Beşiktaş karakolunun arka kapısından geçip, nezarete inen merdivenlerini indi. Birileri Vedat’ı görmüyordu, bazı bakışlar onu görmezdi. Kapı açıldığında sabah yediydi. Kıvrılmış yatan Musa, kapının aşırı gürültülü sesiyle kalkmıştı. Musa boş bakışlar atarken, gelen kişinin suçlu olduğunu düşünmüştü.

Siyah eldivenlerini takıyordu. “Nasıl yaptın, karına nasıl el kaldırdın ve ona hiç acımadan bıçağı nasıl sapladın?”

İrice bir yapıya sahipti Musa, güçlüydü, yakışıklıydı. Küstahça diklenecekti fakat buradan başına bir şey gelmeden çıkamayacağını anlamıştı, kimse ona yardım etmezdi. “Ben…”

Musa’yı yakasından tutup kaldırdı, burun buruna getirdi. “Sen bir pisliksin, karaktersiz, adi ve haysiyetsizsin.” Sağ yumruğuyla Musa’nın sol gözüne vurdu. Sendeleyen adama düşme izni vermedi, acısının azalmasını beklemedi. Ayakta zor duran adamın karnına tekmesini indirince Musa duvara çarparak yere yığıldı. Kendini koruma içgüdüsüyle ayağa kalkarken zorlandı ama kalktı. Acı soluklarıyla Vedat’ın üzerine yürüdüğünde Vedat ona tek adımda ulaşıp dizini Musa’nın karnına sertçe geçirdi. Yetmedi, doğrulttu sağ gözüne yumruk attı. Vurdu, ellerini, kollarını son gücüyle kullandı. “Evde kadını ezeceksin, acımasızca döveceksin, ertesi gün dışarıda adamım diye gezeceksin. Adam mısın sen? Adam dediğin kadına vurmaz, kadına zarar vermez, onu öldürmeye kalkmaz!” Duvardan duvara vurdu Musa’yı, tıpkı Efşan’ın yaptığı gibi. Yüzü gözü kan içinde kalıp, yere boylu boyunca serilince eğilip saçlarından kavradı Musa’yı. Ağzı açık acı içinde inleyen Musa’ya bakıp dişlerini sıktı. Azrail kadar acıyordu ona, hiç.

“Hâkim sana ne olduğunu sorduğunda ona, ‘Karıma yaptığım köpeklik için çok pişmandım, kendimi duvardan duvara vurdum,’ diyeceksin.” Acıyla inliyordu Musa, ses gelmeyince saçlarını daha sıkı çekti Vedat. “Duydun mu?” Sesi yüksek ve duvar kadar sertti. Musa başını hızla sallayarak tamam dedi. Vedat Musa’nın başını yere fırlatıp ayağa kalktı. “Adım Vedat Çelebi, bu adı hiç unutma! Bir daha herhangi bir kadına dokunduğunu duyarsam seni çubuğundan asarım. Boşanma celbi geldiğinde kuzu kuzu imzalayacaksın yoksa her nerede olursan ol, oraya girer seni bulurum.”

Geldiği sessizlikle ayrıldı karakoldan. Evde onu bekleyen biri vardı, simit almaya gidiyorum diyerek not bırakmıştı.

                                                              ***                         

Efşan notu bulduğunda kaşlarını çatmıştı. Vedat Çelebi ve simit… Yatak akşam bıraktığı gibi duruyordu, hiç uyumadığını fark etti. Yatağı toplayıp çayı demledi, kahvaltı masasını hazırladı. Kapı sesiyle kalbinde değişik bir atış hissetti. O, yalnız yaşayan küçük bir kadındı. Sabahın bu saatinde kapısını kimse çalmazdı, şu ana kadar.

Elindeki simit poşetini havaya kaldırıp, Efşan’a uzattı. “Severim.” Severdi ama almaya gitmişliği ilkti.

“Bu saatte almaya çıktığına göre çok seviyorsun, onu anladım. Uyumamışsın.”

“Yerimi yadırgadım diyelim.”

“Bunun için önce yatman gerekirdi, neyse ellerini yıka da gel hadi.”

