{♡}
“Kızıl saçlı bir afet benim adamımın yanında mı oturuyordu.”diye söylendi Bahar. Ah evet hemde ne afet ateşten parça gibi duruyordu. Ne işi var onun orda. Ayakları ne ileri ne geri gidiyordu. Gözleri kısılmıştı. Sinir katsayısı her saniye yükseliyordu. Kızıl saçlı afetin elini Hamza’nın bacağına koyması son nokta olabilir miydi? Bahar için, evet son noktaydı. Ayakları komutsuz hareket ederek yönünü oraya çevirdi. Bastığı yeri gözü görmüyordu. Gözleri sabit biçimde kızılın üzerindeydi. Hamza gelişini fark etmişti. Ama yanındaki kadını göndermek için her hangi bir girişimde bulunmamıştı. Aksine hoşuna gidecek şeyler olacakmış gibi hissedip tek eli ile kızıl saçlı güzelin saçlarıyla oynamaya başladı.
Bahar gelip diplerinde bitince başını kaldırıp baktı Hamza. Gülmemek için dudaklarını ısırdı.
Bahar’ın kıskanç hali feci şekilde çekici duruyordu. O sinirden bükülen dudaklarını parçalarcasına öpme isteğiyle doldu.
“Ne halt ediyorsun sen ?”
Kızıl afet hiç oralı bile olmamıştı. Hamza da biraz kızdırmaktan ne çıkar fikriyle hiç istifini bozmadan” Ne yapıyor gibi duruyorum?”
“Çek elini ordan!”
Hamza elini çekince kadın lafa girdi.” Kim bu karın mı?”
Bahar olay çıkarmak istemiyordu ama kadının rahatlığı çileden çıkmasına neden oluyordu. Kadının, Hamza’nın bacağında olan elini tutup fırlattı Bahar.
“Hayır kara belasıyım. Çek pençelerini adamımdan.”dedi gözleriyle katil olabilirdi.
Hamza dudaklarını ısırdı. Kendini tutmasa kahkaha atması an meselesiydi. Ama kızıl saçlı ateş parçası sinir olmuştu. Ayaga kalmıştı. Ellerini beline koydu.” Bu adam seninde senin orda ne işin vardı peki ?” Az önce oturduğu bar sandalyesini işaret ederek konuşmuştu kızıl.
İyi yerden vurmuştu. Ama Bahar ona pabuç bırakacak mıydı? Hayır tabikide önünde dikildi kadının.”
“Sen her boş bulduğun adamın yanına mı oturursun ?” Dedi.
Kızılın hiç hoşuna gitmemişti bu laf. Evet aynen öyle yapıyordu. Ve bunu birinin ağzından duymak olmayan gururunu ezmişti.
“Ne haliniz varsa görün. ” hızla ayrıldı yanlarından. Kıvırta Kıvırta giden kızın arkasından baktı Bahar. Hamza da Bahar’ı süzmekle meşguldü.
Kız biraz uzaklaşınca Hamza’ya döndü. Siniri hala geçmiş değildi. Bir kısmınıda Hamza’ya kusabilirdi.
“Ne bakıyorsun sen ?”
Hamza arkasına yaslanıp gerildi.” Hiç güzelim yanım boş kaldı. Oturmak ister misin?”
“Sen beni az önce giden ucuzlarla karıştırdın. Sen devam et ben gidiyorum bol şans.”
Arkasını dönüp bir adım attığı anda belinden yakalandı Hamza.” Dur bakalım adamını bırakıp nereye gidiyorsun karabelam.”
Cidden bunları söylemişti degil mi? Ah o anki sinirle iyi laf vermişim Hamza’nın diline diye düşündü. Belini bırakmadan önüne geçti Bahar’ın. Yüzünde tatminkar gülümseme Bahar’ın sinirini bozuyordu.
