. Elif kocasının güven veren kollarında daha kolay anlatabileceğini düşündü.

“Cansu neden sizin yanınızda değil Sema bunu hiç sorguladınız mı ? Yada düğüne neden gelmedi ? Yada bir yıldır buraya sizi görmeye neden gelmedi ? “diye sordu.

Sema kaşlarını catıp düşündü. Evet Bursa’ya geldiklerinden beridir Cansu hayatlarından çıkmıştı. Bir kaç kez hem Sema hem Bahar aramıştı. Ama Cansu hiç geri dönmemişti. Düğüne de davet etmişlerdi. Bakarız diyerek geçiştirmişti. ” Bilemiyorum ama sen biliyorsun sanırım. ” Sema’nın aklından geçen buydu. Elif biliyordu.

“Malesef biliyorum. Ama bu bildiklerim hep zararıma oluyor. Sema önce beni affet ne olursun. Valla başka bir şey sakladığım yok inan bana. ” Demir güç veren dokunuşla kollarını okşadı. “Bence affedecek sevgilim ” bu cümle Demir den gelmişti.

“Kızım pin pon topu gibisin attıkça geri geliyorsun. Ama özünde iyi birisin Bahar’ı bulduğumuz da bu konuyu üçümüz konuşalım. Şimdi dökül artık.”

Sema, Elif’e kırmızı ışık yakınca Elif biraz daha iyiydi. Gülümsedi.  Sonra konusuna geri döndü.

“Cansu ve Cem uzun yıllardır sevgili hatta evelencekler diye biliyorum. “

Sema gözlerini kapattı. Koltuğuna çöktü iyice.

“Sen biliyordun ?” Elif bunu çıkarmıştı Sema’nın bu gevşeyen halinden.

“Hayır bilmiyordum. Ama tahminlerim yok değildi. Yinede o ikisinin bu kadar adi olabileceklerini düşünemedim.”

“Malesef, Cem aslında daha sonra Cansu’ya aşık oldu. Cansu’da Cem’e. Bahar’ın ailesinin kaybı ona ağır geldiği için Cem de sıkılmaya başlamıştı. Erkekler her zaman anlayışlı olmuyor. Ama Cansu’nun bunu yapması yanlış. Eğer abim Cem’e Bahar dan ayrılmasını söylemeseydi. Belkide hala aldatılan kadın Bahar olacaktı. Tam üç yıl boyunca aldattı. İkisi beraber olup kandırdılar. Şimdi bana demeki siz ne yaptınız. Biz Bahar’ın kötülüğü için hiç bir şey yapmadık. Belki yanıldık ama yapmadık.”

Sema ağır ağır başını salladı.”Haklısın sanırım. Üzgünüm Elif, ama Bahar benim için çok değerli. Annemi onun ailesinden bir yıl önce kaybetmiştim. Çok kötü günler geçiriyordum. Bahar’la çocukluktan arkadaştık. Ama gerçek dostluğunu annem öldügünde anladım. Yani ona gelen bana geliyor anla işte…”

Ayaga kalkıp sarıldılar. Buna en çok Demir mutlu olmuştu. Elif’i üzgün görmek onuda üzüyordu. Telefon deli gibi çalmaya başlayınca hemen baktı Elif.

“Buldun mu ? Arayan Hamza’ydı.

“Evet buldum siz eve gidin isterseniz Ömer’e bir şeyler söyle bu gece gelemeyebiliriz.”

Sonrasında pat diye kapattı telefonu. Alık balık gibi telefona bakan Elif.

“Benim abim olması, öküz olmadıgını göstermez degil mi ? Telefonu yüzüme kapattı.”

Sema “Bırak şimdi. Bulmuş mu Bahar’ı onu söyle? diye sordu.

“Evet bulmuş. Eve gidebilirsiniz dedi. Ömer’i oyalayın belki gece gelmeyiz dedi.”

Sema derin bir “Oh ” çekti. “İyi ben gideyim o zaman.” Demir “Hayır sizi yemeğe götüreyim isterseniz bugün kimse düzgün bir şey yemedi.” diyerek kızların aklını çelip onları yemeğe götürdü.

💞

Hamza dairenin kapısını icerde Bahar’ı görmek umuduyla yavaşça açtı. Evet burdaydı. Gözlerini kapatıp derin oh çekti. Çantası girişte duruyordu. Kapıyı yavaşça kapatıp salona gitti. Orda yoktu. Mutfakta boştu. Yatak odasına doğru ilerledi. Açık kapıdan içeri girdi. Bahar yatağın üzerinde bir bebek misali uyuyordu. Elifi arayıp bulduğunu söyledi.