Eller ve yıkamak! Efşan takıntılıydı. Efşan mutfağa geçerken o da banyoda ellerini yıkayıp döndü. İki kişilik küçük masaya oturdu. Çayını önüne bırakan Efşan’ın gülümsemesini yakaladı. “Neden güldün?”

“Yaklaşık dört senedir bu evde yaşıyorum, evimde kahvaltıya ilk kez misafirim bir erkek.” Kendi çayını da bırakıp oturup Vedat’a baktı.

Uzun saçlarını örmüştü, örük sol omuzunda duruyordu. Başında açık mavi bandana vardı, gözlerini ön plana çıkaracak kadar güzel bir maviydi. İnce, mevsimlik bluzu da bandanasının rengindeydi. Siyah dar kotuyla Efşan spor giyimde kadınlara ikon bile olabilirdi. Sade ve çok şıktı.

“Neden öyle bakıyorsun?”

Vedat başını yana eğerek gözlerinin içine baktı. Efşan’ın gülüşü büyüdü, Vedat’ın gönül bahçeleri çiçek açtı. “Babaannem gözlerini görse kıskanır, mavi gözlere ayrıca hassasiyeti var.”

“Mavi gözlü değil o hâlde?”

“Hayır, mavi gözlü. Benim gözlerim babaanneminkiyle aynı, erkek kardeşlerim babama ve anneme benziyor. Ama kız kardeşim babaannemin bir kopyası.”

“Kız kardeşinin adı ne? Erkek kardeşlerini biliyorum, Korhan arada anlatıyor.”

“Mihriban, seninle aynı yaşta. Yurtdışında okuyor, bu sene dönmeyi planlıyor. Çok torunu var ama babaannem beni diğer torunları arasından belirgin biçimce daha fazla sever, bu ayrımcılık değil tabii. Seni görse tablo gibi izlerdi.”

“Tanışmak isterim, dedenle aralarındaki aşk hikâyelerini biraz dinledim Korhan’dan.”

“O hâlde ilk fırsatta yemeğe geliyorsun.”

“Olur, kabul edildi. Kahvaltıdan sonra Ataşehir’e gideceğim, arabamı servisten almalıyım.”

“Arabanı alırlar, senin gitmene gerek yok.”

“Beni bu zengin hayatın içine çekmek ister gibi bir hâlin var, alışık değilim.”

Vedat etrafına bakındı. “Bence zaten zengin bir kadınsın. Bizde işler böyle yürüyor, alışığız.”

“Benim seninle ne ilgim var?”

Muhtemelen hayatına çoktan dâhil olmuştu Efşan, çevresindeki tehlike onun kim olacağı haberini almıştı. “Birlikte gidelim, son teklif?”

“Senin işin yok mu, dün akşamdan bu yana benimlesin?”

Dudaklarını büktü. “Babam sağ olsun, çalışıyor.”

Efşan kahkaha attı. “Sen baba parası mı yiyorsun?”

“Züppede de, tam olsun.”

“Alınma hemen, inanmamıştım zaten. O zaman birlikte gidebiliriz.”

Yavaş yavaş dünyasına dâhil ediyor, usulca içine içine çekiyordu kadını. Kör kütük âşık değildi, şimdi arkasını dönüp gitse unutabilir, hiç tanışmamış gibi yapabilirdi ama bunu yapmayacak kadar onu beğeniyordu. Gülüşünü, o lacivert safir gözleri saatlerce izleyebilirdi ve bunu tüm kalbiyle istiyordu.

                                                                     ***                                                                 

İçeriden gelen kadife sesi işitti, naif, pürüzsüz ve huzur dolu ses… Masanın başına geldiğinde, sahnedeki kadını dikkatle izleyen adam onun varlığını hissetmemişti. Omuzunu sıktığında ona döndü Vural. Genişçe gülümsedi Vural, halasının oğluna, yıllardır ayrılmaz sıkı dosttular, akraba olmaları akıllarına bile gelmiyordu. “Otursana.”

Vedat karşı sandalyeye oturdu, ama sahneye bir kez bile bakmadı. “Yine kendinden geçmiştin.”

Vural sahneye döndüğünde yüzünde tatlı bir gülüş belirdi. “O söyleyince böyle oluyor, yıllardır kendimden geçmiş gibiyim.”

