{♡}
O, gün eve gittiğinde yaşadığı her şeyi Sema’ya anlatmıştı. Hemde bağıra çağıra. Karşılığında ne buldu peki?
Kahkahayla gülen kaçık bir adet Sema. “Adamı hem kıskanmışsın hemde aptal gibi üste çıkmışsın he canım he Hamza’da bunu yedi kısaca kendini ele vermiş yetmemiş bide rezil olmuşun.”demişti.
Bunları duyunca Bahar daha çok öfkeye kapılmıştı.” Sana anlatanda kabahat beni arkadaşım diye tanıttı diyorum sana Sema.”
“Sevgilisi misin? zaman isteyen sen degilmiydin.”
Bahar çığlık ata ata odasına girip yatağına girdi. Kendini haklı görürken Sema’nın karşısında tamamen haksız olmuştu.
Elif, o gün kalmaya gelmişti. Bu gece sizinleyim kızlar kovsanız gitmem demişti. Bahar halini sorunca Sema anlatmıştı. Bir postada Elif’le gülmüştü Sema. Abimi gördüm keyfi yerindeydi. Sana ne oldu Bahar diye dalga geçmişti Elif. Bahar daha çok hırsa kapılmış kızlar yastıkla tartaklamıştı. Her yastık darbesinde kızlar daha çok gülmüştü. En sonunda yorulup yere oturmuştu Bahar. ” Ne yani şimdi ben aptal gibimi davrandım.”demişti .
Kızlar bir ağızdan ” Ha şunu bileydin ” deyivermişti.
O, günün ardından üç gün geçmişti. Akşamları Ömer’i alırken ayak üstü konuşmuşlardı. Ve artık Bahar sabrının sonuna gelmişti.
Ömer’i almaya geldiğini son gün gördüğü manzara Hamza’nın kanını dondurmuştu. Bir elinde Ömer vardı. Bahar yanındaki erkek öğretmenle konuşup gülüyordu. Yavaş adımlarla sindire sindire yanlarına gitti. Babasını görünce babam geldi öğretmenim diyerek Bahar’ın elini çekiştirdi. Bahar, Hamza’nın surat ifadesinden bir şey olduğunu anlamıştı. Ama o an için bilememişti. Sorun neydi diye düşünmüştü. Çünkü Hamza’yı ilk defa bu kadar öfkeli görüyordu.
Yanındaki arkadaşına dönerek yarın görüşürüz hocam demiş ve gitmesini beklemişti. Bu arada Ömer çoktan babasının elini tutmuştu. Ve gitmeye hazırdı. Bahar’ın yüzüne bile bakmıyordu Hamza. Bahar’ın içine taş oturmuştu.Ne yapmış olabilirim diye düşündü. Ama aklına hiç bir şey gelmedi.
Yanlarında Ömer olduğu için bir şey de diyemiyordu.
Hiç bir şey demeden Ömer’i alarak uzaklaştı Hamza. Arkasından bakan Bahar’ın aklı darmadağın olmuştu. Ne şimdi ne oldu ki. Ömer yarın görüşürüz öğretmenim diye el salladı. Bahar da ona kırık bir gülüş ile elini kaldırdı.
Eve gidene kadar aklından neler geçmemişti ki. Adım atıyordu ama hiç hissetmiyordu yürüdüğünü. Kırılmıştı Bahar. Ama yinede ne olduğunu öğrenecekti. Bu sıkıntıyla bir gece geçiremezdi. Hemen Elif’i aradı.
“Efendim canım.” diye her zamanki neşeli sesiyle karşıladı Bahar’ı. Bu kız, bu enerjiyi nerden buluyor diye geçirdi aklından.
“Abin bu saatlerde nerde oluyor Elif ? “
Elif aldığı soruyla bir an kalmıştı.” yani Ömer’i almış olmalı. Onu bırakıp yine şirkete gelir saat sekizden önce çıkmaz burdan neden sordun.”
“Oraya geliyorum.”dedi ve kapattı telefonu. Adımlarını ters yöne çevirirdi. Çok uzak sayılmazdı. Zaten sinirden bastığı yeri görmüyordu gözü. Onbeş dakika yürüdükten sonra varmıştı ancak. Yorulmuş muydu ? Hayır. Belkide hissetmiyordu.
