{♡}
Hamza, Bahar’ı evine getirene kadar tek bir kelime bile konuşmadılar. Sadece Bahar’ın sessiz hıçkırıkları doldurmuştu arabanın içini. Hamza, hayatında bu kadar çaresiz kaldığını hiç hatırlamıyordu. Ne dese ne etse şu an hiç bir anlamı olmayacaktı. Arabadan yavaşça indi Bahar. Hamza yardım etmek istediysede Bahar eli ile durmasını istedi. Apartmanın kapısından içeri girene kadar peşinden izledi.
Kendine bildiği tüm küfürleri saydı Hamza. Canından çok sevdiği kadını ne hale getirmişti. Kendide çok farksız değildi. Yinede kendini düşünmüyordu.
Arabaya attığı tekme canını çok fazla yaksada kalbi daha çok acıdıgından yok saydı ayağının acısını.
Bahar zile basıp kapının açılmasının ardından Sema’nın şaşkın bakışlarına tutuldu.
“Bahar ne oldu ?” Sema’nın sorusu her şeyi içeriyordu.
Kendini Sema’nın kollarına bırakıp son kalan gücü ile sesli hıçırıklarını serbest bıraktı.
*
O gece sabah kadar uyumamıştı. Arasıra ara gözünden düşen damlaları elinin tersiyle silmişti. Bütün gece düşünmüştü.Hamza’yı çok seviyordu. Ama yapamazdı. Hem kandırılmıştı. Hemde fazlasıyla kırılmıştı. Kararını vermişti. Her şey gibi buda geçecekti. Ölüm acısı bile zamanla yerini özleme bırakıyordu. Aşk acısıda bırakırdı. Hatırlar ve geçerdi. Belki yıllar sonra hatırlamazdı bile…Hiç bir zaman kaçan kişi olmamıştı. Şimdi de olmayacaktı. On sekiz yaşında hayatla tek başına mücadele ettiyse bunuda atlatırdı.
Ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi okula gitmiş. Ve yine bir şey olmamış gibi güne devam etmişti. Durgun halini anlayan ve soran Ömer’e nasıl bakıp ne cevap vermesi gerektiğine karar vermemişti. Sevdiği adamın oğluydu Ömer’i seviyordu. Babasının ve amcasının günahını yüklemenin yanlış olduğunu düşünerek yanağından öpmüş ve ” başım ağrıyor Ömer ” diye bilmişti.
Belkide o ailede tek gerçek Ömer di. Ve ona kötü davranmanın hiç anlamı yoktu. Aradan geçen bir ay içinde Hamza’yı hiç görmemişti. Her geçen gün daha iyi hissetsede onu çok özlüyordu. Kendini beklediği kıyı köşe hep anı doluydu. Her hatırladığında içi tarifsiz bir acı ile kaplanıyordu.
Elif, Bahar’a yalvarmış kendisinin hiç bir günahı olmadığına yeminler etmiş. Özrün ağa babasını dilemişti. Sessiz kalan Bahar’ın en son ayaklarına kapanmış kendisini affetmesini dilemişti. Bahar, Elif”i kendi hizasına kaldırmış. Karşısında yalvaran kıza acıyla bakmıştı. ” Sen iyi birisin Elif, af dileme affedilecek bir şey yok. Ama seninle görüşmek istemiyorum anla beni” diyerek Elif’in kalbini parçalamıştı. Elif sesizce evden ayrılmış.Bir dahada görünmemişti.
Hamza’nın bir aydır yediği içtiği yoktu. Ne uyuyor ne dinleniyordu. Ailesi bu duruma çok üzülüyordu. Elif ve abisi ne dediyse eski haline gelemiyordu. Tek ilacı Bahar’dı.Oda aynı gökyüzünün altında ulaşamadığıydı. Sürekli sinirli dolaşıyordu. Eski Hamza dan eser bile kalmamıştı. Elif ile bile arası açılmıştı. Elif bulduğu yeğane iki dostu kaybetmenin acısıyla abisine saldırmıştı. Birbirlerini feci şekilde kırmış dökmüşlerdi. Şirkette mecbur kalmadıkça konuşmuyor. Evde de bir tek aynı masaya oturuyorlardı.Hamza eve gelirse tabiki… Son zamanlarda oğlunu bile ihmal etmişti. Gece yarınlarına kadar çalışıyor. Sonra Bahar’ı götürdüğü tepeye gidiyor. Saatlerce onu düşünüyordu. Ne yaptığını nereye gittiğini peşine taktığı adamlar sayesinde gözlem altında tutuyordu. Çoğu zaman uzaktan izliyor. İzledikçe koşup sarılmamak için kendiyle savaş veriyordu.
Okullar bugün kapanıyordu. Bahar şimdiden derdine düşmüştü. Sema da gidecekti. Yalnız kalmak istemiyordu. İstanbul’a gitmek hiç istemiyordu. Yanlız kaldıkça aklı hep ona çalışıyordu. Sonrası bolca hüzün ve acı. Geçen zaman da idrak ettiği gerçekle burun buruna gelmişti. Aşk acısı ölüm açısından farklıydı. Geçmekten ziyade her geçen saniye dayanılmaz hale geliyordu. Ama yinede ölmüyor sürünüyordun. Oysa ölüm öylemiydi…
Ölen gidiyor bir daha gelmiyor. Acısı kalıyor ama hayat devam ediyordu. Aşk acısı katlanarak çoğalıyor. Çoğaldığı yerden tekrar filiz veriyordu. Ve Bahar kalbinde her geçen gün daha ağır bir yükle uyanıyordu hayata.
Eteğini çekiştiren güzel kıza baktı. “Öğretmenim benim karnem pembe mi ?”
Bahar kıza gülümsemiş yanaklarını sıkmıştı. Kesinlikle çok özleyecekti bu küçük canavarları.
“Evet Leyla’cığım kızlara pembe aldım beylere mavi ” Leyla zıplayarak yerine gitti.” yaşasın diye de bağırıyordu.
Kapıdan babasının elini tutarak içeri giren Ömer’i gördü Bahar. Tüm yakışıklılığı ile özlem dolu bakışları üzerinde hissediyordu. Hamza’ya göz ucuyla bakmış. Hemen Ömer’e odaklanmıştı. Bakmak istemiyordu. Bir saniyelik bakıştan aldığı titreşimi kendisinin de ona göndermesini istemiyordu. Ona göre Hamza bir gün bitecekti.
Ömer koşarak Bahar’ın bacaklarına dolandı. Sevgi ile saçlarını karıştırdı Bahar.” Hayırdır Ömer ne oldu?”
Çocuk masum bakışlarını Bahar’a kaldırdı.” Ben sizi bir daha görmeyecek miyim?”dedi.
Bahar eğilerek Ömer’in hizasına geldi.” Bir süre sadece. Biraz tatil yapayım sonra döneceğim. Babana söylersin şoför seni bana getirir bazen bir şeyler yaparız üzülme olur mu?”
Hamza’nın içini delip geçen bakışları hala oğlu ve sevdiği kadın üzerinde gidip geliyordu. Bahar bunu iliklerine kadar hissediyordu.