“Hazan burada ne arıyor?”

Başını iki yana salladı Vural. “O bir şey istediğinde benim reddetme gibi bir şansım olmuyor.”  

Vedat yüzünü buruşturdu. “Aptal âşık.”

Vural, koyu yeşil gözlerini Vedat’a kaldırdı. “Her neyse… Sen anlat kim bu mavi gözlü güzel kadın?”

“Kim olduğunu çoktan öğrenmişsindir, gözlerine kadar biliyorsun ya!”

“Dün haber verdiler, baktım tabii ki. Konu sen olunca her şeyi yapabileceğimi biliyorsun.”

Başını sallayıp anlatmaya başladığında şarkı da bitmişti, Hazan’ın yanlarına geleceğini düşünmüştü ama başka bir şarkıya başladığında devam etti.

“Gülefşan… Adında Gül olması biraz saçma, aynı zamanda da ürkütücü. Sen sırf adında Gül var diye etrafında değilsin, değil mi?”

“Asıl ürkütücü kısmı parfümünün gül olması. Hayır, yani o çok güzel, çok güzel gülümsüyor, hayat dolu ve enerjisi çok değişik. Bunun yanında Efşan’ın o kadın olduğunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. Öyle şeyler yaşamış ki kendi acımdan utandım. Kendi mezarları var, Vural.”

“Ve… Buna rağmen hayat dolu, kesinlikle senin için gelmiş. Ne kadar saçma olsa da bu saçmalığı yaşadığımızı biliyoruz.”

Vedat bunun doğru olmasını, onun için gelmiş olmasını diliyordu. Hiçbir kadını, yanında istiyor diye zorla tutmazdı. “Umarım…”

“Dedem seni soruyor, yanına gitmeyi düşünüyor musun?”

Annesinin babası olan Seyit Aras’la araları ne çok iyi ne çok kötüydü. Yetmiş beş yaşında, hâlâ ölmeye niyeti olmayan bir adamdı. Tek sorun annesi ve dedesi görüşmüyordu. Vedat da nadir de olsa uğruyor, hâlini hatırını soruyordu. Dedesi için Vural bir Vedat ikiydi. İkisi için de yapmayacağı şey yoktu. Onları kendi dünyasına dâhil ederken hiç acımamıştı. Ona göre bu doğanın bir kanunuydu; karalın oğlu kral olurdu. Seyit Aras namıyla Deli Seyit eski bir kabadayıydı. Yerini Vural’a bırakıyordu, ancak gözlerini sonsuza dek kapattığında Vural onun tahtına oturabilirdi. Vural, onun soyadını yürütecek tek erkek torunu değildi ama namını götürecek tek kişiydi.

“Bir ara uğrarım. Ölmeye niyeti yok mu?”

Vural sırttı. “Bence henüz yok, son gördüğümde nargilesiyle aşk yaşıyordu. Biraz da iş konuşalım… Annenin hisseleri sende olduğuna göre sana yeni projeyi anlatayım, daha sonra da dedemin işlerine bakarız. Arazi gaspı söz konusu, dedemin eski bir arkadaşının arazisine el koymak isten birileri var…”

“Nereye istersen imza atarım, bu konuyu geçelim. Diğer konuya gelirsek, kim olduklarını araştırdın mı?”

“Evet, sorun şu ki…”

Vural’ın sesi uzaklaşır gibi olduğunda Vedat derin bir soluk aldı. “Nuri Aydoğan… Karşısında bizim olduğumuzu söylediniz mi?”

Vural sahneye döndü, Hazan şarkıyı bitirmiş, yanlarına geliyordu. “Hazan geliyor, sonra konuşalım.”

“Selam, nasılsın Vedat?”

“İyi, otursana.” Vedat kısacık bakıp önüne dönmüştü.

“Oturmayacağım, selam vermek istedim.”

“Nereye?” diye soran Vural’a döndü Hazan. Kestane rengi saçları omuzundan sırtına döküldü Hazan’ın, ela gözleri içli bakıyordu. “Arka tarafa geçiyorum. Kızları özledim, selam vereyim. Çıkarken bulursun beni.” Vedat’a döndü tekrar. “Görüşürüz, Vedat.”