Hamza’nın odasını bilmiyordu. Ama sora,sora buldu. Koridorda Elif ile karşılaşmıştı. ” Bahar hoş geldin, ama hayırdır merak ettim kötü bir şeymi oldu?”diye bir çırpıda sordu.
“Bilmiyorum, onu abin söyleyecek burda mı?”
“Az önce geldi bir iki dakika oldu bende çıkıyorum yardıma ihtiyacın var mı ?”
“Yok saol ben hallederim sonra konuşuruz.” adımlarını hızla Hamza’nın odasına çevirdi. Elif’in aklı karışmıştı. En iyisi Sema’ya gitmek diye oda şirketten çıktı.
Kapının önünde sekreter falan yoktu. Olsada odaya balıklama dalış yapma niyetindeydi.
Kapıyı hızla açıp aynı hızla geri kapattı Bahar.
Masasının başında dosyalara gömülmüş Hamza başını kaldırınca karşısında Bahar’ı gördü. Gördüğü gibide arkasına yaslanıp başını çevirdi.
Bahar masaya yaklaştı ve hiç sakın değildi. Çantasını hemen yanındaki sehpanın üzerine gelişi güzel bıraktı.
“Anlat seni dinliyorum.”
Hamza başını usulca çevirdi. Bahar’ın bu halini hiç görmemişti. Yıllarca peşindeydi. Pek çok anına şahit olmuştu. Aklından geçenleri yapmış olsaydı. Şu anda Bahar’ı kollarına almış deli gibi öpüyor olurdu. Çünkü karşısında sinirden köpürmüş çok çekici haliyle duruyordu. Aklındakileri kenara attı yinede…
“Ne anlatayım Bahar?” dedi normal ses tonuyla.
“Sen çok ukala birisin biliyor musun?”
“Biliyorum.”
“Ne anlatacagını da biliyor olmalısın o zaman neden yaptın yüzüme bile bakmadan, bir tek kelime bile etmeden yanımdan çekip gittin. Ne oldu senin büyük aşkına bitti mi ? Bitti de bana bu şekilde davranmayı hak mı gördün kendine?”
Ellerini masaya dayadı. Hamza’ya doğru eğildi.
Aklına gelince yine sinirlenmişti Hamza. Ayağa kalkıp Bahar’ın yaptığının aynısını yaptı. Ellerini masaya koyup ona dogru egildi. Sesi bir kaç desibel artmıştı. Dişlerini sıkarak konuştu.
“Keyfin çok yerindeydi bozmak istemedim.”
“Ne keyfi ne saçmalıyorsun sen?”
“Cidden anlamamış olamazsın Bahar.”
Bahar’ın aklına dank eden şey oldu. Orada Hasan hocayı kıskanmıştı. Ama bu yinede fazlaydı. Bu şekilde davranamazdı.
“Aptalsın sen beni bunun için mi sinirlendirip buralara gelmek zorunda bıraktın.”
“Neden sinirlendin ki ben sonuçta senin neyinim ne kadar önemsiyorsun beni ki yaptığım zoruna gitti. “
Bahar, Hamza’dan duyduğu sözlere inanamıyordu. Bunca zaman hiç mi bir şey anlamamıştı. Bu kadar mı uzak durmuştu Hamza’dan.
Ellerini masadan çekerek saçlarını elleri ile yan tarafına attı. Bu adamın karşısında hiç mi galip gelmeyecekti.
Hamza, hem yüksek sesle hemde kırgın konuşmuştu.
“Ben sana diyorum ki seni seviyorum, kıskanıyorum. Kimseye bana güldüğün gibi gülme ölüyorum. Sana ömrümü vereyim.”
“Seni seviyorum Hamza,” Bahar’ın başka söyleyecek neyi vardı ki. Geri kalan her şeyi demişti. Bir cümlenin eksikligiydi buraya getiren. Yada yeteri kadar belli edememekti.
Hamza’nın sözü yarıda kalmıştı. Eli havada. Doğru duymuştu degil mi ?”
Bahar onu sevdiğini söylemişti. Arada oluşan yoğun göz teması derin bir sessizlikti.
Hamza ayaklarına ve aklına izin vermişti. Yada ondan izinsiz harekete geçmişti uvuzları şu an bunu kestiremiyordu.