Sevinçle babasına döndü Ömer ” izin verir misin baba?” Ne kadar zeki ve uyanık bir çocuk olsada annesizdi. Ve bunun acısını her dakika yaşıyordu Ömer. Hamza bunu biliyordu.
Hamza oğluna gülümsedi ” Neden olmasın”dedi.
Bahar, Hamza’ya bakmamaya özen göstersede yinede kendini alamıyordu. “Tokat gibi gerçek sana Bahar bu adam kalbinin tahtına oturmuş” diye söylendi kendine. Bunu belli etmek yapacağı son şeydi ama.
Karneler dağıtılmış. Öğrenciler evlerine dönmüştü. Okul yavaş yavaş boşalıyordu. Öğretmenler odasından eşyalarını toplamaya uğraşıyordu Bahar. Güzel arkadaşlıklar kurmuştu. Evli olan bekar olan boşanmış olan yakışıklı genç öğretmenler hepsinden memnundu. Bazı öğretmen arkadaşlarının alıcı gözlerini biliyordu. Ama üzerine hiç ugramıyordu. Özellikle Hasan ve Engin hoca açıkça belli ediyordu ilgilerini. Kaderine lanet okumalıydı. Ama Sema duymadan. Dengi varken gidip kalbini hiç olmayacak birine vermişti.
Engin hocanın sesi düşüncelerinden ayırdı “Bahar hocam” Bahar sese döndü. Tebessümle “Engin hocam ” dedi.
Engin hoca yaklaşarak konuştu.” Tatilden döndüğünde haber vermelisin, arkadaşlarla planlarımız var sende katılmak ister misin ” Engin hoca buralıydı. Zorunlu görevini bitirince tercihini memleketinden yana kullanmıştı.
“Elbette isterim canım sıkılır zaten dönünce konuşalım onbeş gün sonra.”
Engin hoca memnun olmuş yüzünü kocaman gülerek yansıttı. “Sevindim sana yardım edeyim istersen.”
Bahar elindeki çantalara baktı.” Aslında çok iyi olur ama senin işin yokmu alıkoymayayım.”
Engin çoktan almıştı elindekileri “Daha neler artık işsizim ben” Bahar güldü. Engin komik biriydi. İnsana kendini iyi hissettiriyordu.
“Ah bir sen değilsin hepimiz işsiz kaldık. ” Hem konuşuyor. Hemde yürüyorlardı. Engin’in anlattığı şeyler Bahar’ı güldürüyordu. Hamza’nın delici bakışlarını görene kadar. Her zamanki köşede arabasına yaslanmış Bahar’ı bakışları ile öldürüyordu.
Bahar fark etmiş ama umursamamıştı. Görmezden gelip Engin ile birlikte yoluna devam etti. Ama Hamza’nın öfkeli bakışlarını ensesinde hissediyordu. Kalbi ona koşsada ayakları ileri gidiyordu.
{♡}
Sema o gün yola çıkmıştı. Abisi, yengesi ve yeğenleri resmen ağlıyordu.” Özledik artık gel” diye. Bahar’ı yalnız bırakmak istemesede gitmesi gerekiyordu. Neyseki Bahar da şehir dışına çıkmaya hazırlanıyordu.
“Nereye gideceksin yavru. “
“Bilmiyorum ki kuzu, ya doğu ya Karadeniz belki ikiside oraları merak ediyorum biliyorsun.”
Sema’yı kapıdan yol edip odasına geçti. Valizini hazırlamaya başladı. Yarın sabah saatlerinde çıkmayı planlıyordu. Valizi çıkarıp bir iki parça eşya koymuştu ki kapı çalındı.
Sema olduğunu düşünerek hemen açtı kapıyı. Karşısında Hamza’yı görmeyi düşünmüyordu. Hemde bir boğa kadar kızgın.
“Ne istiyorsun? dedi bıkkın sesiyle.
“Seni desem verecek misin?”
Bahar gözlerini devirdi.” Hayır, git buradan.” diye çıkıştı ardından.
Hamza içeri davetsiz destursuz girdi. Kapıyı Bahar’ın elinden çekip kapattı. Bahar ne olduğunu bile anlamadan.
“Sana git diyorum evime giriyorsun derdin ne senin?”
“Derdim de sensin dermanım da “Bahar’ı bileginden yakalayıp kollarına hapsetti. Bahar küçük bir çığlık attı. Bu Hamza değildi. Hamza her zaman kibardı. Şaşırmıştı Bahar. İlk etapta çırpındı. Ama çırpındıkça Hamza daha sıkı bastırıyordu kendine.
“Delirdin mi sen bırak beni.”
Hamza gözlerini özlediği yüzde gezdirdi. Bakışları dudaklarında kaldı.” Delirdim sen o adama gülünce aklımı kaçırdım.”
“İstediğime gülerim, aşık olurum seni ilgilendirmez.” Bahar’ın şu söylediği adamı zıvanadan çıkaracak sözlerdi. Hele ki Hamza gibi birini katip bile edebilirdi.
İmkanı varmış gibi daha sıkı bastırdı kendine kızı”Benden başka birine ne gülebilirsin nede sevebilirsin Bahar, beni katil etmek istemiyorsan tabi. “
“Bırak aptal adam katillik size has zaten umrumda bile değilsin Hamza.” Diyerek adamın boşluğundan faydalanıp kendini ondan kurtardı Bahar
Hamza dişlerini sıkmıştı. Bir kez dinlese anlamak istese anlatacak çok şeyi vardı. Ama Bahar aklına uyana gidiyordu.
“Benim ailemde katil falan yok. Ama senin yüzünden her an olabilir.”
“Beni mi öldüreceksin.” Diye hayretle sormuştu. Adamın kulaklarından duman çıkacak gibi duruyordu.
Bakışlarını yine dudaklarına sabitledi Hamza. Ciddi manada özlemişti. Çölde susuz kalmış gibiydi. Her zerresi onu istiyordu. Kokusunu tenini sevgisini şefkatini kokusunda bulduğu ferahlatıcı huzuru. Yüzünü yumuşattı. Çarpık bir gülümseme yerleştirdi Hamza.
Dilini damagına vurarak ” cık ” dedi.
“Seni seveceğim.” Bir adım geri duran kızın üzerine yürüdüğünde Babar da geri adım attı. Kapının girişinde olmalarından kaynaklı kısa olan duvar mesafesinde Bahar sırtını duvara yaslamak zorunda kaldı. Kollarını iki yana açıp kızı arasına hapsetti Hamza. Özlediği sıcaklık. Ten, başdöndürücü kendisine has ten kokusu. Nefesini kesiyordu Hamza’nın. Bahar da nefesini tutmuştu. Yakın mesafe şu an için çok tehlikeliydi. Ikisi de birbirini çok özlemişti. “Ben sana demiştim.”dedi katılaşan ses tonuyla Hamza. Dizlerinin titrediğini hisseden Bahar zar zor konuşabildi. Hamza’nın teninde gezen bakışlarından dolayı ensesinden bir kaç damla ter sırtına doğru iniyordu.
“Ne demiştin?”diye mırıldandı.