Hazan’ın ardından kaldıkları yerden devam eden ve bir saati bulan sohbetlerine devam etmişlerdi. Bazıları için zor, bazıları için tehlikeli ama onlar için basit bir hayatın birer parçalarıydılar. Oldukları kişilerin, olmak isteyip istemedikleri sorulsaydı, ikisin de buna verecek cevabı yoktu.

Bir Hafta Sonra…

Arkadaşlarıyla bir kahve içmek için dışarı çıkmıştı. Dönüş yolunda, eli direksiyonda gözü yolda tek bir şeyi düşünüyordu, Vedat bir haftadır neredeydi? Korhan’la bir kez buluşmuş, kahve içmişlerdi, ama Vedat’ı hiç görmemişti. Onu neden görmek istediğini kendine soruyordu. Kendine her zaman açık biri olmuştu, yaşadıklarının ancak bu şekilde üstesinden gelmişti. Onu görmek, sesini duymak istiyordu, ama sanki Vedat cephesinde onu görmek isteyen yoktu.

Arabayı marketin önüne durdurdu. Canı sıkkınsa yapacağı en iyi şeyi biliyordu. Girip çıkması yarım saatini aldı, eve gelmesi on dakikasını. Poşetleri kapının hemen önüne bıraktı. Hızla odasına geçip iş kıyafetlerini kuşandı. On dakika sonunda odanın ortasında birçok kova içleri su dolu bekliyordu. Masanın üzerine dizdiği renk renk deterjan kutularına bakıp içli bir soluk aldı. “Bebeklerim…” diye sevdiği kutulardan çamaşır suyu olanı aldı. Kapağını açıp tüm paketi kovalara boşalttı. Kutudan bittiğine dair ses geldiğinde onu bırakıp diğer kutulara da aynı işlemi uyguladı. Göğsü şevkle kabarıyor, az sonra o kovaları köpürterek temizlik yapacağını hayal ettikçe heyecan duyuyordu.

“Cam! Önce camlar…” Perdeleri kenara çekip -üç gün önce yıkmıştı- camları açtı. Cam silme kovasına cam bezini sokup, eliyle bir güzel yoğurdu. Aklındakiler uçup gidiyordu. Koltukları çekti, aralarını süpürdü, tozlarını aldı ve sildi. Banyoya kireç sökücüler sıktı, duşa kabini telledi, lavaboları ovaladı. Yerleri cifledi, pencere mermerlerini telledi, evin her köşesine eli değecek şekilde temizlik yapıyordu. Kaç saat geçtiğini bile bilmiyordu, hava kararırken bile dikkat etmemişti. Havaydı ona göre, kararırdı. Arada öksürüyor, çokça hapşırıyordu. Alerjisi olduğunu bile bile bu yolu tercih ediyordu, bu da onun zayıf tarafıydı. Kapının sesini duyana kadar dünyadan kopmuştu, hatta biraz sonra ciddi anlamda kopabilirdi. Kafası hafiften uçmaya başlamıştı. Kapı dürbününden bile bakmadı.

Kapı açılır açılmaz Vedat’ın yüzüne sert bir koku çarptı. Evin içi gaz gibi kokuyordu. “Efşan!”

Efşan gülümsedi. “A! Vedat!”

Vedat içeri bir adım attığında Efşan çığlık attı. “Ayakkabıların!”

Evin içindeki koku iyice ciğerlerini doldurduğunda Efşan’ın intihar etmek için yeni bir yöntem geliştirmiş olduğunu anladı. “Bu koku ne?”

“Temizlik yapıyorum.” Öksürmeye devam etti, gözleri kızarmıştı. Vedat ona bakarken onun bir deli olduğunu dahi düşündü. Az daha orada kalırsa, kendisi de delirecekti zira koku delirtecek kadar fazlaydı. “Saatlerdir seni arıyordum, merak ettim.”

Efşan hapşırdı. “Duymadım.”

Ayakkabılarını çıkartıp salona yürüdüğünde kokunun daha da arttığını algıladı ve pencereler kaplıydı. Arkasından gelen Efşan sürekli hapşırıyordu. Pencereleri açıp Efşan’a döndü. “Sen aklını mı kaçırdın, ölmek mi istiyorsun? Bu nasıl temizlik Efşan?”