Bahar’da aynı şeyi yapmıştı. Hamza masanın etrafını aşana kadar o varmıştı bile. Kendini onun kollarına bıraktı. Huzur buydu Bahar için, Hamza’nın kolları. Hamza sımsıkı sarmıştı Bahar’ı. Bahar gözlerini kapatmış bu anı doyasıya içine sindiriyordu. Hamza başını havaya kaldırdı. ” Allah’ım sen çok büyüksün sana milyonlarca kere Hamd olsun.” duasını yapıyordu.En içten şekilde…
“Böyle kıskançlık mı olur? Aklımı kaçıracaktım ne olduğunu bile anlayamadım.”
“Bahar ben seni, senin tahmin ettiğinin çok ötesinde seviyorum ve yanındaki hiç bir erkeği kaldıramam seni ölesiye kıskandım.”
Tahmin ettiğinin ötesinde sevmek . Bahar bunun ne kadar yada nasıl olduğunu düşündü. Ama bulacak gibi değildi.
“Üzgünüm daha önce söylemedim. Belki anlarsın diye ummuştum. “
Başını kaldırıp Hamza’ya baktı.” Götür beni burdan kendimi patronunu baştan çıkaran sekreter gibi hissettim bir an.”
Hamza yüksek sesle kahaka attı.”iyi gidelim senin kendini benim kadınım olarak hissedeceğin harika bir yer biliyorum.”
Bir kaşlarını çattı Bahar. “Yavaş gel Haznedar sen beni ne sandın ?”
Hamza daha kuvvetli güldü. Ahlakından hiç şüphe etmemişti bu kızın. Yanılmamıştı.
“Senin aklından ne geçiyor güzel kız ” Parmağını burnuna dokundurdu Hamza.
“Hamza” diye çıkışınca iki elini havaya kaldırdı”Sustum.” dedi.
Elini tutup kapıya yöneltti.” Dur çantam” Çantasını alıp elini tuttu Bahar.” Sahi senin sekreteri görmedim nasıl güzel mi bari ?”
“Senin kadar değil.”
“Ha güzel yani. “
“Bahar sekiz yıldır yanımda çalışıyor evli ve çocuğu var. “
“Ha, öyle yani iyi bari.”
{♡}
Yüksek katlı rezidans olduğunu anladığı lüks bir yerde park etti arabayı. Nereye geldiğini bilmiyordu ama merak ediyordu.
“Nereye geldik ?”
Başını Bahar’a doğru döndürdü Hamza. İkimizin başbaşa kalabileceği bir yere geldik.
Başını camdan yüksek ve gösterişli binaya çevirdi.
“Burda evin var ve beni evine mi getirdin?”
“Aynen öyle ” Bahar’ın yüzündeki ifadeye baktık Hamza. Ürkek, hayır korkak, oda değil. Kesinlikle şaşkındı.
“Oldu canım başka, kollarını göğsünde bağlayıp arkasına yaslandı Bahar.
Hamza bu haline gülmemek için dudaklarını ısırdı.
“Bana güvenmiyor musun ?”
“Bunuda nerden çıkardın lafı ikide bir aynı yere getirmesene.”
Saçlarından bir tutam alıp kokusunu içine çekti Hamza. Bahar’ın içinde davullar zurnalar çalıyordu. Bu adamın aşkı başka bir şeydi. Bahar henüz bunu ne anlamış ne kavramıştı.
“Ben senin saçının teline bile kıyamam sana istesende elimi sürmem Bahar, önce karım olmalısın.”
Hadi buyur Bahar ne diyeceksin şimdi. Okumuş etmiş kültürlü kızsın ama Hamza’ya gelince laflar lonk diye kalıyor.
“Karın olmak !” Düşünür gibi yaptı. En iyisi çamura yatmaktı.
“Pek cazip gelmiyor kulağa sen çok kıskançsın bir kere, ben çalışan bir kadınım sonuçta bilmiyorum emin değilim.”
Hamza’nın keyfi kaçtı kaçacaktı. Birazda öfkeyle “Bahar beni delirtmesen.”
“Bak sen ne yaparsın delirince yüzüme bakmadan gider misin ?”
Buraya nasıl gelmiş olabilirlerdı ki. İkiside birbirine baktı. Bir kaç saniye ilk gülen Hamza oldu. Bahar’da ellerini ağzına kapadı.