Gözlerini kısıp sinirle baktı Bahar.” Çek ellerini üzerinden o eller az önce kızıl afetin üzerindeydi. “
“Kızıllar tercihim değil ben esmerlerden hoşlanıyorum hatta birine kara sevdalandım.”
“Onun için mi ellerin o kadının üzerindeydi? Onun elide senin…” sustu Bahar. Daha fazla konuşursa ağlaması işten bile değildi. Yutkunarak ” çekil ” dedi. Hamza’yı iterek yanından hızla ayrıldı. Hamza ardından baktı. İçi yanarak neden ağlamış olabileceğini anlamaya çalıştı. Bir kaç sebep olabilirdi. Ama buna kafa yormak yerine direkt sormak en iyisiydi.
Bahar odasının kapısını gözyaşları içinde açıp sertçe geri itti. Ama kapanma sesi gelmeyince arkasına baktı. Ağlarken yakalanmaması gereken kişi tam karşısındaydı. Arkasını döndü. Elinin tersi ile yaşları sildi.
“Neden ağlıyorsun Bahar?” Hamza elleri cebinde ciddi tavrıyla cevap bekliyordu.
“Sanane çık odamdan.”
“Bahar neden ağlıyorsun?” Sesi sertti Hamza’nın.
Bahar’ın ise içi kaynıyordu. Daha fazla ağlama isteğiyle dolmuştu. Gözyaşlarına izin verdi. Hamza’ya dönüp bağırmaya başladı. ” Senin yüzünden ağlıyorum aptal adam.”
Hamza bir adım atıp Bahar ulaşmak istediysede Bahar geriledi.” yaklaşma!” dedi.
“Niye yapıyorsun bunu? Neden ikimizede acı cektiriyorsun. Gidebilirsin unutabilir yada unutmuş gibi yapabilirsin. Hayatına devam edebilir, bana da izin verebilirsin. Ama sen ne yapıyorsun hep yanımda hep karşımda. Anla artık Hamza olmaz.” Son cümlesinde gücü kalmamıştı. Olduğu yere çöktü. Ellerini yüzüne kapattı. Ve canına izin verdi. Ağır geliyordu, ailesi ile aşkı arasında kalmak. Ailesi olmasa bile vicdanına yediremiyordu.
Acısıda, aşkıda büyüktü. Bu sınavdan hangisinin galip çıkacağını kimse bilmiyordu. Bahar da bilmiyordu.
Korkarak da olsa kollarına aldı Bahar’ı. Kucağına çekti. Unutulan bir şey varsa oda Bahar’ın omzunda ağlayacak bir anne babası olmamasıydı. Ne kadar güçlü görünmeye çalışsada hala on sekiz yaşında ürkek bir genç kızdı. Ailesi olmayan kişilerin kalbi hiç büyümüyordu. Dışardan nasıl görünürsen görün, içi ufacık ve savunmasızdı. Ve Hamza elinde olmadan bu kalbi kırmıştı.
“Sakin ol Bahar.” bir kaç dakika kucağında sakinleşmesini bekledi. Hıçkırıkları azalmaya başlamıştı. Başını gömdüğü yerden kaldırdı.
“Gitmeliydin sana onca şey söyledim. Halâ mı anlamadın beni?”
Hamza, Bahar’ı daha sıkı sardı. İmkanı olsa teninden içeri sokacaktı.
“Üzgünüm seni üzmek istemedim. Ama gitmek yok.”
Saat gecenin kör vaktine gelmişti. Ayaga kalktı. Kucağında olan Bahar’ı yatağa usulca bıraktı.
Gitmek için geri çekildiğinde Bahar’ın sıcak ellerini ellerinde hissetti.” Hani gitmek yoktu”dedi.
