{♡}

Günler geçmişti. Ve zaman artık okul açılma dönemine gelmişti. Son onbeş gündür okula hergün geliyorlardı. Öğretmen arkadaşlarla tanımışlardı. Sema aynı okul içindeki altı sınıftan oluşan okul öncesi eğitim bölümünde hazırlıklarını tamamlamıştı. Baharda birinci sınıftan başlayacak olma heyecanı ile kıpır kıpırdı. Annesi ve babasının mesleklerini neden o kadar sevdiğini anlamıştı. Bu çok heyecanlıydı. Sevgi dolu bir meslekti.

Okul bahçesini dolduran veliler ve öğrenciler. Teker, teker sınıflarına dağılıyorlardı. Sema, kendi bölümünde çoktan başlamıştı. Bahar’da bugün ilk gün düşüncesiyle saçlarını güzelce maşa ile bukle haline getirmişti. Hafif makyaj yapmıştı. Zaten fazlaca güzeldi. Diz altı siyah kalem etek mavi bir bluz ile oldukça iddialı görünüyordu. Ağır adımlarla sınıfına doğru ilerledi. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu.

Sınıfına girdiğinde bazı veliler ve öğrenciler sınıftaydı. Masasına doğru ilerledi. Çantasını bırakıp sınıftakilere gülümsedi. Ağlayan öğrenciler vardı aralarında.

“Lütfen oturalım.” diyerek sakinlik sağlamaya çalıştı. Başarılı da olmuştu hani. Sesizce yerlerine oturdular.

“Sevgili çocuklar ve veliler ben öğretmeniniz Bahar Bozca, önünüzdeki dört yılı sizinle beraber geçireceğiz.”dedi. Kalbi kulaklarında atıyordu.

Veliler Bahar’ı süzüyordu. Bahar, ağlayan küçük çocuğun yanına gidip saçlarını okşadı.” Adın ne senin hadi söyle bana yakışıklı adam?” diye sordu.

Çocuk başını annesinin kolunun altına soktu iyice.” Hasan benim adı.”

“Hasan ne kadar da güzel ağlıyorsun biliyor musun?”

Küçük çocuk duyduğu sözlerle anında sustu. Aglamanın güzel bir şey olduğunu ilk defa duymuş olmalıydı. Çocuk aklı. Çok sevimliler diye geçirdi içinden.

Herkesin yakasına isim kağıtları taktı. Bir hafta boyunca taşınacaktı bu kağıtlar. Annelerle ve babalarla konuştu Bahar. Onların isteklerini dinledi. Yapılması gerekenleri anlattı. Kısaca ilk gün iki saatlik tanışma ve kaynaşma süresi dolmuştu. Sınıfta kimse kalmamıştı. Bahar çantasını ve dosyalarını toplamaya başladı.

“Hocam musait misiniz “

Yabancı olmayan sese döndü gülerek.” Sana her zaman müsaitim canım?”

Elif kıkırdadı.” Hele bir olma dersi basarım. “

Gülümsemekle yetindi Bahar. Hamza’da yanındaydı Elif’in. Göz hepsinden kurtulunca bakışlarını Hamza’nın arkasına saklanmış küçük erkek çocuğuna çevirdi.

Elif ve Hamza’ya baktı. Yeğenleri olmalı daha önce konuşmuşlardı. Yanlarına yaklaştı. Hamza’nın arkasına geçerek çocuğa dikkatle baktı. Çocuk ürkek bakışlarını Bahar’a çevirdi.

“Allah’ım sen ne kadar yakışıklı bir şeysin sınıfımın bütün erkekleri kalbimi çalıyor.”

Elif ” babasına benziyor babasına.”dedi kollarını göğsünde bağladı. Bakışlarında ki çok bilmişliğe güldü Bahar.

“Öylemi, adın ne bakalım senin?”

Çocuktan önce ses çıkmadı. Hamza hala tepkisiz duruyordu.

Hamza “Bence adını söylemelisin yoksa senin dilsiz olduğunu düşünebilir.”dedi arkasındaki çocuğa dönerek.

Çocuk gözlerini büyüterek “Ben dilsiz değilim.”dedi.

“Biliyoruz, hadi adını söyle öğretmenine…”

Çocuk tekrar Bahar’a baktı.”Benim adım Ömer, sende çok güzelmişsin.”dedi. Pat diye söylemişti Ömer. Bahar’ın kaşları havaya kalkmıştı. Bahar’ın içinden kahkaha atmak geldi. Ama dudaklarını bastırdı gülmemek için.

