“Ben sana peşimi bırak demedim mi anne?” Saçını başını açmış, evin içinde dolanıp söyleniyordu. “Her gün ya her gün kızını görücüye çıkartan anne mi olur?”

“Nankör!” diye bağırdı Naciye Sultan. “Sen yuva kurasın diye uğraşıyorum.” Cumartesi eve geleceklerini söylemek için hiç uygun bir zaman değildi.

“Ben bulacağım evleneceğim adamı, sen değil.”

“Ne zaman? Otuz beşte mi? Karta kaçacaksın. O zaman kim alacak seni?”

“Ayy,” diye cırladı. “Kimse almasın beni, meraklı değilim. Anne bak bu sondu vallahi yıkacağım ortalığı. Bir kişi daha görmeyecek bu gözler, yeter da.” Saçlarını savurup odasına girdi. “Bıktım ya, istemiyorum işte istemiyorum.” Işığı yakıp odanın ortasında söylenerek dönmeye başladı. “Kadının gözü göz değildi, onu da görmedin. Kaynana diye yer o beni, hoş sana müstahak. Gelinlerine eziyet eden kadının kızına da eziyet ederler. Allah’ım sen koru.” Ellerini havaya açmıştı. Ayaklarının dibine bir taş geldi. “Hoş geldin Bay Bela,” diye bağırıp aldı taşı. “Taş devrinde mi yaşıyoruz arkadaşım?” Annesi içeriden tek bir şey anlamıyordu ama Poyraz aşağıdan her şeyi duyuyordu.

“Sana gelme demiştim. Görücüye çıkınca için rahat etti mi?”

Elindeki kâğıttan başını kaldırıp pencereye nefretle baktı. “Etti. Başım göklerde. Ben zaten içim rahat etsin diye hep görücüye çıkarım. Ne oldu beğenemedin mi?”

Başka bir taş daha gelmemesi için pencereyi kapattı. Notu kılıfa, taşı da kutuya bırakıp ışığını kapattı. Uyuması saatler aldı. Uyanması çok daha zordu. Yataktan kazındı, bitkindi, ruhu bile yorgundu. Şeker pembesi gömleğinin altına belden oturan geniş, gri eteğini giyip kemerini taktı. Gri şalını da takıp eşyalarını topladı. Dışarıda bir şeyler yerdi, evden çıkmak istiyordu. Bugün terziyi Pınar’a bırakıp Bakırköy’e gidecekti.

Apartmandan çıkarken kapının önündeki sarı taksiye iç çekerek baktı. Arka camındaki yazı dikkatini çekti.

‘Boyumun büyüdüğüne bakmayın, ruhum hâlâ çocuk.’ Yazıyordu. Sürekli aksiyon, gel git, anneler ve bir araya gelememelerinden adamı doğru düzgün tanımadığını düşündü. Yazı hoşuna gitmişti. Sakin sokakta kimse görünmüyordu, elini uzatıp yazıya dokundu. Ona dokunuyor gibi hissetmişti. Birkaç cümle bir araya gelmiş, bir adamı oluşturmuştu. Elini çekip yoluna devam etti. Perdenin arkasından onu izleyen adamın yüzündeki gülüşü görebilseydi ruhu biraz dinlenirdi belki.

Terziyi açıp Pınar’ı aradı. On dakika sonra elinde simit ve poğaçalarla gelmişti. Çayı önlerine koyana kadar söz etmedi Ahu ama bir başladı her şeyi anlattı. Pınar elinde çayıyla öylece dinlemişti. Arada sorular sormuş, aklında bir zemine oturtmuştu.

“Sen şimdi bana Poyraz’dan hoşlandığını mı anlattın? Sözlerinin içinde bir tek bu yoktu da.”

Başını geniş cama çevirdi. Bu soruyu kendine sormaya zamanı olmamıştı. “Sanırım, yani öyle olmalı değil mi? Hoşlanmak tamam da biz öyle sevgili gibi atışıp duruyoruz. Ben bunu tam kavrayamadım. Sanki yeni tanımıyorum da eskiden biri samimiyetimiz varmış gibi.”

“Evet, durum bunu gösteriyor. Bu güzel bir şey ama sizin konuşmanız lazım. Böyle taşla olur mu?” Pınar kahkaha attı. “Taş çok iyiymiş, sevdim bunu.”

Ahu da sırıttı. “Bir tanesi kafama geldi. Henüz onu hiç tanımıyorum, hiç. Nasıl biri, nelerden hoşlanır, nasıl bir beklentisi var, bilmiyorum. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Sevmek güzel de iki insanın bir ilişkiye başlaması zor.”

“E tabii yaş yirmi beş olunca sevgi şurada dursun oluyoruz. Mantık devreye giriyor, belki de uymayacaksınız. Bunu anlamak için ona telefon numaranı ver. Biraz muhabbet durumun özetini ortaya çıkartır.”

“Sanırım bir taş bulmalıyım, içine numaramı yazarım.”

“Taşlardan birine sar kâğıdı.”

“Olmaz, onlar benim. Saklıyorum.”

Pınar keyifle bir kahkaha daha attı. “Delisin.”

“Akıllı olduğumu hiç iddia etmedim.” Konuşarak ve gülüşerek masayı topladılar. Biraz kendine gelmişti, daha iyi hissediyordu. “O zaman ben gidip geleyim. Burası sana emanet.”

“Emanetin başımla bebeğim, hadi git gel.”