“Gitmek yok.” ışığı kapatıp Bahar’ın yanına uzandı. Kendine çekti. Sıkıca sarıp saçlarından bir kaç kez öptü. En son başının üzerine bir öpücük bıraktı. Bahar da Hamza’ya sıkıca sarıldı. Özlediği yerdeydi. Huzurun kollarında. Aşkın nefes halinde. Sevginin ten halinde. Sevdiğinin yanında…
“O kadını tanımıyorum. Gelip yanıma oturdu. Özür dilerim. Sadece seni kızdırmak istemiştim. Yoksa bu ellerin dokunacagı tek kadın sensin.”
“Benden başkasına dokunursan ellerin ateş olup yansın. Yüreğim gibi…”dedi Bahar. Ve ardından yıllardır bulmadığı en huzurlu uykuya daldı. Bahar’ı tanıdığından bu yana uykuların haram olduğu Hamza da derin ve rahat uykusuna dalmıştı. Kollarında Bahar ve bahar kokusuyla kendinden geçti.
{♡}
Sabah gözlerini ilk açan Hamza oldu. Kollarında beyaz elbisesi ile uyuyan güzele baktı. Başını geri atıp sessizce güldü.” Allah’ım sana şükürler olsun” diye dua etmeyi ihmal etmedi. Yıllardır uyuduğu en güzel uykuydu. Şimdi oğluda burda olsa sevinci tamamlanırdı. Ömer’in kokusu burnuna doldu aniden. Hem huzur hem özlemle doldu.
“Ne gülüyorsun sen?”
Başını kaldırıp baktı. Saçları dağılmış uyku mahmuru yumulmuş gözlere baktı. Kadınlar sabah uyandıklarında güzelse her zaman güzeldir öyle degil mi? Bahar da o güzellerden biriydi.
“Yıllardır böyle derin ve huzurlu uyumadım Bahar. Bu sabah dünyanın en mutlu erkeği olarak uyanmış gibiyim. “
“Senin bu romantik sözlerine söyleyecek söz bulamıyorum ben sanırım anti romantik bir kadınım. Ama hislerimiz karşılıklı bilmelisin.”
Hamza duyduğuna kahakaha attı. Bahar onun gülen yüzünü görmek için yana kaydı. Elini başının altına alarak doyamadığı yüze baktı.
“Bak ya yine neye gülüyorsun?”
“Sen anti romantik olamazsın.”
“Haklısın daha kötü olabilir miyim?”
Bahar kendini aniden Hamza’nın altında buldu. Şimdi yüzleri nefesleri birbirine karışacak kadar yakındı. Hamza minik dokunuşlarla dudaklarında öpmeye başladı. Bahar tepki veremiyordu. İstemediğinden değildi. Elini nereye koyacağını bilmiyordu. Kalbinin atış sesini duyabiliyordu. Gözlerini kapatıp anın tadını varmaya karar verdi. Çünkü hiç birşeye karar vermiş değildi. Karar verdiği konu Hamza’yı çok sevdiğiydi. An, bundan ibaretti.
“Sen beni deli eden kadın. Aklımı başımdan alan kadın” bir öpücük daha bıraktı dudağının kenarına. Baharın nefesi kesik kesik çıkamaya başlamıştı heyecandan.
“Sen ateş gibisin ama ben sende yanmak istiyorum Bahar’ım. Başını boyun çukuruna sokup kokusunu içine çekti. ” Bu koku başımı döndürüyor.O zaman seni daha çok istiyorum.”
“Beni çok sev Hamza.”
Alnını alnına dayadı Hamza. Bahar’ın gözleri kapalıydı. İkisininde nefesi zar zor çıkıyordu.
“Seni bundan daha fazla nasıl sevebilirim bilmiyorum. Ama benim olacaksan bir yolunu bulur seni daha çok severim.”
Bahar gözlerini açıp Hamza’ya baktı. Göz rengi tutkudan gece gibi olmuştu. Bu adamı nasıl birakalirdiki. Zaten Hamza’nın da onu bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Bahar’ın hayatında biri çok inatçı çıkmış. Onu bırakıp gitmemişti. Şimdi o insana sıkı sıkı tutunması gerekiyordu. Ama onu nasıl yapacak hiç bir fikri yoktu.