Elif” oooo küçük çapkın kolay gelsin halası”dedi.

Hamza”Elif” diye çıkıştı.

“Sustum abi…”

Çocuk Hamza’ya baktı. Başını oldukça yukarı kaldırarak.” Halama kızma baba.”dedi Ömer.

Baba, baba Bahar’ın zihninde duvarlara çarpıp geri dönüyordu. Şaşkınlıktan sesi içine kaçmış gibiydi. Ayaga kalktı.

Hamza’ya döndü.” Senin oğlun mu?”

Hamza’nın bakışları titriyordu. Alacağı tepkiyi hiç bilmiyordu. O hesapsız kitapsız sevmişti Bahar’ı. Herşeyi yok sayarak. Karşısındaki kadının ne diyebileceğini bilmiyordu.

“Evet. Benim oğlum ” Elif Hamza’nın evli olmadığını söylemişti. Ama boşanmış olduğunu da söylememişti. Peki, kesin olarak evli değildi. Ama bu güne kadar oğlu olduğunu Elif neden hiç söylememişti.

“Ben bilmiyordum şaşırdım sadece…”

Şaşkınlığı üzerinden atmak için çaba sarfetti. Elini Ömer’e uzattı.

“Gel bakalım Ömer paşa seninle biraz sohbet edelim mi?”

Ömer tereddütsüz tuttu elini.” Ne konuşacağız peki?”

“Bilmem sen karar ver.”

Hamza ile Elif dışarı çıkmışlardı. Ömer ile yalnız kalmıştı Bahar.

Çocuk çok zekiydi. Kelime haznesi çok gelişmişti. Ayrıca cidden babasına çok benziyordu. Babası kadar yakışıklı bir çocuktu. Ama Ömer’de sevimli bir hava bırakıyordu bu yakışıklılık. Babasında ki durum tatlı değildi. Tam olarak çekiciydi.

Yarım saatin sonunda dışarı çıktılar. Hamza ile Elif bahçede bekliyorlardı. Sema ardından seslendi.” Bahar “

Bahar durdu Sema’yı bekledi.” Aman Allah’ım bana bu çocuk Hamza’nın deme! ” Ömer’e çarpılmış gibi bakıyordu. Kaşı gözü bile aynı bakan elbette anlar. Ama Bahar anlamamıştı. Hiç aklına böyle bir şey gelmemişti.

“Sen bu zeka ile neden öğretmen oldun bilim insanı falan olmalıydın.”

“Olamaz! Hamza’nın oğlumu varmış.”

Ömer bu çılgın kıza baktı. “Var neden ki ben Hamza Haznedar’ın oğluyum.”

Sema kaşlarını havaya kaldırdı. “Uuuu çokta ukalayız. “

Bahar ” Sema” diye gözlerini çıkardı.

Yanlarına gelen Elif ve Hamza merak içindeydi.

Hamza oğlu ile sevdiği kadın arasında gezdirdi gözlerini.” Sorun varmı Bahar.”

“Tek sorun oğlun zeki ve sevimli.” Hamza’nın titreyen göz bebekleri yerini pırıl pırıl bakışlara bırakmıştı.

“Benim sınıfımda da bunun dişisi var Bahar,” Sahi Alin’in annesi ve babası neden gelmedi?”diye sordu Sema.

Elif yalan söylemeyi hiç beceremiyordu. Ama yinede utana sıkıla, “onlar iş için zeytinliklere gitmek zorunda kaldılar. Sorun değil sonra görürsünüz gelirler.”dedi.

Olumlu şekilde başını salladı Sema.” Yarın seni erken bekliyorum Ömer oldu mu?”

Ömer başını sallamakla yetindi. Hamza’ya döndü Bahar. ” Biraz vaktin varmı?”

Bilse Hamza ona ömrünü vermiş. Bu soruyu sormaya utanırdı Bahar. “Elbette” diyebildi sadece.

Bir kaç metre ileriye doğru yan yana yürüdüler. “Oğlun çok zeki bir çocuk.” durup bakışlarını Hamza nın koyu kahverengi gözlerine kilitledi.

“Öyle diyorsan öyledir.”

“Okumayı biliyor degil mi?”