Onu görmenin mutluluğu yüreğini sarmıştı. Ayakkabılarını çıkarıp ceketini de yere bıraktı. Yatağa usulca uzandı. Kollarını karısının beline doladı. Kendine doğru çekti. Başını saçlarının arasına bıraktı. En sevdiği kokuyu ciğerlerine doldurdu.

Tenini saran kollarla gözlerini açmıştı Bahar. Bu elbette kocasından başkası olamazdı. Bulması uzun sürmüştü. Daha önce gelir diye beklemişti. Aklına burdan başka bir yer gelmemişti. Yanlız kalmak ve düşünmek istiyord. Bütün gün de ağlayarak ve düşünerek geçmişti. Yorgunluktan uyuya kalmıştı en sonunda.

Hiç kıpırdamadan gözlerini akşamın rengine çevirdi. Akşam olmuştu. Uzun süredir uyduğunu anladı.

Hamza da ondan farksız değildi. Bütün günü Bahar’ı bulmak için harcamıştı. Ruh yorgunluğu üzerine çökmüştü. Ama Bahar dan yayılan kadınsı koku beynine huzur hormonları gönderiyordu.

Ve huzur buldukça kendine geliyordu.”Geç kaldın “diyen Bahar’ın sesi gözlerini açmasına neden oldu. Sesizce gülümsemişti.

“Ama geldim. Neden böyle bir şey yaptın Bahar öleceğimi sandım.”

“Bende…”diyebildi Bahar. Sesi titremişti. Her şey gözünün önünden yine geçemeye başlamıştı.

Hamza, Bahar’ı kollarından tutup kendine çevirdi. Yüzüne düşen saçlarını geriye attı.

“Affet beni! Bazen sevdiklerimiz için en iyisini yaparken hataya düşebiliyoruz.”

Bahar kalktı. Yatağın üzerinde oturdu. Hamza da onu takip etti. Birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı şimdi.

“Onca zamandır sana söylediğim. Aileni suçladıgım. Kardeşinin adını ağzıma bile almadıgım. Ve seni her zaman karşımda ezdiğim. Kaçtığım, korktuğum için mi af diliyorsun ?”

Hamza onun gizlediği gerçeğinden çıkıp kendini suçlu hissetme psikolojisine girdiğini anlamıştı. Ellerini tutup öptü.

“Bak sultanım önce neden söylemedin diye sorsaydın tamda bu yüzden derdim. Kendini suçlu hissetmene asla izin vermek istemediğim için. Kendini benim yanımda ezilmiş hissetme diye senden af diliyorum çünkü yeterince gizleyemedim. Belkide hiç bilmeye bilirdin. Zamanla Kerem’i kabullenebilirdin.”

Bahar parmaklarını kocasının dudaklarına kapattı. “Lütfen sus daha çok üzülüyorum.” Sabah ki Bahar’la akşam ki Bahar çok farklıydı. Bir yıl önce kaybedecek bir şeyi olmayan bir kadın ken şimdi kaybedecek çok fazla şeyi olduğu gerçeğini anlamıştı.

Kendini kocasının güvenli ve huzurlu kollarına bıraktı. Sıkıca sarıldı. Kocasıda ona sarıldı. Birbirlerine dolanmış kalpler gibiydiler. Gerçek seveni buldugunda insan asla vazgeçmemeliydi. Hamza da öyle yapmıştı. Şimdi sıra Bahar’ın dı.

“Beni bırakma Hamza, sen olmazsan ben tükenir biterim.”

Bunca zamandır kendisinin Bahar’a söylediği sözleri onun ağzından duymak ne kadar hoşuna gitsede yinede üzülmüştü. Bunu nasıl düşünebilirdi. Hamza ona hayatını adamışken onu bırakabilecegini nasıl düşünürdü.

“Seni bırakacağımı nerden çıkardın kara sevdam. İki cihanda kadınımsın istediğimsin. Sevdiğimsin. Ben ölmedikçe bırakmam seni.”

Yüzüne bakmak istemiyordu. İçinden buna yüzü olmadığını düşünüyordu Bahar. Kendince haklıydı. Lakin Hamza ya göre öyle değildi.

“Yüzüme bak Bahar “diyerek ayırdı karısını kollarından. Hamza’nın çekilmesiyle kocasına baktı.