“Bak ben sana göstereyim.”dedi Bahar.Hamza’yı dudaklarından öptü. Saniyesinde karşılığını buldu adamından. Nefesleri tükenince geri çekildiler alınları birbirine dayalı soluklarlarını düzene girmesini beklediler.
Hamza Bahar’ın üzerinden kalktı.Yataktan indi. Bahar da yatağın ortasına oturdu. Durmuş öylece birbirlerine bakıyorlardı. Bir kaç saniye öylece birbirlerinin gözlerine baktılar. Hamza Bahar dan gelecek en ufak sevgi kırıntısına bile muhtaçtı. Bahar’ın muhteşem gülüşüyle Hamza da ona kendi gülüşünü verdi.
Yatakta ilerleyip Hamza’nın kollarına attı kendini. Hamza da onu sıkıca sardı bedenine. Elleri Bahar’ın sırtında belinde dolandı. Saçlarına öpücükler bıraktı.
“Teşekkür ederim”diye fısıldadı Hamza.
” Ne için?”
“Bana geldiğin için.”
Geri çekilip yüzyüze geldiler.” Aslında öyle bir niyetim yoktu. Gelecegimizden emin değilim. Şu an aklımda sadece sen varsın.Sonrası için fikrim yok.”
“Başaracağız göreceksin herşeyin üstesinden geleceğiz. “
“İtiraf etmeliyim ki dün gece seni çok kıskandım. Yanında başka bir kadın aklıma hiç gelmeyen bir şeydi. “
Kıskanılmanın verdiği gururla güldü Hamza.
“Sanırım o kadına bir teşekkür borçluyum.”
Bahar’ın gözleri kocaman oldu.” Sakın o kadına yarım metre yaklaşayım deme”Aniden suratı düştü Bahar’ın. Başını Hamza’nın omzuna dayadı.” Senin yanında oturan bir kadına bile tahammülüm yok. Birde sarılıp öptüğün tutkunu ateşini verdiğin birini düşünmek kalbime bıçaklar saplıyor sanki.”
“Tutku ve ateş demişken Bahar.”
Başını kaldırıp Hamza’ya baktı.” Ne olmuş tutku ve ateşe…”
“Bu odadan bir an önce çıkmazsam göreceksin tutku ve ateşi.”
Bahar kollarını Hamza’nın boynuna doladı. Deli cesareti vardı bu kızda. Neyine güveniyorsa artık.”Görmek için deli oluyorum”
“Bende sana deli oluyorum kadın bana böyle şeyler söyleme yoksa düğüne kadar bekleyemeyebilirim.” Alnından bir öpücük çalıp geri çekildi. Ben üzerimi değiştirmeye gidiyorum. Kahvaltıyı dışarda yapmaya ne dersin seni tanıştırmak isteğim kişiler var.”
Bahar kendinden ayrılan Hamza’nın sıcaklığına geri dönmek istesede zorlamadı. Biraz kırılmıştı. Açık açık belli etmişti onu istediğini. Ama Hamza oralı bile olmamıştı.
“Olur ” diye yanıtladı.Hamza, Bahar’ın düşen yüzünü görmüştü. Bu kadının her hali ayrı tatlıydı. Dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. Açılan kapının sesini duyunca arkasını dönüp ” Neden beni istemiyor ” gibi saçma bir düşünceye kapıldı Bahar.
Beline dolanan ellerle irkildi. Hamza omzuna bıraktığı öpücük ten sonra kulağına fısıldadı. “Seni çok istiyorum ama senin için özel olmasınıda istiyorum. ” dedi Bahar dönemeden aynı hızla çıktı odadan çıktı. Çıkmasıda gerekiyordu. Çünkü hali cidden vahimdi….
{♡}
Elini sıkı sıkı tutmuştu Hamza.”Elimi diyorum bu kadar sıkmasan kaçacak değilim.” Bir eli direksiyon da diğer eli Bahar da. Halinden gayet memnundu Hamza. Elini sıktığınının farkında bile değildi.