“Başkasına gülme! Başka erkeklere gülme…”
Nefesini sesli şekilde dışarı saldı Bahar. Gözlerini kapatıp başını duvara yasladı.”Yapma bunu”diyebildi. Dudakları yukarı kıvrıldı Hamza’nın. “Neyi” derken kızın dudağının kenarından sözde masum görünen ama arzu içeren öpüşüyle Bahar’ın dik tuttuğu omuzları çöktü.
Kavruldugu tat yaşama nedeni. Hamza”nın yine Hamza olmasını sağlayan kadın. Bahar da herşey Hamza için yeterliydi. Hatta fazlası bulutların üzerinde gezdiriyordu.
Iki elini Adamın gögsüne bastırdı. İtmek istedi. Ama het dokunuş biraz daha biraz daha birbirlerine çekiyordu.”Hamza lütfen”dedi yalvarır gibiydi. Bırakmasını istiyordu. Yada hiç bırakmamasını… Arafta kalmış gibiydi.
Adını Bahar’ın ağzından duyan Hamza kızın dudaklarını kendininkiyle kapattı. Seviyordu. Çok seviyordu. Tarifsiz aşkın tarifsiz kadınıydı Bahar. Ölürdü öldürürdü yinede izin vermezdi gitmesine…
Bahar dudaklarını açmayıp direndi. Onu itmek istedi ama yapamadı. Yapmamayı emrediyordu ona her hücresi. Usulca teslim oldu. Hamza’nın her dokunuşu Bahar”ı kendinden alıyor. Başka alemlere götürüyordu. Aklında hiç bir şey kalmamıştı. Bedeni ateş dökülen benzin gibi alev alıyordu.
Hamza aralanan dudakların mutluluğu ile öpüşünü daha derin kuytulara indirdi. Elleri genç kızın bedeninde yavaş hareketlerle keşfe çıkmıştı. Elinin altındaki ten yaprak gibi titriyordu. Ve her dokunduğu yerden kıvılcım çıkıyor hissi veriyordu.
İstemesede ilk çekilen Hamza olmuştu. Alnını alnına dayadı Hamza. İkisininde gözleri kapalıydı. Fısıltıyla ve arzu dan koyulaşmış sesiyle konuştu.” Ben sensiz yapamıyorum Bahar. Bizi böyle bırakma. Belki üstesinden gelebiliriz. Ama beraber. Nefes dahi alamıyorum.”
Bahar’ın gözlerinden yaşlar birer birer iniyordu. Nasıl bir kaderi vardı. En huzurlu olduğu yer ona yasaktı. Dikenli yataktı. Kabul etse o dikenler her an canına yakacaktı. Kabul etmese kalbine. Her şekilde yanıyordu canı. Aklı karışmıştı. Kalbi darmadağındı. Gözlerini silen sıcak tene deli oluyordu.
“Yapamam.”
Hamza Bahar’ı serbest bıraktı. Kız bedeninden Kopan huzurla kalbine yanlızlıgın tohumunu ekmişti. Hamza gibi birinin bile belli tahammül sınırları olmalıydı.
Elini saçlarına daldırdı Hamza. Düşündükçe aklı onu bırakıp gidiyordu. Bahar’ın sıcaklığından kopmak yine yeni Hamza’yı dışarı çıkarmıştı.
“Sen ..sen nasıl bir kalbin, nasıl bir sevgin var senin”dedi Hamza. Bahar girdiği girdaptan sıyrılmış duvardan doğrulmuştu.
“Bunu bana sen mi soruyorsun. Bana bin tane oyunla gelmiş aklımı karıştırmış bir olarak. “
“Hepsi senin içindi neden anlamıyorsun.”
“Sen kendini tatmin ettin Hamza Haznedar. Benimle hiç bir ilgisi yok. Yaptığın her şey kendin içindi. Sen beni kendi arzuların için harcadın. Şimdi kalkmış bana senin içindi deme.” Sesi yükselmiş. Öfkesi ayyuka çıkmıştı.
“Seni sevmeyi ben istemedim seni bu kalbe yazan bir yaratıcı var. ” Hamza da en az Bahar kadar öfkeliydi.
Bahar arkasını döndü Hamza’ya.” Git ” sadece kuru ve acı bir söz ” Git burdan ” diyebildi.
Kapıyı çarparak çıktı Hamza. Hiç bir şey kolay olmayacaktı .
Bahar olduğu yere diz çöküp ağlamaya başladı. “Nasıl bir duygu bu nasıl başa çıkılır. Allahım yardım et bana.” sonunda yardım dilenecek Allah’ı hatırlamıştı Bahar. İçinden gelmişti. Dini inançları olan biri değildi. Hiç olmamıştı. Bugün Allah’ı hatırlayıp ilk adımını atmıştı. Ve Allah edilen duaya icabet etmişti. Yerinden kalkıp elini yüzünü yıkadı. Ağlamasını kesip yarıda kaldığı işine geri döndü. Evet kalbinde acısı vardı. Hemde çok. Ama gücü de vardı. Ufakta olsa.
{♡}
Fikrini tam tersi istikamete çevirip güneye gitmeye karar verdi. İzmir mi ?Antalya mı? ponadaki yazılara bakıyordu. Antalya diye kendine komut verdi. Otobüs biletini alıp beklemeye başladı. Bir saatin ardından yerine oturmuştu. Cam kenarı ne güzel aklimdakileri yollara dökerim gidene kadar diye düşündü. Otobüs kalkacağı zaman yanına oturan kişiye dönüp bakmadı bile. Başını cama yaslayıp gözlerini kapattı. Ne önemi vardı ki.
Otobüs hareket edince içinden de bir şeyler kopuyordu. Uğruna canını verecek ama gururunu vermeyecek adam bu şehirdeydi ve Bahar gidiyordu.
Aracın ne kadar yol aldığını bilmiyordu. Dalıp gitmişti. Burnuna dolan acı ama çekici kokuyla gözlerini sonuna kadar açtı. Bu ondan başkası olamazdı. Başını çevirip baktı. Kendini izleyen bir çift kahverengi göz.
“Sen” diyebildi. Oldukça şaşkındı. Hamza karşısında sırıtarak izliyordu kendi şaşkın halini.
“Yanlış güzelim biz diyeceksin.”
Etrafina göz gezdirdi. Olay çıkarmak rezil olmak gibi bir niyeti yoktu. Herkes kendi halindeydi. Hamza’ya doğru eğildi. Hamza da ona dogru egildi.” biz hiç olmadık ve sen burda ne arıyorsun ya sen in yada ben.” Sinirle dişlerinin arasından konuştu Bahar. Hamza bahardan yayılan Bahar kokusuna kapılıp gitmişti. Güç bela cevap verdi.
“Bu otobüsten sen yada ben inmeyecegiz. Ama biz olarak inebiliriz.”dedi Hamza.
“Anla adam anla, seni istemiyorum ve ben tatile gidiyorum.”
“Dün gece seni öperken ne hissettim biliyor musun?” Bahar duyduğu sözlere karşı başını cama çevirdi. Aptal gibi ona kapılmıştı. Yapmaması gerekiyordu. Ama engel olamamıştı kendine.
“Sen ve ben bir bütünüz. Sen kabul etmesende bu böyle.”dedi. Doğru söylüyordu Bahar bunu biliyordu. Cevap vermedi. Hamza’nın lanet olası parfümü burnundan ciğerlerine hırsız gibi giriyordu. Yok sayarak uykuya verdi kendini.