“Yüzüm yok “Başını eğmişti.”Başını kaldır lütfen sen hiç bir şey yapmadın. Ortada suç bile yok. Kimse bir şey yapmadı. Biz kaderin birleştirdigi insanlarız. Bu bizim seçimimiz değildi. Bundan sonra başımıza gelecek olaylar da bizim seçimimiz olmayacak. “

Gözleri kocasını buldu. Titreyen bakışları her an dökülmek için hazır bekleyen gözyaşlarıyla doluydu.

Bu böyle olmayacaktı.  Elinden tutup yataktan indi.” Hadi evimize gidiyoruz. Sen nasıl annesin hem oğlun seni bekliyor. “diyerek onuda kaldırdı. Sözü Bahar’ın gülümsemesine neden olmuştu.

Ağlamaktan katılaşmış sesiyle konuştu “hakikaten doğurmadan anne olmak çok iyi bir şeymiş.”dedi. Havayı oda kocası gibi dağıtmak istemişti.

“Neden-miş o bana çocuk dogurmayacagını söyleme sakın.”

Kocasına sokuldu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.”Bence çok çoğumuz olsun. Başımıza ne geleceğini bilmiyoruz. Hayatta yanlız kalmasınlar.”

Başından öpüp tekrar elini tuttu. Kapıya doğru götürdü. Yerden çantasını aldı. “Bunu unut bir tane daha olsa yeterli. “dedi.

Bahar buna şaşırmıştı. Genelde erkekler çok çocuk istemez miydi ? Az önceki melankoliden çıkmaya başlamıştı.

Asansör kapısı kapanırken sordu.” Sen benden çok çocuk istemiyorsun. Bir tane olsun diyemi dünyaya getirecegim. Olmaz en az üç tane istiyorum ben ” Dediğinde Hamza karısına gülerek baktı. Onu kollarına çekti.

“Üç tane daha olursa dört eder. Sen onlara bakarken beni unutursun. Ben seni kendime istiyorum.”diyince asıl ne dediğini anlamıştı Bahar.

Kocasına hayran gözlerle baktı. “Sen aşkın somut halisin biliyor musun ?”dedi.

“Dokun o zaman ” Asansörün kapısı açılınca çıkmak zorunda kalınca dokunma kısmı sonraya kalmıştı.

Araba yol alırken pek bir şey konuşmamışlardı. Bahar sabah tanıştığı Kerem’i düşünüyordu. Hala neden yürüdüğünü sakladığını merak ediyordu. Yarın ilk iş olarak bunu öğrenmeyi aklına not aldı.

“Kerem “dedi. Hamza sözün arkasını dinlemek için.” Evet, Kerem tanışmanız biraz tuhaf oldu”diyerek konuyu genişletti.

“Sana benzemiyor.”

“Evet annemin babasına yani dedeme benzer.”

Belki neden sakladığını bir nebze olsun öğrenirim diyerek kocasının ağzını aradı.

“Nasıl biri Kerem. Kazadan çok etkilenmiş olmalı kendini odasına kapattığına göre, yani bende kayıplar verdim ama hiç vazgeçmedim.”

“Kerem yaramaz çocuklar gibidir. Gibiydi. Babamın istemediği ne varsa o hepsini yapardı. Buna içki içmekte dahil ki biz içki içmeyiz. Babam onu defalarca evden kovdu. O bir yolunu bulup geri geldi. İflah olmaz bir serseriydi. Sanırım kaza onu kendine getirdi. Birde dehşet bir sevgilisi vardı. Ünlü ve zengin avcısı biriydi.  Bir mankendi. Hala da mankenlik yapıyor. “

Sorun burdan çıkıyor olabilir diye düşündü Bahar. “Ne oldu peki kız, büyük ihtimalle terk etti onu öyle degil mi ?”

“Hemde sakat kaldığı ilk gün. Ama zorlada olsa ameliyata kadar kızı parayla ikna ettim. Kerem onu çok seviyordu. Sakat kalmasaydı o kızla evlenirdi. “

“Ne zaman ameliyat oldu peki ?”

Kazadan altı ay sonra ameliyat oldu. Doktorlar kesin gözüyle bakıyordu. Ama yürüyemedi. Ve ameliyatın ertesi günü kız daha fazla dayanamadı. Bende durdurmadım.”

Bahar olayı kafasında oturtmuştu. Aklında tatlı intikam planları yapıyordu. Bu iş çok zevkli olacaktı.  Hafifçe güldü.

“Neden güldün ” Hamza da gülmüştü.

Bahar hemen aklına gelen ilk yalana baş vurdu.

“Hiç… Medya önünde olan ilişkiler sağlam olmuyor zaten kızın gittiğine şaşırmadım. Sadakatsizlik onlarda çok basit şeyler.”