Elini dudaklarına götürüp öptü.” farkında değilim. Ama her an bir şey olacak korkusu taşımıyorum dersem yalan olmaz. O kadar bekledim ki inanması zor.”
Koltukta Hamza’ya doğru dönüp başını koltuğuna yasladı.” Anlat bana ” dedi Bahar.
“Neyi anlatayım kara sevdam. “kara sevdam ” bu adam bu kelimeyi söylerken Bahar kendinden geçiyordu.
“Seninle aslında tanışıp ama seni hiç tanımadığım zamanları anlat. İnanması zor ama kollarına düşen ve birkez gördüğün birine yıllarını neden harcar insan. Hemde onca uğraşla ve neredeyse bir hiç uğruna! Seni sevmeyebilirdim istemeye bilirdim. Gerçi hala aşılmamış konularımız var ya neyse, onu işte.”
Araba durunca etrafına bakındı Bahar.” Geldik bu konuyu kahvaltıda konuşalım sen karar ver nedenine?”
Elini tutarak yönlendirdi Bahar’ı. Kapıda onları karşılamak için bekleyen genç çifti gördü Bahar. Erkek olan Hamza’ya sarılmıştı. Bayan olan da Bahar’a. Karşısında ki çifti inceledi Bahar kısa bir an. Erkek olan yakışıklı ve iri yapılı biriydi renkli gözleri kumral teni vardı. Bayan olan adamın yarısı kadar anca minyon fizikli ama çok çekici bir güzelliğe sahipti. Beyaz teninde kara kaşı kara gözleri vardı.
Hamza kolunu Bahar’ın beline atarak kendine çekti. “Tanıştırayım Bahar bu kazma benim fakülteden arkadaşım Kerim. Kerim dudaklarını büküp homurdandı. Bahar gülmek istemişti adamın bu haline ama ilk defa tanıdığı birine gülmek ayıp olurdu.
“Bu güzel bayan da Kerim’in karısı Balım.”
Hamza kolunu Bahar’ın omzuna çıkardı. Kendine iyice yaklaştırdı. “Bu yanımda gördüğünüz göreceğiniz tek ve en güzel kadın Bahar.”
Bahar utanmıştı. Alışık değildi insanlara bu şekilde tanıtılmaya. Başını sallayarak”memnun oldum”dedi.
“Hamza neden kocama kazma diyorsun” Balım kocasının koluna girerek “O bir kütük.”dedi gülerek.
Kerim karısını kendine çekip”Sen bu kütük için dağları aştında geldin hatun.”dedi.
Balım kıkırdadı ” Ne iyi ettim ama.”
Bahar bu çiftin çok eğlenceli olduğunu düşündü. Birbirlerini çok sevdikleri her hallerinden belli oluyordu.
“Seremoniniz bittiyse kahvaltıya geçebilir miyiz artık? “dedi Hamza.
Balım ” hadi gelin size en özel kahvaltıyı hazırladık.” Yönlendirilen tarafa doğru yürüdüler. Bahar geçtiği yerleri inceliyordu. Nehir kenarında bir yerdi. Kimi yerde masa kimi yerde yer sofrası yöresel halılar yastıklar ile dizayn edilmişti. Büyülenmiş gibi bakıyordu Bahar. Şehir dışına bile çıkmayan biri olarak gördükleri elbette cezbediyordu.
Nehirin sesiyle hemen yanına kurulmuş kahvaltıya baktı. İçinden yuh çekti. Kuş sütü eksik bu olsa gerekti.
Kerim ” Umarım beğenirsin Bahar size özel yer sofrası Hamza’nın fikriydi.”dedi.
“Beğenmek mi bayıldım ellerinize sağlık her çok güzel görünüyor.”