Açılan kapıdan içeri girdi Bahar. Rahat büyümüş rahat yaşamıştı. Ailesi onu bırakırken bile yüklü bir para çok kıymetli de bir ev bırakmıştı. Ama şu an adım attığı ev ben zenginim çok zenginim diye bağırıyordu.
“Çok güzelmiş evin. ” diyebildi sadece. Daha anne bu denli bir lüksün içinde bulmamıştı kendini.
“Eskiden bu kadar güzel değildi. Benim için ama evin kadını geldi artık çok güzel.”
Bahar’ın gözlerinin içi gülüyordu. Bu başka denli bir mutluluktu. Kalbi göğsüne sığmıyordu. Sürekli en şiddetli haliyle göğüs kafesini zorluyordu. Kalbi dursa neden diye soramazdı. Nedeni Hamza’ydı.
Hamza’nın da Bahar dan aşağı kalır yanı yoktu. Bahar onun evindeydi. Bütün hayalleri bir bir gerçek oluyordu. İmkansız gibi gelen şeyler Hamza’nın içine artık o kadar da imkansız değilmiş diye fısıldıyordu. Hamza Bahar’ı sevdiği gibi bu dünya üzerinde hiç bir kadını sevmemişti. Aşk nedir diye sorsalar Hamza Bahar derdi. Çünkü başka türlü anlatamazdı.
Usulca sarıldı. Bahar’da beline dolandı. Her dokunuşu ayrı bir güzel ayrı bir histi. Hiç alışmış olmayan olmayacak. Her temasta yenilenen bir histi.
“Ben yüz yıl yaşasam bendeki seni sana anlatamam Bahar. O kadar derin ve kalabalıksın bende.”
Başını kaldırıp Hamza’ya baktı. Gözlerinden aşk akıyordu Bahar’ın.” Sen beni hangi ara bu kadar derin kalabalık sevdin.”
Hamza’nın bu soruya söyleyecek çok sözü vardı. Ama şimdi değildi. Vakti gelince söyleyecekti.
“Kaderin bana izin verdiği zamandan bu yana…”
Dudaklarını büktü Bahar. Anlamamıştı. Ama üzerinde de durmadı.”
“İyi hadi bana mutfağı göster açım ben ” arkasını dönmüştü. Hem konuşmuş hem adım atmıştı ki Hamza’nın göğsüne çekilmesi bir oldu. Bakışlarını Bahar’ın yüzünde gezdirirken dudaklarında takılı kaldı. Bahar yutkunmakla yetişmişti.
“Bende açım hemde çok uzun süredir.”
Bu kadar yakın olmak Bahar’ın içindeki aşkı çoğaltıyor. Her seferinde daha çok bağlanmasına neden oluyordu. Her geçen salise Hamza Bahar’ın en derin hücrelerine nüks ediyordu. Bahar kesinlikle çok mutluydu. Tartışmasız. Hesapsız. Kollarını Hamza’nın boynuna doladı. Deli cesareti ile ama çok seviyordu. Ve bir sakınca görmüyordu.
“Neye açsın sen ?” Çok cesurca bir soru olmuştu. Pişmanmıydı. Kesinlikle hayır. İçinden geçenleri yapmak. Yaşamak istiyordu.
“Dudakları yukarı kıvrıldı Hamza’nın.” Buda soru mu şimdi “son sözleri olmuştu. Bahar’ın dudaklarına kapanmadan hemen önceydi. İçinde kaynayan volkan artık dışarı taşmıştı. Onu incitmekten deli gibi korksada yinede açlığını ve hiç bilmediği ama yıllarca merak ettiği tenin tadını almış ruhunu doyurmaya çalışıyordu. Ellerini Bahar’ın beli ve sırtına getirip kendine daha sıkı bastırdı. Nefeslerini tükenince geri çekildiler alnını alnına dayamıştı Hamza.
“Sana”
{♡}
Saat gece on bire gelmişti. Bahar hala Hamza’nin evindeydi. Bazen konuşuyor. Bazen de sadece susuyor anın tadını çıkarıyorlardı.
Hamza’nın dizlerine başını koymuştu. Gözlerini kapatmış. Usulca saçlarının arasında gezen ve huzur veren dokunuşların keyfini çıkarıyordu Bahar.