“Kesinlile haklısın.”

Saat on bire gelmişti. Ömer babaannesinin yanında kalmayı reddetmiş kendi evinde kalmak için tüm gücünü kullanmıştı.  Ömer’in gücü sözle bile aşikardı. Ömer Haznedar soyadını devam ettirecek tek erkek torundu. Şimdilik!… Ve evde sözünü herkes dinliyordu. Ömer yaşına göre olgun olduğundan dolayı şımarık bir çocukta değildi. Elif’le beraber animasyon bir film açmışlardı. Tüm uyku gelgitlerine rağmen direnmiş ve annesinin kapıdan girmesini bekliyordu.

“Ömer “diyen sese döndüğünde karşında Anne babasını görmesiyle yerinden fırladı. Koşarak Bahar’a sarıldı.

“Geç kaldın film bitmek üzere! ” dedi.

“Üzgünüm tatlım ama seni yarın sinemaya götürme sözü veriyorum beni affedersin degil mi ?”dedi Bahar. “Affettim gitti. “deyince Bahar da güldü.”Şuna bak küçük kibirli.”dedi.

Onları gülümseyerek izleyen Elif’te Bahar’ın yanına gelip sarıldı. Bahar da ona içten karşılık verdi.

Bahar, Ömer’e dönüp “Hadi paşam sen yatağa ayakta uyuyorsun “öperek odasına gönderdi.

Hamza “beni gözü görmüyor. Annem haklı galiba bence sen bize büyü yaptın.”dedi.

“Affet beni Bahar çok üzgünüm.” Elif üzgün bakışlarını yengesine dikti.

“Bir daha bende bir şey saklarsan sen uyurken gelir saçlarını keserim Elif.”

Elif’in gözleri büyüdü. Elleri saçlarına gitti.”Hayı,r vallahi yediğim içtiğimi bile söyleyecegim saçlarımdan uzak dur.”

İki kız da gülümseyip tekrar sarıldı.”Ben artık eve döneyim. Sabah işe gideceğim malum.”

“Evet kardeşim hatta ben yarın yokum kocanla benim yerimi doldurun. Ve beni aramayın” Hamza yarını ailesiyle geçirmek istiyordu.

Koca lafına utanan Elif yüzünü çevirdi. Ama artık alışıyordu. Lafını esirgemedi. “Rvlenince emekli olmak istiyorum. “Külliyen yalandı. Elif çalışmadan duramazdı. Abisini kızdırmak için söylüyordu.

“Oldu başka… Sen olmadan ben nasıl idare edeceğim.”

“Bilemiyorum karını alırsın belki yanına…” Elif hem konuşuyor hemde kapıya doğru yürüyordu.

Kapıyı kapatmadan önce “Düğün bir ay sonra bu arada ” diyerek çekti kapıyı.

Yüzü düşen Hamza bakışlarını boşluğa çevirdi.

“Ne oldu hayırdır ?”

Salondaki koltuga oturdular. Karısının dizlerine başını bıraktı.”Elif bizim en küçüğümüz. Bir de kız olması onu kıymetli yapıyor. Ve şimdi gelin olup gidecek. Garip bir duygu. İçimin ezildigini hissediyorum.”

Ellerini kocasının saçlarında gezdirdi Bahar.

“Bence üzülme sevdiği ve çok iyi biriyle evleniyor. Mutlu olacak.”

“Keşke izin vermeseydim Bahar.”

Bahar kahakaha attı. Durum ona traji komik gelmişti. Doğrulup karısına baktı. “Ben üzülüyorum sen kahakaha atıyorsun. Siz kadınlar gerçekten değişik yarattıklarısınız.”

“Seni kız babası olarak düşündüm bir an. Kapıya gelen gençleri dövüyorsun falan kızı vermiyorsun. Sonra kaçıyorlar. “Bir kahakaha daha attı.

Hamza ise hiç gülmüyordu.”Benim kızım evden kaçmaz ” Bahar gülmeyi kesip “Neden-miş o ?”diye sordu.

Hamza karısına doğru eğildi. Gözleri dudaklarını esir almıştı. “Çünkü annesi kadar karakterli biri de ondan ” Bahar’ın yüzüne gülümseme yayıldı.”Olmayan kızın karakterini nerden çözdün hemen”dedi.

“Şu çok çocuk meselesini tekrar gözden geçirelim ne dersin.” Hamza bu kadından gelecek herşeye aşıktı. Çocuklar bu aşkı büyütürdü. Kocaman içinden çıkılamaz yapardı.