İlk molada aşağı inmişti Bahar. Niyeti görünmeden kaçmaktı. Valizi umrunda bile değildi. Hamza yanındayken inadını kırabilmesi an meselesiydi. Gözünü kapatıp hiç bir şey olmamış gibi yapamazdı. Yapmayacaktı.
Başını lavabonun kapısından çıkarıp etrafına bakındı. Hamza ortalarda görünmüyordu. Bedenini de kapıdan çıkarıp sağa dönesi ile çarptığı şey kesinlikle duvar olmamalıydı. Burnu çok acımıştı. Karşısındaki adam başının belasıydı. Ama ne çekici bela. Her şey başka türlü olsaydı. Bir an bile düşünmeden onun olurdu. Çünkü net biçimde biliyordu ki Hamza onun geçemeyecek yarasıydı.
“Nereye aşkım araba bu tarafta” Parmağıyla karşıyı gösterdi Hamza.
“Senin aracına başlatma şimdi. Düşsene yakamdan adam. Yok diyorum. Olmaz diyorum. Olamayacak diyorum. Neresini anlamıyorsun.”
“Bende sana diyorum ki sen ne dersen de yanımdan bir metre uzağa gidemezsin. ” Elini tuttuğu gibi mola yerindeki aracına yönlendirdi. Bahar, Hamza nın arabasını görünce yine şok geçirdi.
“Atla nereye istiyorsan oraya gideceğiz.”
“Oldu başka emrin binmiyorum dengesiz herif senin çalışanın mı var karşında. “
Hamza ceketini çıkarıp arka koltuga attı. Gömleğinin kollarını dirsegine kadar kıvırdı. Bahar ceketin altından çıkan Hamza”ya baktı. Kesinlikle ırkıma zarar diye düşündü.Bu adamın her hali çekiciydi.
Hamza bunu fark etmiş dudaklarını yukarı kıvırmıştı. Bu iş olacaktı. Olmak zorundaydı. Sözle olmuyorsa yakın temas en iyi yoldu. Bahar ın dibine kadar girdi . Bahar yüzünü yana çevirdi . Ona bakmak istemiyordu . Yoksa her an boynuna sarılabilirdi.
Ellerini ondan uzak tutamayan Hamza, Bahar’ın kollarından tuttu.
“Sen benim çalışanım olamazsın. Sen benim ancak kraliçem ol en iyisi.” Bahar”ın elini kendi kalbinin üzerine koydu.” Yahtın da burda.
Neyim varsa senin olsun kalbim zaten ellerinde.”
Bahar bu sözlere ölse yeri vardı. Ağzı iyi laf yapıyor bu adamın. İçi bir hoş olsada. Elinin altındaki kalp Bahar diye atsada affedemediği şeyler vardı. En başta kandırılmak. Oyuna getirilmek. Sonrası onun ailesinden birinin kendi ailesinin katili olması.
Aklına üşüşen şeylerle elini çekti Bahar. Saçlarını geri attı. Sıkıntılı hali dışardan görünüyordu. ” Bak başka şartlar altında olsaydık. Bir an bile düşünmez sana kendimi teslim ederdim. Ama kardeşinin yaptığı şeyi unutamam onun günahını çekmek ikimize düştü. Üzgünüm, çok üzgünüm bende mutlu değilim. Olamıyorum da, ama zamanla iyi oluruz. Unutur atlatırız. İsteme!… Benden sana koşmamı. Yapamam.”Son sözünde yere doğru bakmıştı Bahar.
Hamza bunların hepsini ezbere biliyordu. Ama kabullenmeye zerre niyeti yoktu.
Çenesinden tutup kendine çevirdi bakışları.
Dolu, dolu gözlerine sabitledi bakışlarını. Akan her gözyaşı Hamza’nın yüreğine ateş düşürüyordu.
“Sen ve ben kimsenin günahına kefaret değiliz. Ben sensiz mutlu olmayı bırak yaşadığımı bile hissetmiyorum. Yıllarca seni uzaktan sevdim dokunmadan, hissetmeden.” Bahar’ın dudaklarında parmağını gezdirdi Hamza.
“Hep bir kere öpsem bir kez benim olsa kesin geçer bu duygu diye yıllar geçirdim. Ama senin tenindeki tadı alınca seni bırakamayacağımı anladım. Bahar sen benim hayatıma girmiş en güzel ikinci kişisin. Aslında birincisin. Evlat başka bir duygu. Senin yerin çok farklı.”
Dolan gözlerini kapatınca aşağı süzüldü yaşlar. Böyle olmamalıydı. Ama böyleydi. Zordu imkansızdı.
Başını iki yana salladı.” Üzgünüm sana gelemem beni burada bırak ve geri dön. Seninle hiç bir yere gitmeyeceğim.”
Asıl üzgün olan dibine kadar Hamza’ydı. İnadını yenemiyordu Bahar. Haklı sebepleri vardı elbette. Ama böylesi bir aşka arkasını dönmesi Hamza’yı ikileme itiyordu. Belkide Bahar, Hamza’yı gerçekten sevmiyordu. Yüreği bu düşünceyle acı ve öfkeyle doldu Hamza’nın. İnadını yok sayabilir. Bir yerde kırabilirdi. Ama sevgisizlige nasıl çare bulurdu ki. Bir insanın kalbini söküp içine kendini koyamazdın ya. Onun nasıl imkanı yoksa birininde sizi siz istiyorsunuz diye sevmesinin imkanı yoktu.
Hamza elini Bahar dan çekti.” Bende üzgünüm ama sen nereye ben oraya. “Yinede sonuna kadar gidecekti. Vazgeçmek Hamza’nın aşkına yakışmazdı.
Bahar bıkkınlıkla başını gökyüzüne çevirdi. Sonra ona baktı.” Peki öyle olsun ama bir şartla yoksa burdan bir milim bile kıpırdamam bilesin.”
Hamza kollarını göğsünde bağladı.”Dinliyorum”dedi.
“Beni Antalaya’ya götüreceksin bu bir. Beraber gidebiliriz ama gittiğimiz yerde yanıma bir metre bile yaklaşmayacaksın yani ben sen yokmuşsun gibi takılacagım bu iki. Bu sevdadan vazgeç benden sana yar olmaz buda üç.”
Hamza hiç yoktan iyidir hesabı yaptı. ” ilk ikisi kabulüm. Üçüncüyü unut o bu can bu bedenden çıkmayınca mümkün değil. “Arabanın ön kapısını açtı “Aatla bakalım güzel keçi.”
Bahar, Hamza’nın aklını başından alan gülüşüyle yaklaştı ona elinin altındaki kapıyı kapattı. Gülüşü hala yüzünde takılıydı.
Ellerini Hamza nın göğsüne koydu. Anında çekmek istemişti aslında adam dan yayılan elektrik İki bin sekiz yüz wattı. Yinede çekmedi. Dibine kadar girdi adamın. Hamza gelecek tepkiyi bekliyordu. Ama üzerinde ki el onu başka aleme çoktan alıp götürmüştü.
“Sen kaşınıyorsun bu keçi belan olur sonra yok olursun demedi deme.”