“Babam okşardı saçlarımı.” tane tane buruk sözlerle dökülmüştü dilinden.
“Tıpkı senin gibi huzur verirdi. Uzun zamandır ilk defa huzurlu olduğumu hissediyorum.”
“Onları özlüyorsun!…”
“Evet ama alıştım artık. Çoğu zaman yoklukları çılgın ve bastıralamaz oluyor. Yinede alıştım.”
Bahar Hamza’ya doğru döndü. Biraz da gerileyerek iyice dizlerine yerleşti. Şu an yüzyüze duruyorlardı.
“Merak ettiğimden değil ama senin hayatından geçen ve oğlunun annesi olan kadını anlat bana.”
Hamza geçmişe dönmek istemiyordu. Ama bunu bilmek herkesten çok Bahar’ın hakkıydı.
Bakışlarını boşluğa çevirdi.
“Ece genç ve güzel biriydi.” Bahar dikkatle dinlemeye başladı Hamza’yı.
“Ailelerimiz yakın iki dosttu. Evlenmemizi uygun gördüler. İtiraz etmedim. Oda etmedi. İçten içe ilgisini görüyordum zaten. Güzeldi. alımlıydı. Evlendik. İlk başlarda hiç sorunumuz yoktu. Aslında tek sorunumuz vardı. Eksiğimiz aşktı. Eş olarak ona hep saygı duydum. Bilerek onu kırmadım incitmedim. Ama aşıkta olmadım. O bunu fark ediyordu. Kadınlar hep anlar zaten böyle şeyleri…”
“Nasıl yani sevmedin mi hiç ?”
“Sevdim ama bir insan olarak, eş olarak aşık olarak değil. Sen gibi değil.”
Bahar bakışlarını önüne çevirdi. Üzülmüştü. Bir kadına yapılabilecek en kötü şeydi.
“Sonra Ömer’e hamile kaldı. Hamile kalmasıyla hırsı daha şiddetli hale geldi. Hemen hergün tartışma çıkaracak bir konu buluyordu. Birinde sussam diğerinde susamıyordum. Odalarımızı ayırmıştı. Hamile bu yüzden kendini kötü hissediyor diye düşünüyordum. Ama doğumdan sonra değişen hiç bir şey olmamıştı. Aksine daha şiddetli kavgalar ediyorduk. Ailelerimiz kahroluyordu halimize, ama Ece kimseyi dinlemiyordu. Oğlunu seviyorsa da bunu belli edecek bir şey yapmıyordu. Aldığı kilolar iyice psikolojisini bozmuştu. Artık dayanılacak gibi değildi hali. Sürekli öfkeli sürekli dengesizdi. Ömer altı aylıktı bir gece uyudu. Bir daha uyanmadı. İntihar etmişti. Evde bulduğu bütün ilaçları içmiş ve uykuya dalmıştı. Gece olduğu için hiç birimiz fark etmemiştik. Ömer’e annem bakıyordu geceleri. Belki Ömer yanında olsaydı. Ağlar bizde duruma yetisebilirdik. Ama o gitmeyi tercih etmişti.”
Hamza acı çekiyordu. Bu her halinden belli oluyordu.
“Çoğu zaman kendimi suçladım. Vicdan azabı çektim. Belki farklı olabilirdik diye çok düşündüm.”
Bahar’ın fikir yürütmesi duruma uygun düşmeyecekti.
“Kendini suçlama önüne geçemeyecegimiz şeyler var.”diyebildi.
“Zamanla öğrendim başetmeyi” yüzü solmuştu Hamza’nın. Bahar’ın içi ezilmişti haline.
Ellerini Hamza’nın yüzüne koydu. Ona dokunmak, sevmek çok güzeldi. Her yaptığıyla her dokunuşuyla Bahar kendini buluyordu.
“Yaralarımızı sarabilir miyiz sence?” Hamza Bahar’ın elini tutup dudaklarına götürdü.” Bence biz bunu yaptık bile başka yaralar almazsak seninle cenneti yaşarız.”
“Sen anlat aileni nasıl kaybettin?” Hamza bunu bilinçli sormuştu. En başından biliyorduki Hamza’nın içini sızlatan şeydi. Kardeşinin Bahar’ın ailesini kaybına neden olduğu.