Tam öpeceği sırada Bahar kalktı. “Benim karnım aç bugün hiç bir şey yemedim. Her an bayılabilirim.”diye söylenerek mutfağa geçti.

Arkasında kendisine aşık ve hayran bir adam bırakarak. Kötü başlayan bir gün iyi bitebiliyordu. Bu hayatın kendi içinde insana oynadığı bir oyundu.

{♡}

Bütün günü ailesiyle geçirmişti Hamza. Sinema oyun parkı alışveriş derken Ömer akşam sekiz olduğunda uyuya kalmıştı.  Bahar’ın Kerem’i görme isteği hala devam ediyordu.

Ömer’i odasına yatırıp kayınvalidesine gitmeye karar verdiler. Dünden beri onları görmemişti. Hamza arayıp evden birini göndermelerini Ömer’in yanında kalmasını söyledi. Hizmetlilerden biri gelince onlarda yan villaya geçtiler.

Safiye hanım ve Bahri bey mutlu gülümsemeleriyle karşıladılar gelinlerini. Bahar onların elini öptü. Bu aileyi seviyordu. En çokta oğullarını seviyordu. Ona tutkundu. Bahar’ın anne babasıyla olan yakınlığı Hamza’yı müthiş derecede mutlu ediyordu. İlk eşi bunun yarısını bile yapmamıştı. Onu da minnetle anıyordu. Ona bir oğul bırakmıştı. Canının yarısını bırakıp gitmişti. Özlemiyordu, ama üzülüyordu. Çok gençti ve bir hiç uğruna kendine kıymıştı.

“Müsadeniz olursa ben Kerem’in yanına çıkmak istiyorum ” Baharın sözüne kaşlarını çattı Hamza. Düşüncelerine son verip karısına döndü.

“Beraber çıkalım istersen “dedi.

“Sonra seninle de çıkarız ama yanlız konuşmak istiyorum ” kayınvalidesine döndü. Hamza’yı pek taktıgı yoktu.

“Tabiki kızım biz mutlu oluruz. Aranız düzelsin bize yeter.”deyince ayaga kalktı. Kocasına döndü. Suratı beş karıştı. Bu adam kardeşinden kıskanıyor olamazdı. Yol artık dedi içinden ama gitmek zorundaydı. Kocasıyla sonra ilgilenecekti.

Kapıyı tıklayıp gel sesinden sonra içeri girdi. Kerem numarasına devam ediyordu. Tekerlekli sandalyede bilgisayarıyla meşguldü.

“Yengeciğim iyi görünüyorsun.” Yakışıklı suratına karizma katarak gülümsemesini yüzüne yaydı Kerem.

Bahar yanına yaklaşıp karşına oturdu.

“İyiyim ve seni dinlemeye geldim. Fazla vaktim yok abinin suratı beş karıştı. Hadi anlat bakalım neden aileni kandırıyorsun.”

Kerem pat diye söze giren Bahar’a don bakışlarını yolladı.

“Kurtuluşum var mı ?”

“Hayır, yada evet koşarak aşağı kaçabilirsin.” Kaşlarını kaldırıp Kerem’e baktı. “Seç hangisi daha kolayına geliyor.”

“Birincisi “

“İyi hadi dinliyorum abin ameliyat olduğunu ama işe yaramadığını söyledi. Ama sen yürüyorsun.”

“Evet işe yaramadı.  Ama o zaman yaramadı.”

“Nasıl yani kendi kendine mi yürümeye başladın ?”

“Hayır, yani evet o sıra duygusal bir çöküntü yaşamıştım ve gerçekten yürüyemiyordum. Ameliyattan bir kaç ay sonra parmaklarımı oynatabildigimi görünce araştırma yaptım.” Leptopunu işaret etmişti. “Malum artık her aradığını bulabiliyorsun.”

“Sonra sende yavaş yavaş yürümeye başladın. Ve kimseye söylemedin.” Bahar düşüncesini dile getirmişti.

“Evet söyleyemedim. Kızgındım altı ay boyunca beni sevmeyen ve terk etmemek için ailemden para kabul eden birini zorla benim yanımda tuttular. İlk başta kızgındım ama sonra tabiki benim iyilik kralı abime hak verdim. Benim için yapmıştı. “

“Hamza’ya haksızlık ediyoruz sanki sanada öyle geliyor mu ?”

“Evet öyle geliyor. Ama bu huyundan kurtulması şart bence herkes yolunu kendi bulmalı.”