Efşan onu anlamayacak kadar burnuyla haşır neşirdi. Cevap bile veremiyordu. Vedat ona bakarken yüreğinin sıkıştığını hissetti. “Hastaneye gidiyoruz! Alerjin falan mı var?”

Kolundan tutulup çekilen Efşan itiraz ettiyse de bir işe yaramadı. Üzerinde çamaşır suyu lekelerinin olduğu tişört ve eşofmanla kendini kolunda serumla, ağzında hava tüpüyle yatarken buldu.

Vedat ona kötü kötü bakıyordu. Doktor neler neler demişti… Bir daha böyle bir çılgınlık yapmaması gerektiğini üzerine basa basa tekrar etmişti. Efşan onu anladığını ifade eden baş sallamalarıyla onaylamıştı ama yine yapacağını biliyordu, bu kez camı açardı olur biterdi.

Saatler sonra evine tekrar girdiğinde deterjan kokuları açık pencerelerden uçup gitmişti. Koltuğa oturduğunda Vedat açık pencereleri kapatıp yanına oturdu. “Bunu bir daha yapma!”

“Fark etmiyorum, kafamı dağıtmak için bire bir.” Vedat’a yandan bakıyordu. “Sen neden gelmiştin?”

“Senin zeki bir kadın olduğunu düşünüyordum ama şu gördüklerimden sonra bunu bir daha sorgulayacağım. Bile bile ölüme yürümek bu, gelmesem bu evde uyuyacaktın.”

Muhtemelen evet. “Sen bana hakaret mi ettin?”

Vedat bedeniyle döndü, akları kızarmış lacivert gözlere uzun bir süre baktı. “Hayır, kendini atmış olduğun tehlikeyi sana anlatmaya çalışıyorum.”

Başını koltuğa bıraktı, yorgundu, uykusu geliyordu. “Herkesin bir kaçış yolu vardır, Vedat. Benimki de bu, kendimi iyi hissediyorum.” Yerinden usulca kalktı. “Ev senin, ben birazdan dönerim. Üzerimi değiştirmeliyim.”

Yarım saat geçmesine, Vedat’ın istediği yemek bile gelmesine rağmen Efşan odasından çıkmamıştı. Salonu on tur dönen Vedat sabrının sonuna geldiğinde kendini Efşan’ın odasının önünde buldu. Kapıyı tıklatacağı anda açılan kapıda saçları omuzlarına ıslak hâliyle dökülmüş, yüzünde gram makyajı olmayan ama taptaze duran kadını izlemekten kendini alamadı.

“Ne oldu?”

“Hiç, çıkmadın merak ettim.”

“Sen beni ne çok merak eder oldun.”

Buna cevap vermeden arkasını dönüp, salona ilerledi. “Hastasın, bayılman olası. Yemek yiyelim mi?”

Kaşları birleşik olan Efşan peşinden ilerledi. “Olur, hazırlarım şimdi.” Salona girdiğinde burnuna dolan nefis pizza kokusunu aldı, acıktığı gerçeği midesine takla attırdı. Gülümseyerek dolaptan tabak ve bardakları masaya bıraktı. “Vedat Çelebi kalbime oynuyorsun, keşke nasıl sevdiğimi bilseydin. O zaman seni sevebilirdim.”

Masaya oturup Efşan’a baktı. “Kalbine girmek bu kadar kolay mı? Alt tarafı pizza ve ben etli severim ama senin için de aynısını söyledim. Sen Urfalısın, et seversin.”

Kutuyu açarken işittiği sözlerle durmuştu, gerçekten de etli seviyordu ama bu zevkler şu an bu masada olmayacak kadar ortaktı. “Etli severim.” İkisinin de gözleri buluştu, kısa bir an ikisi de konuşmadı.

O zaman sev beni

Tabağına bir dilim aldı. “Ben neden geldiğimi unuttum.” Bardaklara kola dolduran kadına bakmadan bir ısırık aldı. “Pazar günü babaannem ve annem seni kahvaltıya bekliyor. Aradım seni ama açamayınca geldim.”

Bir haftadır neden aramadın, diye soramıyordu. Bir dilim alıp ısırdı. “Sizin eve?”