“Evet. Kitaplara ilgisi büyüktü diğer çocuklar oyuncaklarla oynarken o benim kitaplarımla oynardı. Okul yaşına kadar beklemek istemedim üç yaşından itibaren eğitim aldı. Son iki yıldır hızlı okuyup anlıyor.”

Duydukları her çocuğa has şeyler değildi. Bahar’ın aklına takılan bir şey, yok hatta iki şey vardı.

“Peki… Bu derece zeki bir çocuğu neden devlet okuluna getirdin. Özel okul ona daha fazla yardımcı olabilirdi.”

Hamza güldü. Bahar’da güldüğünde çıkan gamzesine baktı. Dokunma hissi uyandırıyordu Bahar’da.

“Neden güldün?”

“Ben Amerika’da okudum üniversiteyi ekonomi üzerine master bile yaptım. Ve ilk ortayı bu okulda, liseyide hemen arka sokaktaki okulda okuyup sınavda okul birincisi oldum.”

Ellerini göğsünde bağladı Bahar. “E yani…” Ne anlatmak istediğini anlamıştı. Ama ukalalık baba ogulda fazlaca mevcuttu. Bunu net anlamıştı.

Hamza başını Bahar’a doğru yaklaştırdı. Bahar’ın kalbi tekliyordu. Bu adam ona yaklaşınca. Oda kendini geri attı.

“Yanisi özel okula gerek yok. İsteyen okur istemeyen okuyamaz.” Bakışları direk birbirlerinin gözlerindeydi.

“Peki öyle olsun başka bir konuda şu ki cevap vermek zorunda değilsin ama öğretmen olarak soruyorum.”

“Sor hadi ” Hamza geri çekilmişti.Bahar’da derin bir nefes aldı. Ateş basmıştı bir anda.

“Ömer’in annesi…”

Cümlesini tamamlayamadı. Hamza’nın yüz ifadesi tamamen gerilmisti. ” afedersin neyse daha sonra da söyleyebilirsin yada önemli değil.”

Konuşmaya devam ediyordu Bahar.” Öldü “dedi Hamza.

İşte Bahar bunu beklemiyordu. “Öldü”sozüyle olduğu yere çakılmıştı. Hamza’nın yüzüne baktı.”Üzüldüm başın sağ olsun.”

“Belki bir gün konuşuruz bu konuyu…” eski haline dönmüştü bir den Hamza. Bahar’da ona uydu.

“Olur dinlerim seni?”

Hamza, Bahar’ın her hareketini dikkatle inceliyordu. Bahar Bunu fark etmiş olacakki “Ne arıyorsun yüzümde buldun mu bari?”

Bunu sorduğuna inanamıyordu. Bir anda çıkmıştı ağzından. Hamza güldü.

“Bugün ayrı bir güzelsin ona bakıyordum.”

Beklemedigi bu cevap kalbinin daha hızlı atmasına neden olmuştu. Gözlerini kaçırdı Bahar ” teşekkür ederim.”dyebildi.

Yanlarından geçen öğretmenleri fark etmiyorlardı. Anın heyecanına kapılmıştı Bahar. Hamza olduğu yerde hala onun duru güzelliğini seyrediyordu.

Bir kaç metre öteden ” Bahar hocam ” diye gelen sese döndüler.

Bu okuldaki yeni tanıştığı öğretmenlerden biriydi. Hamza’ya göre oldukça da yakışıklı biriydi. Bahar ” Engin hocam gidyor musunuz?”

“Evet. Yarın görüşürüz demek için seslenmistim.”dedi Engin hoca.

“Tamam görüşürüz.”

Hoca yoluna devam etti. Bahar, Hamza’ya döndüğünde. Az önceki adamın yüz ifadesi gitmiş. Yerine asık suratlı biri geldiğini görmüştü. Yok yahu kıskanmış olamaz neden kıskansın ki. Düşüncesi bile kalbini kıpır kıpır yapmıştı. Gülmemek için dudaklarını ısırdı.

“Hadi dönelim artık. Ömer sıkılmış olmalı. “

Diyerek önden yürüdü. Arkasında asık suretli ama aşık biri vardı. Hamza… sevdası destanları kıskandıran Hamza. Aşk için girdiği oyunları gözü görmeyen Hamza. Hamza’nın içinden ettiği dua” Bahar beni sev yoksa ben ölürüm. Beni öldürme Bahar. Senin için dünyayı yakabilirim ama kalbine sen istemeden giremem.”olmuştu.