“Eğer öyle olsaydı ben şu an burda olmazdım. O sevdiklerine çok önem veriyor. Elinden geleni ardına koymuyor. Ama evet zamanla azaltabiliriz bu huyunu,peki sonra ?

“Sonrası bir kez diyemedim. Bir dahada diyemedim. “

“Peki sana bir teklifim var. Hatta mecbursun ben sana yardım edeceğim. Ama bana karşı çıkmak yok. Sonuçta gençsin daha ömrün çok uzun bu odada geçiremezsin öyle degil mi ?”

“Aklından ne geçiyorsa vazgeç çünkü bakışların hoşuma gitmedi.”

“Yeniden sevmek, sevilmek ve yaşadığını hissetmek istemiyor musun ?

“Tartışılır doğrusu bilemiyorum.”

Bahar yerinden kalktı.”Yine gelcegim sen bir düşün hatta beni ara numaramı yolarım sana ” diyerek odadan çıktı.”Olacak bu iş.”diyerek aşağı indi. Hamza’nın yüzü bıraktığı gibiydi.

“Gidelim mi artık.”demesiyle izin alıp evlerine döndüler. Evdeki kızıda yan villaya gönderdi Bahar.

“Ne konuştunuz ?”

Çatlamıştı merakından. Her halinden belliydi.

“Ona çok genç olduğunu ve odasından çıkması gerektiğini söyledim.” Kocasına sarılıp başını kaldırdı.

“Bu iyi bir şey ” tek cümlesi bu olmuştu.

“Beni ondan kıskandığını söylersen bu gece Ömer’le uyurum.”

Alnından öptü karısını. “Ömer’le uyuyamazsın. Ve evet kıskanabilirim. Ama aklım başımda çok şükür.”

“Bu da iyi bir şey sanırım.”

Odalarına doğru yürüdüler. Merdivenleri çıkarken Bahar ona fikrini söyledi.

Çok yakında bir yemek vereceğim, bu evde tüm aileyi bir araya toplayacağım.”

“İşte bu çok iyi bir fikir.”

Bahar içinden kahakaha attı. Ve yine içinden.”fikrimi bilsen böyle demezdin.”diye geçirdi.

💞

Elif in düğün hazırlıkları son sürat devam ediyordu. Bahar’ın evinin yanındaki villada oturmayı Demir kesinlikle kabul etmiyordu.”İç güveysi gibi mi görünüyorum sana ordan Elif ” diye biraz yüksek sesle konuştu Demir.

Elif gözlerini devirmekle beraber çenesini açtı. “Ne alakası var Demir orası benim evim.” dedi.

“Senin olabilir. Ama ben benim parasını verip alacağım evde oturacağız. Benim senin evine ihtiyacım mı var.” Bu biraz kırıcı olmuştu. Elif kırıldığını hiçte gizlemedi. Omuzlarını düşürdü. Kendini arkasında duran koltuga bıraktı. Kırdığını anlayan öküz Demir. Derin bir nefes alıp başını havaya kaldırdı.

“Elif öyle söylemek istemedim.”oturduğu yerden omuz silkti. “Tamda öyle söyledin. Biliyoruz zenginsin her şeyin var.”dedi.

Yanına gidip karısının önüne diz çöktü. “Senin de benim evime ihtiyacın yok sevgilim. Ama anla lütfen olmaz.” Demir kararından cayacak gibi durmuyordu. Ama Elif aklına orda oturmayı bir kere koymuştu. Küçüklük ilk genç kızlık hayaliydi. Yirmi yaşına bastığında babası o evi ona danışarak yaptırmıştı. Elif her bir kareye kendi imzasını atmıştı. Taşına tahtasına varana kadar Elif seçmişti. Bir anda ayaga kalktı.

“Asıl sana olmaz. Ben o eve emek verdim. Benim hayalimdi o ev. Halada hayalim her köşesine her taşına mobilyasına kadar ellerimle yaptım ben.” kocasının kıskacından kurtulup yürüdü. Demir de onu takip etti. Karşısına geçti.

“Bak güzel sevgilim, asi cadım. Ben orda oturmam. Bunu benden istemeyemezsin. Sana yenisini alırım. Aynı şekilde yine her köşesine imzanı atarsın. Ama orası olmaz!”

Artık sıkılmaya başlamıştı Elif. Ellerini saçına geçirdi. Demir’e bakıp.” O zaman beni unut! Evlenmiyorum seninle oldu mu ? Ya o ev yada o ev!” Demir’i arkasında bırakıp odadan çıktı. Demir sinirinden kendini ve etrafını parçalamak istiyordu. Ne vardı ki bu evde yani evden çok ne var. Bu ısrarı nedir.