Balım kocasının koluna girerek “size afiyet olsun ben çayları şimdi yolluyorum. Sonra size katılırız şimdi biraz işimiz var.”diyerek kocasını çeke çeke götürdü.
“Çok eğlenceli insanlara benziyorlar.”
“Hemde çok Balım’ı seveceksin farklı biridir. Her zaman karşına çıkan insanlardan değildir.”
Yerlerine oturmuşlardı. Bahar iyiki pantolon giymişim diye geçirdi aklından. Yerde oturmayı da bilmiyordu. Dizlerini yana kırarak oturdu.
“Nasıl yani merak ettim doğrusu?”
“Çok güçlü ve kararlı biridir. Kerim’in aksine… Kerim’le olmak için memleketinden kaçtı. Kerim’i kendine yar edene kadar da pes etmedi. Enteresan bir aşk hikayeleri var. Belki bir gün anlatır sana.”
Bahar, Hamza’yı dikkatle dinledi.” Şimdi daha çok merak ettim ya neyse…”
Çayları gelmiş çoktan yemeye başlamışlardı. Bahar her tattıgı şeye bayılmıştı. Hepsinin tadı farklıydı.
“Ee Hamza Haznedar anlat şimdi seni dinliyorum.”
Hamza bundan kurtuluş olmayacağını düşünüp söze girdi.
“O anı anlatmak zor bilmiyorum o olaylar olduğunda ben yurt dışındaydım. Haberi alır almaz gelmek istesemde anca yetişebilmiştim. Senin olduğun yere doğru geldiğimde sen bayılmak üzereydin. “
Bahar’ın gözleri bulutlanmıştı. Yüzüne hüzün çökmüştü. Hamza bunu fark ettiğinde “üzülmen için anlatmıyorum Bahar yapma böyle…”
“Elimde değil hala alışmış değilim.”
“Alışılacak bir durum değil zaten, ama yinede üzülme içim yanıyor seni böyle görünce.”
“Tamam devam et sen, dinliyorum.”
“Seni tuttuğumda senden bana doğru gelen koku içime nüfuz etmişti. Sendeki sıcaklık benim soğuk kalbime dokunmuştu. Hiç gerçekten bir kadına derin duygular beslememiştim, sana kadar.”
Bahar güldü.” Ben şimdi senin ilk aşkın mı oluyorum.”
“Hayır, ilk ve son aşkım oluyorsun. “
“Çok az kadının başına gelir şanslı olduğumu düşünüyorum.”
Elini Bahar’ın çenesine koydu.” Bence şanslı olan benim. Kollarıma bir huri düştü cennetten o gün ve içimden bir ses onu asla bırakmamam gerektiğini söyledi. Bende o sesi dinledim. Her zaman yanındaydım. Sağında solunda arkanda. Beni hiç görmedin. Ben yoksam adamlarım vardı. Üniversiteye ilk başladığın gün oradaydım. Mezun olduğun günde oradaydım.”
“Dur, dur biraz bana bursu senin ayarlarladıgını soylemeyceksin degil mi?”
“Eh kısmen. “
“Peki o dört yıl içerisinde eski sevgilim Cem’i de biliyor olmalısın?”
Hamza’nın tüm bedeni kasılmıştı. Yüzünde ki gerilmeyi fark etmişti Bahar. Dişlerini sıkmıştı Hamza. ” O adam adî bir pislikten ibaret adını anma!”
Kaşlarını çatmıştı Bahar. Tamam kalkıp Cem’i savunacak değildi. Ama neden öyle söylediğini merak etmişti. Hem kendisini terk etmesi dışında Cem den herhangi bir kötülük görmemişti. Bugün çok şükür terk etmiş diyordu.
“Sana onu savunacak değilim, ama neden öyle söyledin?”
“Zamanı gelince ki umarım gelmez öğrenirsin. Ama inan bana o senin sandığın kişi değil.”
İçine kurt düşen Bahar daha fazla merak etmişti. Ne olabilir diye aklında bir tarama yaptı. Ama bulamadı.