“Evet, aile toplantısı, her hafta mutlaka tüm torunları da olmak üzere toplanırız. Bu pazar da o pazarlardan biri.”

Kolayı zorla yutunca genzi yandı. “Aile mi? Benim ne işim var senin aile toplantında, hayır gelemem.”

Başını yana yatırıp, mavi gözlerine yumuşacık bir hâl kondurdu. “Tabii ki gelirsin.”

Efşan bu bakışa ilk kez şahit oluyordu, yutkunurken gözlerini kaçırdı. Buzlar eriyordu… “Kalabalıksınız, benim o gün orada ne işim var Vedat?”

“Bu sorun değil, Korhan seni anlatıyor, hem de herkese ve sürekli, seni merak ediyorlar. Babaannem gözlerinin methini duyduğundan beri bekliyor.”

Babaanne Efşan’ı bekliyordu da Efşan kendini nelerin beklediğini bilmiyordu? Başını salladı, hepsi Vedat ve Korhan gibiyse anlaşabilirdi. “Tamam, geliyorum.”

Recommended Articles

39 Comments

  1. Vedatt bende geleymmi benide götür gittiğin yere 🥰🥰🥰

    1. 😂😂 Sensiz olur mu Leydim

      1. Neler olucak acaba aile toplantısında bende merak ettim. Okumak çok zevkli yazmasıda öyle mi acaba @payell nedersin.

      2. Acaba 3. Bölüm yok mu bulamıyorum.

  2. Ama bu çok az Sevgili Payellllll daha çok yayinlasan,tadı damağımızda kaliyor😊

    1. Malum 😂 bölümlerimi düzenli harcamam şart. Ama çok teşekkür ederim

      1. Aaa yayınlarmı bacım salça tursu gibi kışlık yapcak

        1. Sen beni mi çekiştiriyorsun 😂

      2. Ya çok guzeldi keşke kitap olsada böyle doya doya okusak

  3. Ben de gelmek istiyorum vedat davet var mı 🥰🥰 aileyle tanışma zamanı efşannn

    1. toplasip çelebilere gidelim en iyisi 😂

  4. Ahh be vedat deterjanlar efşanda kafa yapıyo efşanın gözlerde sende.. Yalnız efşan da kendimi gördüm yağ çöz porçöz çamaşır suyu hepsi güzel kafa yapıyor benim herif de bıktı yapma kullanma demekten simdi tek dediği bi gün geberip gideceksin bu zehirin içinde..

    1. Zevkli bir ölüm olurdu 😂😂😂 yine de Allah gecinden versin

  5. Vedat ın kadına şiddetle ilgili bi sorunu var ama ne🤔

  6. Temizlik mi oooo bizim işimiz 😂dimi yazarcığıım gidip yardım mı etsek hııı😂

    1. Bi ep atarız ucundan 😂 bir de bakmışsın evi kırklamışız

  7. Vedat ın kadına şiddet le ilgili bi sorunu var ama ne🤔

  8. Yorumlar siliniyomu gönderdiğim yorumlar yok

    1. Bana gelen ilk yorum onay istiyor. Su an onay veriyorum. Yorum görünecektir

  9. Aaa ben de öyle hastanelik olmuştum 🤭çamaşur suyuyla başka detarjan karıştırdım ohhh mis gibi temizlik yaptım sooonnracığımına gözümü hastanede açtım 😂

    1. 😂😂😂 zevkli bir hastalanma ama

  10. Şimdi bekleki yazarın gönlü olsunda yeni bölüm atsın offffff😣zaten bölümde kısamıydı ne hemencecik bitti 🙃

  11. Aile tanismasi tam bizlik babanne ,gozlerin gibi kendinde tatli ise Efsanada babannesi ol.Vedat ayni evde yasadiginizida gorururz ilerki zamanlarda.
    Eline emegine guzel kalbine saglik balim❤❤😘

  12. Bir an masumlar apartmanı aklıma geldi. Vallaha tırsdım.:))

  13. O gözleri babanneye kim methetti acaba acaba ay Vural aşkım da geldi çabuk benim. Vedat’ın ailesini çok merak ediyorum yaa Çelebiler kim bilir nasıl havalidir hepsi tabii kendileri mütevazi dislari havalıdir onların. Ah kalbim dayanamayacak bir paket Çelebi de ben istiyorum. Payelllim açılmamış duble aşık kara kas kara göz yağız delikanlı olsun lütfen 😁😘😘😘💙💙💙