Hamza dibine kadar gelmiş kadının en sevdiği gülüşüyle mest olurken baktığı tek yer öpülesi dudaklarıydı. Yoğun duygunun havasını alan Bahar ateşle oynandığını anlayıp geri çekilene kadar Hamza önce davranıp minik busesini çalmıştı bile.
“Sen bana bela ol ben yok olamaya razıyım “
💞
Aracın arka kapısını açıp oturdu. Hamza’nın neden bakışları eşliğinde.” Önüne bak seninle gittigime dua et. Burda olmamam gerekiyordu. Ama başıma senin gibi bir dert geldi.”diye kısa bir açıklama yaptı.
Hamza başını sağa sola salladı. Kesinlikle umutsuz vakaydı. Öyle düşündü bir an Hamza.
Aracın hareket etmesiyle cırladı Bahar ” Valizim otobüste kaldı.”
“Hayır bagajda ben aldım.”
“Hamza Haznedar iş başında her zamanki iş bitiriciligi ile hemde.” İğnesini batırmasa olmazdı eline fırsat geçmişken batırayım dedi.
Hamza için bu yolculuk zor geçecekti anlaşılan. Cevap vermek yerine gaza bastı.
Sessiz geçen saatlerin ardından uykusu gelen Bahar, kendine yastık yapacak bir şeyler bakındı. Hamza’nın ceketi çok cazip gelmişti gözüne. Eline alıp top haline getirdi. Çok pahalı bir şeye benziyordu. Ama Bahar’ın umrunda mıydı? Hayır tabikide… Başını yerleştirdi. güzelce ama yüzünü buruşturdu hemen, kahretsin onun gibi kokuyordu. Bir yanı başından at onu diyordu. Diğer yanı, bence o kokuyu alarak uyu. Kokuyu alarak uyumayı tercih etti. Bazı şeylere engel olamıyorduk.
Yemek-yemek için arabayı park edip dışarı çıktı Hamza. Bahar’ın kapısını açıp baktı. Uyuduğunu biliyordu. Ama Chicco marka ceketini getirdiği hali yeni görüyordu. Gözlerini devirip güldü. Canından candı bu kadın. Kendisinin bile bilmediği çözemediği bir tutkuydu. Olmazsa olmazdı Bahar. Ceketine sarılmış bebekler gibi uyuyordu. Yanına kıvrılıp uyumayı çok isterdi. Uzun zamandır doğru düzgün uyumuyordu. Bahar’ın kollarını cennet gibi olmalı diye düşündü. Dertsiz, tasasız sadece o ve aşk…
Yanına yaklaşıp yüzüne düşen saçlarını geriye attı. Elinin tersini yanağında gezdirdi. Eğer Bahar aşk ise Hamza bu aşkın tek sahibiydi. Gücünün sonuna kadar dayanacaktı. Çünkü kalbi aklı elinin altındaki kızdan başka birini istemiyordu. Gözleri diğer kadınları sadece görüyor. Ama Bahar’a duyduğu sevginin binde birini bile aklından geçirmiyordu.
Yüzünde dolaşan sıcacık parmakların verdiği sersemlik Bahar’ı uyandırmaktan ziyade daha çok mayıştırmıştı.
Alnına bırakılan öpücükle nerde kimle olduğunu kavrayınca hemen dogruldu. Uyku mahmuru gözleriyle baktı. Saçlarını eliyle düzeltip” Yapma”dedi.
Açık olan kapıyı kapatmadan arabaya oturdu Hamza. Aşktan ışıl ışıl parlayan gözlerle baktı.”Neyi sevgilim?”
“Hamza benimle oynama zaten arabaya bindiğime pişman olmak üzereyim. Ne aptal bir şeyin içindeyiz farkına var artık.”
Hamza’nın gözlerinden eksilmeyen ışıltı Bahar’a hiç iyi gelmiyordu. Vazgeçmek nedir bilmiyor muydu bu adam? diye geçirdi aklından.
“Farkında olduğum bir konu var konu biz! Aptallık demeyelim.”
Bahar gözlerini devirdi.. Ne dese kâr etmiyordu. Korkuyordu sonunda ona yenilmekten. Kalbine yenilmekten. Yeni fark ettiği şeyle hareketlendi. Diz üzerine kadar gelen eteği açılmış.Hamza’ya görsel bir şov sunuyordu. Hemen düzeltti üzerini. Biraz utanmıştı. Bir erkek karşısında ilk defa başına geliyordu bu. Kısa etek giymekle eteğin açılmasının arasında çok fark vardı.
Hamza, Bahar’ın girdiği hali görüp gülümsedi. Bu kızı neden sevdiğini yeni yeni anlıyordu. Bahar da Hamza yı etkileyen haller fazlasıyla mevcuttu.
“Benden utanmana gerek yok.”
“Neden sen benim kocam mısın?”
“Sen iste kölen bile olurum.”
Bu işten zararla çıkacağını anladı Bahar. Konuyu değiştirmek en iyisi ” Neden durduk geldik mi ?”
Hamza elini tutup cekistirdi. ” Hayır yemek yiyeceğiz ” Arabadan çıkardı Bahar’ı. Hafif rüzgarın esintisi Bahar’ın saçlarını Hamza’ya doğru savuruyordu. Bahar dan gelen bahar gibi çiçek kokusu Hamza’nın her halini zorluyordu. Bahar elini çekti. ” Yapma diyorum sana sevgiliymişiz gibi davranma!…”
Girdiği yol dönülmezdi. Hamza bu sözlerin hepsini yutacaktı. Bahar bir gün çok pişman olacaktı. Ama Hamza bu pişmanlığı bile yaşamasını istemediği için hiç sesini çıkarmıyordu.
Sakın ve karizmatik sesiyle yanıtladı.” Benim yanımdasın. Ve hep öyle kalacaksın. Seni bırakacagım fikrine kapılma senin sevgin az olabilir, ama benimki arşa bile çıkabilir.” sakince dinleyen Bahar az sevgi sözünde donup kalmıştı. Gerçekten böyle mi düşünüyordu ?
Kendisini az sevdiğini… Az sevgi nasıl oluyordu ki. Kırılmıştı, yüzünü yere egdi. Belkide haklıydı. Bulundukları sorunun çözülür tarafı yoktu Bahar için. Onun için uzak durmak en uygunuydu. Uzak dururken, durmak isterken sevgisinden taviz vermişti. Belkide en iyisi böyle düşünmesiydi. Bir gün bıkacak ve ardına bile bakmadan gidecekti Hamza.
“Belkide sevmiyorum-dur seni! Üzgün yüzünü Hamza’ya çevirdi.
Hamza’nın buna inanması, inanmak istemesi imkansızdı. Yinede içini kor alevler sarmıştı. Düşüncesi bile aklını kaçırmaya sebepti.
Elini tekrar tuttu. Bu sefer sıkıca” Üzgünüm, o zaman seveceksin benden çıkış yine bana döner.”dedi. Çaresizliğe yer yoktu.