“Hayırdır Demir.” Hamza’nın sesine döndü. Hah bütün sinirini ondan alabilirdi. “Elif tutturdu sizin yanınızdaki evde oturalım diye.”dedi.

“Ee ne var bunda ” Hamza kayıtsız duruyordu. Kardeşinin yanı başında olmasını zaten istiyordu.”Bir-diniz iki oldunuz. Sence ben iç güveysi gibi mi görünüyorum ordan.” Kaşlarını kaldırmış Hamza dan gelecek yanıtı bekliyordu Demir.

“Bu şekilde düşünme Elif bugüne kadar kendi parasını kazandı. O ev onun babasından ona hediye. Ayrıca da benim kardeşimi üzme.” Tipik abi şekli Hamza. Demir aklını kaçırabilirdi. Ne kız kardeşi ne abisi onu anlamıyordu.

“Senin kardeşin beni karım. Ben çocuk değilim. Bana bunlarla gelme Hamza. Biriniz de beni anlasa ya. Erkeklik gururu diye bir şey var.” Demir sinir harbinden çıkmayacağını anladı. “Ben gitsem iyi olacak. Biraz sakinleşmem gerekiyor.”diyerek odadan çıktı. Elif’in kapısına bakıp gözlerini kapattı. Onu üzmek istemiyordu. Ama olamazdı. Ama bu olmuyor diyede Elif’ten vazgeçecek değildi.

Kendini yine Elif’in kapısında buldu. Kapıyı direk açarak içeri girdi. Elif koltuğuna başını yaslamış dışarıyı izliyordu. Demir’in geldiğini görünce koltuğunu tamamen cama çevirdi. Demir kapıyı kapatıp karısının yanına doğru ilerledi. Arkasına geçip başından öptü.

“Lütfen bana küs olduğunu söyleme!”dedi.

“Neden sana küsülmüyor mu ?”diye yanıt verdi Elif. Elif’in de canı yanıyordu. Ama yinede o evi istiyordu.

“Her kes küsebilir ama sen olmaz. Koltuğu kendine çevirdi. Şimdi yüz yüze bakıyorlardı.

“Ben herkesten farklıysam neden kabul etmiyorsun peki ?” Üzgün bakışlarını kocasına dikti.

“Kabul etmiyorum değil. Evin yine senin evin buna karışamam. Ama biz başka yerde oturacağız. “

“Off konuşmamın bir anlamı yok. Hep aynı şeyi söylüyorsun. İkna payı bile vermiyorsun. Ama canım ben sana söylüyorum. Ya o ev? yada o ev yoksa evlenmeyiz yada evlenir başka evlerde yaşarız.” Demir gülmeye başlamıştı. “Pislik ne gülüyorsun. ” diye çıkıştı karısı.

“Zaten benim karımsın ne evlenmemesi, ayrıca ne demek başka evler de yaşamak. “Elif’e doğru eğildi. Alnından öptü. “Sen beni ateşlere atarken seni yanımdan ayırır mıyım sanıyorsun.” Elif onun dokunuşuyla bedenini esir alan kelebek ordusuna bir türlü alışamıyordu. Gözlerini kapatıp açtı. “Benim isteğim bu kadar zor gelmemeli sana.”dedi.

Demir onu üzmek istemiyordu. Aniden aklına gelen şeyle doğruldu. Bir adım atıp geri döndü. Elif’in dudaklarından öpücüğünü alıp devam etti.”Bu işi çözeceğim sevgilim.”diyerek çıktı. Elif şaşkın gözlerle baktı ardından.

{♡}

Bir kaç saat sonra geri döndü Demir. Akşam çıkış saatine yakın gelmişti. Elif çıkmaya hazırlanıyordu. Abisi çoktan çıkmıştı. Odasının kapısı açılınca bakışları Demir’i buldu. Sevimli sevimli gülüyordu. Bakışlarına ömür verilirdi bu adamın. Ama ev de oturulacaktı.

“Hoş geldin tam çıkıyordum. ” Çantasını omzundan geçirdi. Kendisine anlamsız sevimli bakan Demir’in dibinde durdu.

“Ne oluyor ?”

“Ne olmuş ki?”

“Ben sana hala kızgınım ve sen karışmda sırıtıp duruyorsun ya ona diyorum ne oldu ?”