Bahar gözlerini kapattı. O ğünlere dönüş yapmak istemiyordu. Ama anlatması gerekiyordu.
“Trafik kazası, iki araç birbirine çarpıyor ve benim ailem ölüyor. Ve Bahar’ın tüm hayatı ellerinden kayıp gidiyor.”
Can alıcı soruyu sormak zorundaydı Hamza pek çok şey Bahar’ın ağzından çıkacak sözlere bağlıydı.” çarpan kişi yaşıyor mu?”
Kucağında uzanmış duran kadının bendinin gerildiğini hissetti.
“O zaman yaşadığını ama sakat kaldığını biliyorum o günden sonra ne gördüm ne duydum umarım yaşıyordur ve beni hatırlıyordur. “
“Neden öyle söyledin ?”
“Ailemin katili olarak başka ne diyebilirimki. “
Hamza’nın her duyduğu söz kalbine bıçak gibi saplanıyordu.
“O kişimi kazaya neden oldu ?”
“Kazanın ardından hastanede polislerin verdiği açıklama bu yöndeydi. Adını bile bilmiyorum yada hatırlamıyorum. O kişinin babamın arabasına önden çarparak kazaya neden olduğunu söylemişti. Sanırım ters şerite geçerek neden olmuş kazaya. Ardına düşmedim sonrasını bilmiyorum.”
Hamza’nın yüzündeki acı Bahar’ın yüzüne geçmişti. Tam tahmin ettiği gibiydi. Bahar’ın hiç bir şeyden haberi yoktu. Gerçeği bilmiyordu. Hamza’nın da söylemeye niyeti yoktu. Her şey zamanla düzelecek umudu yerleşti Hamza’nın içine.
Egilip alnından öptü Bahar’ı. Bahar kıkırdadı.” beni böyle seversen şımarabilirim.”
“Eğer kucağımda yatmaya devam edersen sana sevginin farklı yönlerini göstermekte acele edeceğim gibi geliyor.”
Kocaman açılan gözlerle fırladı Bahar. Hamza anında geri yakalayıp kucağına geri çekti. Yüzyüze gelmişlerdi. Kahkahası evi intemişti Hamza’nın.” Şaka yaptım Bahar nereye kaçırıyorsun ?”
Olduğu yerde kıpırdandı.” Alçak! utanmıyorsun sen böyle konuşmaktan çok edepsizsin çok.”
“Sanırım biraz olabilirim ama senin yüzünden.”
“Benim ne suçum var ?”
“Çok güzelsin ve ben seni her gördüğümde bana ait olmanı deli gibi istiyorum.”
“Bu pek sevgi içerikli olmadı sanki…”
“Yanlış! Bir erkek sevmediği kadını bu şekilde arzulamaz.”
“Beni eve götür artık. “
“Oo kaçıyoruz sanırım. “
“Beni kışkırtma istersen.”
Hamza’nın kaşları havaya kalktı.” Kışkırtırsam ne olacağını merak ettim. Diyerek Bahar’ı daha sıkı sardı.
Baha,r Hamza’ya sen kaşındın bakışı attı. Egilip yanağından öptü. Yavaş ve narin. Bir öpücük, kulağına yakın bir öpücük dudağının kenarına.
Hamza’ya işkence ediyordu. Gözlerini kapatmış bitmesi için dua ediyordu. Kadınları gaza getirsen onlarda seni bu hale getirir.
Hamza’nın halinden anladığı kadarıyla doğru yoldaydı. Bu nasıl doğru yolsa aptal Bahar.
“Tamam hadi seni eve bırakayım.” Bahar’ın kalkmasına yardım etti.
“Ne oldu canım ben gayet rahattım.” Sinsi gülüşüyle Hamza’ya bakıyordu.
“Bahar bu kadar cesur olma istersen sonra bu geceyi burda geçirebiliriz.”
Bahar, kollarını Hamza’nın beline doladı. Başını göğsüne yasladı. Hamza emindi Bahar’ın kendisini sevdiğinden. Her hareketi bunu ortaya seriyordu. Ellerini Bahar’ın sırtına bastırdı.
“Beni varlığınla korkutamazsın.”
💝
Aferin kız bahar dee gidi Hamza adamı böyle mum ederler koçum. 😎😏 emeğine sağlık payelllim senin kadın karakterlere her daim aşığım 😘💙