“Peki öyle diyorsan umarım bir gün anlatırsın.”
Buna sessiz kaldı Hamza. Anlatmak istediği son şey bile değildi. Konuyu değiştirmek en iyisi diye düşündü. Yüzüne eski halini takınıp güldü. “Tanışmamız nasıl olursa olsun seni bana getirene hergün dua ve şükür ettim. “
Bahar uzanıp Hamza’nın elini tuttu.” Bak ben senin kadar güçlü yada kararlı biri olmadım. Olamadım. Hayatımda çocuk yaşta kimsesiz kaldım. Güçlü olamadım ama öyle göründüm. Aslında içimde babasının dizinde uyumak isteyen bir kız çocuğu var. Ben kaldıramıyorum acıyı, hüznü ağır geliyor. Hem sonra hayatta Sema dan başka kimsede yoktu. Ama onunda kendi sorunları ve ailesi var. Bir kez ağlasan omzunda ikinciyi yapamıyorsun. Ben seninle olmak istiyorum ama nasıl olacak bir fikrim yok. Anla beni üzülmek istemiyorum. Ağlamak beni çok yoruyor. Bazı insanlar şu köşede ağlasa şu köşede gülebiliyor. Ama ben her köşede ağlıyorum.”
Yarım metre uzağında ki kızı elinden tutarak dizine yatmasını sağladı. Bahar ne yapmak istediğini anlayınca hiç itiraz etmeden ona uydu .
“Baban yok ama ben varım. Hem unuttun mu? Ben senin adamınım bu diz seni. Omzumda her salise müsait ama sen sakın ağlama!”
Gözlerini kapatıp anı yaşadı Bahar. Cidden bu adam onundu. Her şeyiyle. Bırakmaya niyeti yoktu artık. Ama ileri içinde fikri yoktu.
“Herşeyini kaybetmiş birine büyük şeyler vaad ediyorsunuz bayım. Ya benden bıkarsan sıkılırsan ne olacak ?”
Eğilip yanağından öptü Hamza.” Sen aklını kaçırdın sanırım.Böyle bir şey olamayacak Allah’ın izniyle.”
Yerine iyice yerleşen Bahar ” Benden bıkarsan kara bela olurum sana.”dedi.
Kahkahası ortalığı inletti Hamza’nın “karabelam ol. Derdim ol. Kederim ol. Herşeyim ol. Ben ölene kadar seninim. “
” Ya, sen buradasın da Ömer nerde ?” konuyu aklına gelen soruyla bıçak gibi böldü Bahar.
“Ömer Bursa’da annemlerin yanında.”
“Babalar böyle işte çocuklarını bırakıp gidebiliyor rahatlıkla.”
“Evet gittim, ama annesini bulmam gerekiyordu.”
Bahar yattığı dizden kalktı. Yüzünü Hamza’ya çevirdi.” Ben ona anne olabilir miyim? Yani bilmiyorum ki nasıl anne olunur. Sonuçta adım üvey anneye çıkacak.” Hamza işaret parmağını Bahar’ın dudağına bastırdı.” Üvey anne de nedir. Onun annesi olacaksın sana o lafı yakıştıranın benden çekeceği olur. Ve ayrıca senden çok güzel anne olur. Ömer’e ve doğacak çocuklarımıza.”
Bahar’ın içi titremişti. Doğacak çocuk kelimesi içine ayrı bir heyecan bırakmıştı. Farkında olmadan gülümsedi.
“Neden güldün şimdi ?”
“Hiç çocuklarım olmasını hayal etmemiştim. Sen söyleyince tuhaf geldi.”
Kolunu uzatıp kendine çekti kızı.” Daha tuhafına gidecek sözlerimde var. Ama şimdilik saklıyorum.”
“Doydunuz mu kumrular? ” Balım’ın sesine döndüler. Kerim de arkasından pis pis sırıtıyordu.