Başını gökyüzüne kaldırdı. Medet umar gibi sonra çekiştirilen bedenini serbest bıraktı. Hamza nereye Bahar oraya…
Çatalını bırakıp çalan telefonunu bulmak için çantasını karıştırdı. Ekranda Sema’yı görmesiyle masadan kalktı.”Müsadenle” Hamza kaşlarını çatmakla yetindi. Kim olabilirdi-ki yanında konuşamayacak.
Restorantın diğer ucuna yürürken açtı.”Efendim kuzu.”
“Neredesin çıktın mı tatile?”
Bahar arkasını dönüp Hamza’yı göz hapsine aldı.” Çıktım ama başımda bir seksenbeş karizmatik bir bela ile. “
“O ne demek ya?”
“Hamza da yanımda.”
“Oo kolay gelsin de, nasıl oldu o öyle?”
“Otobüse bindim yanıma oturdu. İndim kaçayım dedim anında yakaladı. Of Sema hiç laftan anlamıyor. Şimdi onun aracıyla gidiyorum.”
“İşin çok zor her ne kadar yaptıkları affedilir olmasada sen onu o seni seviyor. Neyse kapatmalıyım canım yine ararım seni merak etmiyorum artık yanında koruman varmış. Senin için en iyisini istiyorum Bahar. “
“Biliyorum canım benim görüşürüz…”
“Ha dur kapatma!”
Bahar telefonu geri kulağına götürdü. Çok fazla uzaklaştırmamıştı zaten.
“Evet.” dedi.
“Bana bak kız otel falan aklını alırım senin göster ama elletme sakın.”
Bahar’ın gözü Hamza’ya takılınca Sema’nın dediği de üzerine harmanlanınca, yanaklarının ısındığını hissetti.
“Rahmetli babam seni yerine kefil mi bıraktı Sema.”
“Olabilir, dediğimi unutma hadi kapatıyorum. “
Kapanan telefona bakıp güldü. Deli bu kız valla deli…” diye söylenerek masaya geri döndü. Hamza’nın gereksiz kıskanç bakışlarını yok sayarak.
“Kim-di o?”
Bu adam Bahar’ı çileden çıkarmak için mi yapıyordu bunları. Şimdi kalkıp masayı üzerine geçirse yeri vardı. Ama onun yerine sakince çatalını eline aldı. Tabagındaki ete batırıp ağzına attı.
“Çok sevdiğim biri…”
” Öylemi ? O zaman bundan sonra az seveceksin!
“Allah, Allah o neden-miş.”
“Senin çok sevebileceğin tek kişi benim çünkü.”
Bahar gözlerini devirdi.” Nereden geliyor bu özgüven ?”
Hamza’nın dudakları yukarı kıvrıldı. “Müsait bir zamanda anlatırım.
{♡}
Lüks bir otelin önünde durdu Hamza. Bahar başını kaldırıp otelin ihtişamına bakıyordu. Mükemmel bir mimarisi vardı. Arabadan inen Hamza, Bahar’ın kapısını açıp eliyle çıkmasını işaret etti. ” Bahar hanım umarım beğenirsiniz oteli.”dedi.
Bahar, Hamza’nın karşısına geçti. Kaşlarını çatıp baktı.” Sen dalga mı geçiyorsun benimle? Ben öğretmenim burayı karşılayamam beni başka bir yere götür lütfen.” Arabaya tekrar binecekken elinden tuttu Hamza.
“Gel buraya ” kendine çekip kapıyı kapattı. ” Bu otel benim ve arkadaşımın buraya kadar gelip başka bir yerde kalamam tabi sende.”
“Banane senin otelinden, ben neden kalıyorum ki ben başımın çaresine bakarım.”
Hamza’nın elinden kurtulup gideceği esnada yirmili yaşlarda bir genç dikildi karşılarına.
“Hoş geldiniz Hamza bey.”dedi.
Hamza, Bahar’ın kaçmak için can atan elini sıkı sıkı tutup çekti yanına. ” Hoş bulduk Hakan nerede Rıfat?”
Bahar konuşan ikiliyi izliyordu. Buradan da bu işten de kurtulması imkansız gibi görünüyordu.
“İçeride efendim. Haber verdik birazdan gelir.”
“Siz valizleri odaya çıkarın ” diyip Bahar’ı otele soktu.
Bahar’ın başı ciddi anlamda derteydi. Bu adam laftan anlamıyordu.
“Odaya mı dedin sen ? Seninle aynı odada kalacak değilim Hamza kendine gel.”
Hamza hem yürüyüp hem cevap verdi. ” Ben öyle bir şey demedim.Ama sen istiyorsan neden olmasın.” Küstah…
“Küstah herif”Elini çekti.Ama yine başarısız oldu.” Bırak sana zamk gibi yapıştın.”
“Haznedar zıt kutbunu bulmuşsun hayırlı olsun.”Bahar sesin geldiği yine baktı. Karşında uzun boylu yakışıklı sarışın yeşil gözlü biri sırıtarak kendisine bakıyordu.
“Hakan tanıştırayım” Bahar’ı kolunun altına çekti.” Müstakbelim. “
Furkan elini uzatırken “Müstakbel derken dostum?”
Bahar kendi dışında ama bizzat içinde olduğu durumu dışardan izliyordu. Ve altına olduğu kolların kendisine yolladığı elektrik aklını karıştırıyordu.
Uzatılan ele elini uzattı.” Adım Bahar siz bu ukalaya bakmayın bir şeyi değilim.” dedi.
Hamza bozulmuştu. Ama dışarı yansıtmadı.
Furkan sesli kahkahasını saldı etrafa”sana ukalamı dedi.” Hakan çok keyifli gözüküyordu.
Hamza başını yana çevirip homurdanmakla yetindi.” Çok konuşuyorsun Hakan yorgunuz biz biliyorsun sanırım.”dedi gözleriyle Hakan yapması gerekeni anlatıyordu.
“A, evet üzgünüm. Odanız. isterseniz yemeği odanıza göndereyim. Rahat edersiniz.”
Hakan’ın bir çırpıda anlattığı şeylere Bahar ağzı açık bakıyordu. Sonra kendine gelip Hamza’nın kolundan çıktı.” Sen, sen .. delirdin mi ne demek bu şimdi.”
Hamza kollarını göğsünde bağladı. Bakışlarını Bahar’a dikti. Hakan bakışlarını da bu ikili arasında çevirip duruyordu.
Kollarını göğsünde bağladı. Aynı Hamza’nın yaptığı gibi.”Cevap bekliyorum Haznedar.”
“Aklında ne var Bahar ” Bahar aldığı cevapla kıpkırmızı olurken.” Ben valizleri çıkarttırayım her zamanki odan biliyorsun.” diyip kayboldu Hakan.
Ellerini yüzüne siper eden Bahar. Elini çekmeden konuştu.” Sen nasıl adamsın beni rezil ettin. “dedi.
“Yüzünü açar mısın rezil olacak bir durum yok.”
Bahar yüzünü açıp çıkıştı dişlerinin arasından”Aptal adam, ne demek aklında ne var. Önünün körü var.”
Hamza gülmemek için dudağını ısırdı.” Sen gülüyor musun ?”
Hamza iki elini havaya kaldırdı.” Yok yok hayır gerçekten bak çok yorgunum sadece yemek yiyecek ve odalarımıza gideceğiz hepsi bu.”