{♡}

Günler geçiyordu. Bahar’da Sema’da okuluna ve çocuklarına alışmıştı. Mesleklerini severek icra ediyorlardı. Beraber olmaktan çok mutluydular. Bahar kendini uzun bir aranın ardından tuhaf bir şekilde mutlu hissediyordu. Artık Cem’i daha az düşünüyordu. Aklına gelen zamanlarda sadece kızgınlık ve kırgınlık hissediyordu. Hamza aklına düşünce kendini tebessüm ederken buluyordu.

Her gün Ömer’i almak için geliyordu. Ve hep en son geliyordu. Bir süre sonra Bahar neden en son geldiğini anlamıştı. Yanlız kalıyorlardı. Bahar’ı evine bırakıyor sonra Ömer’i eve götürüyordu. Havadan sudan sohbetler ediyorlardı. Arada Ömer’in kıvrak zekasına yakalanıp gülüyorlardı. Kısacası Bahar, Ömer’e de Hamza’ya fazlasıyla alışmıştı…

Yanında başka öğretmen arkadaşlar gördüğünde hemen yüzü asılıyordu. Ve artık kıskanıldıgına kesin olarak kanaat getirmişti Bahar.

İçten içe hoşuna gidiyordu. Aşık mıydı? Hayır yada bilmiyordu? Çok üstünde durup kendini sorgulamıyordu. Hayatta çok düşünmenin planlar yapmamın boş şeyler olduğunu öğreneli çok olmuştu. Elinden her şeyi kayıp gitmişti. Hayatı olduğu yerde olduğu gibi yaşaması gerektiğini biliyordu. Her geçen gün Ömer’e daha fazla sevgi besliyordu. Ömer’de Bahar’ın yanından hiç ayrılmıyordu. Hamza ona ” Evde sürekli seni anlatıyor babaanne ve dedesine. Çoğu zamanda seni rüyasında görüyor. Sabah kalktığında anlatıyor.”demişti.

Bir çocuğun kalbine yerleşmekte sorun yoktu. Sonuçta o bir öğretmendi. Ama annesi olamayan bir çocuğun kalbine yerleşmek işte bundan biraz korkuyordu. Çocuklar istedikleri şeyin olması için önlerindeki engeli görebilen varlıklar değillerdi.

Mevsim kışa dönmüştü. Kasım ayı soğuğu oldukça sertti. Bahar çok hasta olan biri değildi. Ama şifayı kapmıştı bir kere. O gün okula gidememişti. İzin alıp evde dinlenmeyi tercih etmişti. Sema’nın yaptığı ve önüne bıraktığı çorbayı Sema’nın şiddetle içeceksin dediğinden zar zor içmişti. Sınıfına bakacak bir öğretmen vardı. En iyisi düşünmeden biraz uyumak diyerek üzerine çektiği battaniyeye sıkıca sarıldı.

Gözlerini açtığında kapı zili deli gibi çalıyordu. Ayaklarını sürüye sürüye açtı. Karşında görmeyi beklediği en son kişi Hamza’ydı.

Endişeli gözlerle bakıyordu. Bahar’da şaşkın tabiki. ” Hamza ne oldu burda ne arıyorsun?”

“Nemi oldu hasta olduğunu duydum.”

“Yani, evet üşütmüşüm biraz ama iyiyim.”

İçeri davet emekle etmemek arasında gidip geliyordu. ” içeri gelmek ister misin?” diye sordu.

Hamza hızla elini Bahar’ın alnına koydu. Bahar bu adamın bu anı hareketlerine hala alışabilmiş değildi. Gözlerini devirmekle yetindi.” Ateşin var hadi seni doktora götüreyim.”

“İyiyim dinlenirsem geçer ilaç aldım zaten.”

Bahar kapıyı kapattı. Apartmanda bu şekilde görünmek istemiyordu.

Hamza’nın yüzü ikna olmuş gibi durmuyordu. Elini tekrar alnına bıraktı.” Bak cidden ateşin var belki serum takarlar inat etme gidelim doktora.”

Başını kaldırıp Hamza’ya baktı. Göz göze ve fazlaca yakın duruyorlardı.

“Neden yapıyorsun bunu?” diye sordu Bahar.

Alnından elini usulca çekti Hamza. Bir kaç saniye öylece durdular. Hamza’nın söyleyecek milyonlarca kelimesi vardı. Ama şu ana uygun kelimeyi aradı. ” Seni sandığından fazla önemsiyorum.” Belkide en uygun kelimeydi. “Senin için ölür öldürüm.” diyemezdi.