  14. Super bolum canım benim emegıne saglık 🥰🥰

  15. Çok güzel bölümdü emeğinize sağlık

    1. Çok teşekkür ederim ☺️

  16. Transtan bir çıkayım aklimdakileri yazacağım☺️Ne güzel çekiliyorlar birbirlerine😍Aklımda bir sürü soru…Senin kitaplarının bölüm adlarını ayrı seviyorum.Bir baktım bu bölümün adı “Merak Ettim.” O zaman ben de bu cümleleri merak ettim😆

    -Çevresindeki tehlike,onun kim olacağı haberini almıştı.
    -“Sen sırf adında Gül var diye etrafında değilsin değil mi?”
    -Bunun yanında Efşan’ın o kadin olduğunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok.’
    -Sahneye bir kez bile bakmadı.
    -Vedat kısacık bakıp önüne dönmüştü.

    Deli Seyit’in adini KSKS’de okumustuk ilk.Hazan’i da öyle.
    Efşan’in temizlik seansına bayıldım😂Benim de dilimin uyuşmuşluğu vardır.😂Bir de koridor ve mutfak mermerini cif ve çamaşır suyu karışımı ile fircalarken pek artistik olmasa da patinaj yapmisligim😂Bir daha yapmam hiç demedim,demeyeceğim😂
    Kalemine sağlık dört gözle aile toplantısını bekliyorum:)

    1. Hiç de unutmaz 😍 evet okumuştuk onları KSKS de. Alıntılara bak ya 🥰😍 çok teşekkür ederim canım benim 💜🌸

      1. Unutulur mu hiç?😍🙂Heyecanla merak etmeye devam😍🙂💞

  17. Kalemine diline saglik

  18. Vedat Çelebi isin sonu diyorum
    O hıyarı dövdük e ben ohhhhh dedim ya bana yeter keşke gerçekte de var olsalar
    Ahhhhhh efsan ahhhh bakalım neler olacak

  19. Ya keşke paragraf arası yorum yapabilsek çünkü sonunda yazacağım yorumu unutuyorum
    Çok güzel bolumdü yüreğine eline sağlık

  20. Bir Vedat Çelebi geçti bee Payelll in kaleminden,kadını kadın gibi seven baştacı eden, değer veren ahan da adam =Vedat ÇELEBİ +Efşan =Lacivert gözlü kadın +AŞK = PAYELLLLL

  21. Merhabalar öncelikle sizin ve arkadaşlarınız bu yeni sitesi hayirli olsun ömrü ve okuyucusu bol olsun:) vedat ve efsani merakla bekliyordum:) çok da güzel olacaktir. Benim size site ile ilgili iletmek istediklerim vardi. Hikayelere ayrı ayrı ulaşabileceğimiz bölümler olsa daha iyi olur diye düşündüm. Kimin hangi hikayeye sahip olduğu belli ama takibi zor ben her hikayeye ayrı ayrı kısa yol ekledim takip açısından. Başka hangi kitaplar var diye 31. sayfaya kadar gidip 1. sayfaya kadar geldim:):) eklenis tarihi saati belli ama yeni bölümü farketmek zor bunu senperest 16. bölümde yaşadım örnek vermek gerekirse (Raja’ya hayranım bu arada:)) emeklerinizin karşılığını en iyi şekilde almanız dileğiyle yolunuz açık olsun.(ps: sizinle iletişime geçmek için yorum yazmıştım:)) iyi günler

  22. Efşan ailenin içine girdin haberin yok güzeliim

  23. Güz Sarmalında Vedat ismi geçtiği andan beri içimde bir heyecan ve sonunda kavuştuk. Bu ikili ortalığı kasıp kavuracak, hissediyorum 😁 yolu açık okuru bol olur inşallah 🙏🏻

  24. Sanırım Vedat aileye kısa yoldan içeroye almayı planlıyor bencede hemen alsın yaķışırlar emeğinize sağlık çok güzel bir bölümdü 🥰

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error: Content is protected !!