Yüzü ikna olmaya yakın bir görsel sunuyordu. Çok komik bir ifade vardı yüzünde. Hamza o bükülen dudakları ısırmak istiyordu. Derin bir nefes aldı. Bu Antalya’da beraber kalma fikri çok zor olacak gibi gelmişti o an.
“İyi peki ” diye son sözü söyledi Bahar. Çünkü kendiside ziyedesiyle yorgundu.
{♡}
Söz vermişti. Buraya geldiklerinde yanına yaklaşmayacaktı. Ama o ne yapıyordu. Arkadaki şezlonga uzanmış. Bir metre den biraz daha mesafeli olarak dibine yerleşmişti.”Ah Bahar, Hamza’ya uyan aklına yanayım. Son bir saattir başımı her çevirmemde gördüğüm kara gözler alev topu gibi bakıyordu. Yanlışı en başında yaptım. Onunla yola çıkmak çok saçmaydı. Şimdi tatil yerine diken üzerinde oturuyorum. En iyisi onu yok saymak. Yoksa bu bir hafta zehir olacak bana.
Gözlüğünü takıp şezlonga iyice yayıldı. Yapacak başka da bir sey yok zaten. Ama havadaki elektriği yok sayamıyordu. Onun hemen yanı başımda olması Bahar’ı tedirginim ediyordu.
Neden anlamıyor ki ?
Aşk her şeyi unutturmuyordu. Onu kendinden daha çok seviyordu. İstese canımı verirdi. Ama ailesinin katili ile birinci derece akraba olamazdı. Onun benim yüzüne nasıl bakacağını bilmiyordu . Ama o yüze her baktığında olanları ve kaybettiklerini hatırlayacaktı.
Buda hem Hamza’ya hem Bahar’a zarar verecekti. Birinin mutsuzlugu ikisinide mutsuz edecekti.
Hamza dan nasıl kurtulacağını bilmiyordu. Bazen bilmekte istemiyordu. Gitse içi yanacak. Kalsa mutsuz olacaklardı.
Bir şey yapmalı onu sevmediğine ikna etmeliydi. Tek çare buydu. Belki onu sevmediğini düşünürse peşini bırakabilirdi.
Yanında oluşan tıkırtılara gözlerini açıp döndü. Yanındaki şezlonga biri oturdu ki bu biri son derece yakışıklı biriydi.
Bakmak istediginden falan değil. Sadece yanına oturduğu için başını çevirdi. Sarışın yeşil gözlü çekici biriydi. İlgisini çekmiyordu. Ama hakkını verdi gayet iyiydi.
Eski moduna geri döndü Bahar. Yanındaki yakışıklıdan fazla sorunları vardı. Hayatının umutsuz aşkı Hamza. Deli gibi sevdiğim adam. Kara gözlerinde yok olduğu. Dokunuşuyla un ufak olduğu adam. En ufak bir şansı varsa oda ailesi ile Bahar arasında tercih yapmasıydi Ki Bahar da bunu isteyecek biri değildi. Çünkü ailen olmadan yarımsın bunu en iyi Bahar bilirdi.
Şezlong hareket edince aniden gözlerinii açtı. Şaşkın gözlerle baktı. Hamza ayaklarıın ucunda oturuyordu. Gözlerinden ateş çıkıyordu. Ama yüzünde eğreti ve tehlikeli bir gülümseme vardı. Başıyla” Ne” anlamında işaret yaptı Bahar.
“Hadi tatlım çok zamandır buradasın biraz yüzelim mi?”
Kaşları havaya kalkarken kendide doğruldu Bahar uzandığı şezlonğda. Sesi çok otoriterdi. Yüz ifadesi yutkunmasina neden olmuştu.
Yan tarafına bakınca olayı kavradı. Hala bu adamın kendini kıskanmasına alışamamıştı.
“Yok ben böyle iyiyim” diyerek arkasına yaslandı tekrar.
Onun emirlerine uyacak değildi. Kıskançlıgı kendi tercihiydi. Kıskan diyen yoktu. Ayrıca Bahar’ın ne suçu vardı. Burası bir oteldi isteyen istediği yere otururdu.
Gözlerimi kapatıp tekrar dinlenmeye devam etti. Sinirden kudurdugunu tahmin edebiliyordu Hamza’nın. Kulağında sıcak nefesini hissedince vücudumda ki tüm tüyler havaya kalktı. Elektrik akımına kapılmış gibi hissediyordu. Gözleri aniden açıldı. İstemsiz biçimde. Akıllara zarardı Hamza.
“Şimdi benimle el ele havuza gelmezsen güzel bayan. Bu gece ben odana gelirim.”dedi.
Şaşkın ve kocaman açılmış gözlerle baktı ona.”Yapamazsın” diyebildi fısıltıyla Bahar. Ama ya yaparsa şüphesi düşmüştü içine. Her ne kadar içinde bulundukları durum aşılmaz olsada ona karşı cekimi oldukça fazlaydı Bahar’ın. Bir nefesi ile yaptıkları bir dokunuşu ile yapacaklarından oldukça fazlaydı.
İsteksizce yerinden kalktı. Yanındaki yakışıklı adamın bakışlarını üzeride hissetti. Ama bakmadı o tarafa. Hamza’ya baktığıda adamı öldürecek bakışlar fırlattığını gördü. Gözlerini devirmekle yetindi. Üzerimdeki paleoyu çıkardı. Ve şezlonga bıraktı. Esmer ten ve beyaz bikini bugün için yakışsada yanlış seçimmiş. Hamza şu an o bakışları bana çevirdi.
Bu seferde gözlerimi kapatıp adını artık dilime dolamaya alıştığı “Allah’ım sen yardım et”Cümlesini geçirdi içinden. Elinden tutulmasıyla havuz kenarında buldu kendini
“Sen beni katil etmek için can atıyorsun Bahar gir suya”dedi.
Ellerii belie yerleştirdi.”Girmiyorum”dedi.
“Peki sen istedin!… ” dedi ve anında Bahar’a sarıldı. Olayı kavrayamadan beraber suya daldılar. Suyun içinde sardığı kollarını çözüp belie yerleştirdi. Ve su yüzüne çıkardı Bahar’ı Aldığı derin nefesin ardından ona baktı. Pis pis sırıtıyordu.
“Bırak deli misin sen? ” kollarında çırpındı. Ama daha sıkı çekti beni kendine Hamza.
“Bu kılıkta bu kadar erkeğe göz ziyafeti sunan sensin ben delirmeyeyim de kim delirsin Bahar. Bunu daha önce konuşmuştuk seninle.”
“O biz beraberkendi biz ayrıldık. Sok bunu o kalın kafana.”
“Kafam kalın olduğu için almıyor aşkkaram.”
Kaşlarımı catıp baktı Bahar, Aşkkaram nedir ?
“Aşkkaram mı?”
“Evet görüyorum ki sana çok yakışıyor bu kelime…”
“Ne demek o niye yakışıyormuş bana ?”