Yorgunlukla cevap verdi Bahar ” bunun farkındayım.”

Kaşlarını yukarı kaldırdı Hamza “Peki başka farkında olduğun ne var?”

“Sende önemsemekten fazlası var Hamza. Bunu ben söyleyecek değilim.”

Bahar’ın ayakta durmaya takati kalmamıştı. Ayakta sendeleyince Hamza’nın kollarında buldu kendini. Hali hazırda olan ateşi git gide yükseliyordu.

“Bu konuyu sonra detaylıca konuşacağız güzel kız şimdi hastaneye gidiyoruz.”

İtiraz edecek gücü kalmamıştı Bahar’ın Askıda duran montunu giydirdi Hamza. Arabaya kadar elinden tutarak götürdü. Sema’ya haber vermişti Hamza. Doktor hemen serum takmıştı. Şimdi uyuyordu Bahar.

Elif ve Sema telaşla dalış yaptı odaya. İkiside korkmuştu. Hamza onlara parmak işareti ile sessiz olmalarını söyledi ama geç kalmıştı. Bahar çoktan uyanmıştı.

Sema bir yanına Elif diğer yanına geçmişti. Sema”Sana demiştim sabah gidelim doktora diye hep inatsın hep inat.”diye çıkıştı.

Elif “Yok kızım bunu alacak adamın ömrünü yer bu kız hiç söz dinlemiyor ki. “

Hamza boğazını temizledi. Elif olayı kavramıştı. Konuyu değiştirdi hemen ” Ne dedi doktor ” diye sordu.

“İyiyim serum bitince çıkacağız abartmayı. “

Sema, Hamza’ya döndü. ” Hamza cok saol nasıl öğrendin de yetişdin?”

“Okuldan aradılar öğretmeniniz yok çocukları alabilirsiniz dediler. Ömer’i almaya gidince öğrendim. Merak ettim. Bakmak için gittim. Ama kötü görünüyordu. Aldım getirdim.”

Sema minnetle baktı Hamza’ya ” teşekkür ederiz gerçekten.”dedi.

“Teşekküre gerek yok lütfen Sema.”

Hastane odasında iki saat geçirmişlerdi. Bahar uyumak kenarda dursun gözlerinden yaş gelmişti gülmekten. Elif anılarını anlatmıştı. Deli kız ağacın tepesinde mahsur kalmış. İtfaiye gelip kurtarmış. Anlattığı şeyler çok komikti.

Hamza kızları eve bırakmıştı. Sema, Bahar’ın yatağına yatmasına yardımcı olmuştu. Sonra yanına oturdu. “Biliyorum çok uykun var ama bana söyle Hamza’nın burda ne işi vardı yavru.”

Bahar, Sema’nın aslında neyi merak ettiğini çok iyi biliyordu. Ellerini başının altına koydu. Kurtuluşu yoktu.” Bana beni önemsediğini söyledi. “

“Sonunda, başka ne söyledi.”

“Başka birşey diyemedi. Kötü oldum o ara ama sonra bu konuyu konuşacağız dedi.”

“Hadi hayırlısı senin için en güzelini diliyorum canım sen ne kadar mutlu, ben okadar mutlu biliyorsun.”

“Biliyorum kuzu ama şimdi uyuyabilir miyim?”derken çoktan dalmıştı Bahar.

Üzerini güzelce örtüp odadan çıktı. Sema’nın tek istediği artık onun ağlamaması üzülmemesiydi.

{♡}

Hamza içine sığmayan ve artık gün yüzüne çıkmaya başlayan içindeki aşkı düşünerek uykusuz gecelerine bir tanesini daha ekledi.

Hamza’nın da tek istediği Bahar’ın artık hak ettiği mutluluğu yaşamasıydı. Zor olacaktı. Ama olmak zorundaydı. Tek bildiği buydu.

Recommended Articles

2 Comments

  1. Ah Hamza aşık adamım sen bu yaralı kıza yar olayım derken yine yara mi olacaksın . 😔❤

  2. Kafama takılan şey buu Hamza baharın anne babasının ölümüne sebebi olan çocuğun abisi olma olasılığı eğer öyleyse bay haline bahar a bir darbe daha gelecek ama aşk bu her şeyin hayırlısı diyerek merakla bekliyorum
    Emegine yüreğine sağlık

Leave a Reply

Your email address will not be published.

error: Content is protected !!