Elif’i kolları arasına aldı. Önce yanağından başlayarak öpmeye başladı. En son dudağına bıraktığı öpücüğünü uzatmaya niyetliydi. Elif onu itince kısa kesti. “Sen çok gıcık bir adamsın. Beni kızdırıp sonra gelmiş baştan çıkarıyorsun. Amacın bana kabullendirmekse vazgeç!” Elif inadım inat devam ediyordu. Demir, Elif’in canını yakan gülümsemesini yüzüne takıp arsızca öptü yine.

“Tamam senin dediğin gibi olsun.” Elif kaşlarını çattı.”Nasıl yani ?”diye sordu.

“Tamam işte senin istediğin evde oturabiliriz diyorum.”duyduklarını idrak etmek için bir kaç saniye bekledi Elif. Sonra anladığı şeyle Demir’e sarıldı. “Biliyordum kabul edeceğini biliyordum.”diye olduğu yerde çocuklar gibi zıpladı. “Şu sevincin herşeye değer gönlümün cadısı.”dedi Demir.

Elif şakadan kaşlarını catıp baktı. “Gönlünün cadısı nedir ya daha iyi buluşların yokmu odun herif ” diye çıkıştı.

“Daha iyi buluşlarım var ama burası uygun değil ?” Bu adamın bu belden aşağı vurmaları Elif’i çok utandırıyordu. “Kes şunu “diyerek başını yana çevirdi. Elif’in bu haline kahakaha attı Demir. “Senin bu utangaçlıgın seni gözümde nasıl dayanılmaz yapıyor bir bilsen cesaretin kapılarını kırardın.”dedi.

“Sen onu geçte kaç gündür birbirimizi yiyoruz ev diye fikrini ne değiştirdi onu söyle…” Demir Elif’i kolunun altına alarak cam tarafına doğru götürdü.

“Çok basit, babana gittim. Hamza ve senin aksine beni anladı. “

“Ee yani ben anlamadım.”

Alın kenarından öpüp kendine iyice çekti Elif’i.

“Yanisi şu cadım babandan evi satın aldım. Yani senin evin artık bizim evimiz. ” Gözleri fal taşı gibi açıldı Elif’in. “Ne yaptın ne yaptın ?” Şaşkınlıktan dili boğazına kaçsa boğulur ölür sebebide Demir olurdu.

“Satın aldım ?” Çok basit dille sakın sesle söylediği sözler Elif’e taş olup dönüyordu. “Benim evimi satın aldın! Hemde bana bile sormadın. Babamda sana evi sattı.” Elif dilinde tekrar yapıyor gibiydi.

“Evet aynen öyle oldu.”

Demir’in kolundan çıktı. Karşına geçip ellerini beline koydu. “Benim evimi satın almak nedir. Sen aklını mı kaçırdın ? O babama da soracağım bunun hesabını ayrıca bu imkansız. Alamazsın.”

Demir kollarını göğsünde bağladı. “Neden imkansızmış parayı ödedim ve aldım.”dedi.

“Alamazsın çünkü o ev benim üzerime kayıtlı ve ben satmadıkça kimse alamaz. “

Demir ellerini Elif’in omzuna koyarak kendine çekti. Elif itiraz etmedi.  Ama hafiften sinir krizi geliyordu.

“Ah sevgili hayat arkadaşım. Ben parayı verdim. Ev yine senin üzerine baban parayı senin hesabına geçireceğini söyledi. Ama ben bunu istemedim. Sonra baban ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı teklif etti. Bende kabul ettim. Senin evini üzerime geçirecek değilim. Gerçi seni üzerime geçireceğim o ayrı tabi, şimdi oluyor-ki o evi sen bizim için hazırladın. “

Ah bu erkekler ve gururları diye geçirdi içinden Elif. İkinizden biri olmasa hayat farklı olurdu. Ne demesi gerekiyordu şimdi. Aferin mi ? Delisin mi ?

“Sen deki gurur beş para etmez Demir. Bendeki bu aşk olmasa.” diye pat diye söyledi Elif. Demir gülümsedi. “Sendeki bu inat bile milyonlara değer. Sendeki bu inat olmasa seni ne edeyim.” işittiği sözler kulaklarından çarpa çarpa kalbine iniyordu Elif’in. Bu adam onun inadını seviyordu. Demir’e bakıp güldü. Başını göğsüne yasladı. Kollarını Demir’in beline doladı. Demir’in elleri Elif’in sırtında gezindi bir süre.

“Seni seviyorum Demir.” sonuçta Elif istediği yerde oturacaktı. Babası sorun etmemişse Elif’te etmezdi.

“Benim kadar sevemezsin asi cadım.”

Recommended Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published.

error: Content is protected !!