“Sen aşksın, kara sevdamsın geçmeyen geçmeyecek olansın. “
Aralarında milimlik mesafe vardı. Kollarıyla sarmıştı. Güçlü geniş omuzları dikkati çekti Bahar’ın. O Bahar’ı bu şekilde hiç görmemişti. Bahar da Hamza’yı. Şu an olduğundan fazla çekiciydi. Söylediği sözler kanını hızlandırıyordu. Nefesini kesiyordu. Gözlerine baktı. Bu adam gerçek bir âşıktı. Kaybetmemek içinde elinden ne gelirse yapıyordu. Bahar’sa tam tersiydi. Onu bırakmak unutmak için uğraşıyordu. Başarılı olduğu söylenemezdi elbette.
Yutkundu. Gözleri kızın dudaklarını esir almıştı. Yanakları fazlasıyla ısınmıştı Bahar’ın. Allah’tan güneşin altında oldukları için Hamza bunu anlayamazdı.
“Aslında haklısın.”dedi. Kalınlaşmıştı ses tonu.
“Hangi konuda? ” diyebildi Bahar. Kısık sesiyle.
“Sana deli oluyorum.”
Yüreği bunu kaldırmaz artık Bahar’ın. Suyun içinde olabilirdi, ama eriyordu resmen. Kalbi onun aşkıyla doluydu. Vicdanı ailesiyle savaşıyordu. Acıyı iliklerine kadar hissetti. Aşk ile acının harmanlanmış haliydi şu anki hali. Aşkı aşk yapan yaşadıkları acılardı.
“Anlamıyorsun degil mi?”
Dilini dişine vurdu.” Cık ” dedi.
“Neyi anlamalıyım otuz yaşındayım. Son beş yılımı seni sevmekle geçirdim. Onca yıl ufacık bir genç kız iken serpilip kadın olmanı seyrettim. Allah’tan tek istediğim beni sevmendi. Az da olsa ihtimaline tutundum yıllarca. Dua ettim. Beni sevsin, sevsinki uğruna savaşacak bir umudum olsun istedim. Bahar, şimdi söyle beni seviyor musun?”
O kadar açık ve nettiki söylenecek pek bir şey kalmıyordu Bahar’a. Ağzından dökülen her kelime kızı ona daha fazla çekiyordu. Duası gerçek olmuştu. Ama uğruna savaşacak derken neyi kasdettigini anlamamıştı.
Ve Bahar dan beklediği bir cevap vardı. Sevmiyorum derse inanırmıydı. Yada Bahar diyebilir miydi?
Başını yana çevirdi. Gözlerii yumdu. Ağlamak istemiyordu. Onun yanında hiç hemde. Ama içimden gelen ağlama dürtüsü yüzünden kasılmıştı.
Anlamış olmalı ki yanağıyla kulağınn arasından öptü kızı. Kalbi dört nala koşuyordu kızın, Hamza’nın her dokunuşuyla. Kulağına eğildi.” Bana gel Bahar. Benim ol sensizlik benim işim değil. Tüm dünya sensiz olsun. Sen benim ol.”
Zorla tuttuğu göz yaşı yanaklarından aşağı kaydı. Bunu görmesini istemiyordu. Kollarından çıktı. Çıkışa doğru yüzdü. Ona verecek cevabı yoktu. Etrafıda olması Bahar’ı daha fazla üzüyordu. Ailesinin ölümüne neden olan biriyle nasıl beraber olabilirdi. Kahretsin ki Hamza’yı onun tahmininden çok seviyordu.
Eşyalarını topladığı gibi kendii odasına attı. Duşa girip uzun süre çıkmadı. Bugün odadan çıkmayı bile düşünmüyordu.Belki geceye doğru çıkardı. Yemeğini odama söyledi. Tek başına yemek yemeyi sevmiyordu. Ama yapacak bir şey de yoktu.
Gece saat onbire gelirken odadan çıktı. Bara gitmeyi planlıyordu. O yüzden üzerie beyaz kısa ve dar kesim bir elbise giydi. Saçlarına dalga dalga şekil verdi. Baya iyi görünüyordu. Umuyordu-ki Hamza ile karşılaşmasaydı. Sabahını katletti bari gece olsun havası değişseydi.
İçkiden hoşlanmıyordu. O yüzden alkolsüz meyve kokteyli söyledi kendin. İçeceği gelene kadar etrafı izlemeye başladı. Kadınlı-erkekli gruplar. Dans edenler. Tek başına takılanlar. Yüksek müzik sesi. Eğlenceye davet ediyor insanı. Keyfi yerine gelmeye başlamıştı. Köşedeki locada Hamza’yı görene kadar.
Gözleri kocaman açılmıştı. Adam tüm yakışıklılığı ve heybetiyle karşısında oturuyordu. Bahar’a bakıp güldü. Gülmeseydi keşke. Gülünce daha çekici oluyordu. Ve kahretsin ki bunu da biliyordu. Önüne döndü hemen. Onu yok sayabilirdi. Evet. Evet yapabilirdi. İçeceğinden bir yudum aldı.
Ardından derin bir nefes. ” iyi geceler ” sesine başımı çevirdi. Allah”ım ne günah işlemiş olabilirdi. Çok günahkar olmalıydı çok. Bu gece sağ çıkarsa günahlarını kesinlikle düşünecekti. Yanında biten yakışıklı adam sabah havuz kenarında gördüğü kişiydi. Bakışları aniden Hamza’yı buldu. Kırmızı görmüş boğayı andırıyordu.
“Size de iyi geceler olmasını istiyorsanız hemen gidin.”dedi Bahar. Adama attığı kısa bakışın ardından içtiği kokteyle baktı.
Hamza yerinden kalkmıştı. Elimi kaldırıp onu durdurdum. Aniden durdu.
Karşında ki adama baktı.Yeşil gözleri cidden çok hoştu. Ama hiç şansı yoktu. Hamza’ya baktığı yöne döndü baktı genç adam. “Anlıyorum afedersiniz sanırım sizin benden daha çok sorununuz var.” dedi gülerek.
Adama gülmek istesede karşıdaki odundan korkusuna gülmedi Bahar.” Tahmin bile edemezsiniz” dedi.
“Peki size bol şans…” diyerek ayrıldı yanımdan. Bahar da yönüne döndü. En iyisi gitmekti gidip kendini uykunun kollarına bırakmaktı. Erkeklerle uğraşmak istemiyordu.
Yerinden kalktı. Çantası almak için döndüğümde gördükleriyle olduğum yerde kaldı.
“İşte bu olmaz ” dedi kendi kendime sesli olarak.
Ah ah çok fena çıkmaza girdiler Allah kurtarsın . Sema nin göster ama elletme demesi aklıma aslı ve Nazlıyı getirdi. Aslında Hamza ve Bahar bana birazcık Karahan ve Nazlıyı anımsattı . Belki de aynı anda okuyorum diye mi bilemiyorum
Allahım Allahım bir an Karahan ve Nazlı geldi aklıma. AŞKKARAM ❤ Karahan ve Nazli
❤ Hamza ve Bahar . ikisinin de aşkları çok güzel. bütün kitaplardaki karakterlerin içince en çok etkilendiğim iki çiftçimizin aşklari ydi. içime işliyor resmen. kendimi çok iyi hissediyorum. her okuduğumda hemde 😍😍 Payelll sevgili güzel yazarımız hiç bırakma yazmayı. Aşk kadınısın vesselam …❤