“Bahar sen bu odunun içinden nasıl bir romantik çıkardın hemen bize anlat ” Kerim bunları söylerken sofraya kurulmuştu çoktan. Yeni sıcak çaylarda Balım’ın elindeydi. Teker teker dağıttı. Sonra kocasının yanına oturdu.
“Canım ne var onda sen bilirsin, ben senden nasıl çıkardıysam öyle işte kocacığım.”
Kerim ağzına attığı domatesi yutup karısına baktı.” Nasıl oluyormuş o karıcığım açar mısın konuyu.” dedi.
Bahar bu çifti gerçekten sevmişti.
” Yontarak hayatım yontarak.” Kerim hariç herkes gülmeye başlamıştı.
Karısına sen görürsün bakışları atmıştı. Balım ağzına fermuar çekme işareti yaptı.
“Ailen nasıl Kerim ?”diye sordu Hamza.
“İyiler hala alışamadılar buraya yerleşmeme ne zaman vazgeçerim diye bekliyorlar.”
Bahar’a dönüp anlattı Hamza.” Kerim egelidir. Ailenin en küçük ve şımarık ogluydu Balım’la tanışana kadar. Balım da Elazığ’lı o hep böyleydi sanırım.”
Balım ve Kerim göz göze geldi. Birbirlerine bakıp güldüler. Güzel bir aşk hikayesi vardı. Bu bakışların altında Bahar bunu hissetmişti.
“Sen nerelisin Bahar?” Balım’ın sorusuna döndü.
“Ben göçmenim yani atalarım ben doğma büyüme İstanbul’luyum.”
“Oo senin yemeklerin güzeldir o zaman göçmenlerin el maharetlerini duyuyorum.”
“Estağfurullah ben yeni nesilim ama biraz genetik bir olay sanırım az buçuk yaparım.”
Sohbet muhabbet derken öğlen olmuştu. Vedalaşıp ayrıldılar. Otelden eşyalarını andıran Hamza, Bahar’ı kendi evine götürdü.
Bahar karşında duran görkemli villaya bakıyordu. Beline dolanan ellerle kendini Hamza’nın bedenine yaslı bulması bir oldu.
“Neden gerek gördün böyle bir şeye otel de gayet rahattı.”
“Evet rahattı. Ama minnacık şeylerle dolaşmanı istemiyorum otelde. “
“Allah ala burda da sen varsın sen erkek degil misin? Onlarda kocam değil sende hem seninle aynı evde yaşayacagımı kim söyledi sana.”
Hamza kızın kulağına doğru eğildi. Sıcak nefesini üfledi Bahar’ın yanağına doğru. Bahar tüm bedeninin titrediğini hissetti.
“Birincisi ben bir erkeğim bunu sana zevkle gösteririm. İkincisi kocan değilim ama olacak tek kişiyim ondan yani sorun yok. Son olarak bensiz yaşayacağını kim söyledi.”dedi Hamza. Kendinden oldukça emindi. Ve her zamanki küstah bakışları kızın üzerindeydi. Ama o küstah bakışlar ve sözleri birbiriyle örtüşüyor Bahar’ı etkileyen tavırlar oluşuyordu. Kısacası Hamza’ya küstahlık bile yakışıyordu.
Bahar’ın dizleri titriyordu, Hamza onu bıraksa düşebilirdi. Bu adam Bahar da etkinin alasını bırakıyordu. Karşı çıkmak şöyle dursun ağzını bile açamıyordu. Bunun normal olmadığını düşündü. Birine bu derece tepkisiz kalmak. Hiç ona göre değildi. Ama elinden gelen bir şeyde değildi.
“Sen bana büyümü yaptın ?”
💞
He gülüm Hamza boş vakitlerinde kuru kafalarda çay içiyor. Ilahi Bahar…
Yaa sonu çok iyidi barismalarina sevindim süründürürsun dedim ama yapmadım çok sağ ol bebeğim emeğine sağlık 💙💙💙😘😘😘