Çantasını alıp çıktı, çaprazına göz atmayı ihmal etmedi. Kendini gören Poyraz’ın içeri girişiyle başını sağa sola sallayıp durağa yürüdü. Bugün hiç gidesi yoktu ama mecburdu. Kumaşları tükenmişti, yeni siparişler için kumaş alması gerekiyordu. Aklında bin bir düşünceyle durağa gelmişti. Yanında bekleyenleri fark etmiyordu çünkü aklı zil zurna sarhoştu. Önünde duran sarı taksiyi fark edebildi. Eğilip baktığında Poyraz’la göz göze geldi.

“Bin,” dedi Poyraz. “Bence binmelisin,” diye ekledi. Adamın sesindeki davudi ton kendini etkisi altına almıştı. Arabaya binmesi gerektiği bir yana binmek istiyordu. Etrafına bakınıp arka kapıyı açıp oturdu. “Bakırköy,” dedi yüksek sesle. Durakta bekleyen on kadar insana gerçek bir izlenim vermek istemişti.

“Emrin olur,” diye terslendi Poyraz. Araba yola çıkınca oturduğu yerden, hiç istifini bozmadan konuştu.

“Her müşteriye emrin olur mu diyorsunuz Poyraz Bey?”

“Yok güzelim, sadece sana bu tavrım. İkna oldun mu?” derken orta aynayı kızı görebileceği şekilde ayarlamıştı.

“Güzelim?” diye tekrar etti Ahu ama bayılmıştı. “Maşallah ağzınız da çok iyi laf yapıyormuş.”

“Müsait bir yer bulunca daha neler diyeceğim bilsen,” derken kafasını sen göreceksin dercesine salladı Poyraz.

“Havalara bak, zannedersin on senelik sevgilim. Çok hızlısınız Poyraz Bey?”

“Ben taksi şoförüyüm, güzelim, hız benim işim.” Aynadan genç kıza göz kırptı.

“Küstah.”

Poyraz sırıtıp göz kırptı ve Ahu bunu gördü. Aynadan çektiği bakışlarını yola çevirdi. ‘Yeşil Gözlü Dev’ ne güzel göz kırptı. Durun şoför bey, aşıklarda inecek var.’ Boğazını temizleyip gülüşünü gizledi.

“Gülüyor musun sen?”

Ahu, dudaklarını sıktı ama başarılı olamıyordu. Sesli gülüşü aracın içini doldurunca Poyraz da kocaman gülümsedi. “Seninle ilgisi yok, içi sesimle konuşuyorduk.”

“Dışardan konuşsana güzelim, birlikte gülelim.”

Güzelim… Adam vitesi beşe takmış, yokuş aşağı iniyordu. “Vitesiniz diyorum, koptu galiba.”

Poyraz vitese göz atıp başını salladı. “Yerinde duruyor.”

“Kopmuş o kopmuş. Güzelim falan ne oluyoruz?”

“Ama güzelsin, ne demeliyim.”

“Senin güzelin değilim, onu ne yapacaksın?”

“Olursun belki.” Aracı ana yoldan çekip ara sokağa sokmuştu. Mahalle arasına park etti. Kapıyı açıp çıkan kızın ardından aracından çıktı. Kaldırımda, araç kapısının yanında bekleyen Ahu’nun karşısına dikildi. Ahu başını kaldırıp bakmış, boyunu şu an daha net seçiyordu.

“Halil kim? Halil ne? Halil’e ne işin var?”

Gözlerini kırpıştırıp bakıyor, soruları zihninde çeviriyordu. “Halil benim on senelik komşum, Halil benim abim sayılır, son soru için sana kocaman bir sana ne?”

“Abinse ne diye sana geçen gün bir zarf verdi?”

“Bu onunla ilgili bir durum. Sen beni neyle itham ediyorsun?” Kaşlarını çatmış, biraz da canı sıkılmıştı.

“Bir şeyle itham etmiyorum, seni tanımıyorum ve çözmeye çalışıyorum. Aranızda bir şey var sandım.”

“Öyle mi?” derken kollarını göğsünde bağladı. “Bunu nasıl anladın? Sen odama taş atıyordun o da bana mektup veriyordu. Ben de herkese mavi boncuk dağıtıyordum falan mı?”

“Ahu…”

Bir şey vardı Ahu deyişinde, yumuşacık ama biraz da sert. Tam çözemiyordu. “Poyraz, sen gerçekten de bu şekilde mi düşündün?”

“Hayır,” dedi ve kızın gözlerine dikkatle baktı. “Öyle biri olmadığını tahmin etmek zor değil. Sadece ilgilendiğim kadının hayatında biri olup olmadığını merak ettim. Attığım taşlara karşılık da vermedin, bir an yanlış yolda olduğumu bile düşündüm.”

Açıklamayı mantıklı bulunca kollarını çözüp ellerini arkasında bağladı. Etrafa bakındı, hareketli bir sokaktı. Çocuklar kapı önlerinde oynuyordu, bazı pencerelerde insanlar vardı. Poyraz ona bakıyor, yakından nasıl daha güzel göründüğünü düşünüyordu.

“O benim abim, birine kara sevdalı ama kızın bundan haberi yok. Gizli bir mektup bıraktım, en uygun bendim, bende yaptım.”

Gülüşüyle yeşil gözleri kısıldı, uzun siyah kirpikleri gözlerinin etrafını tel örgü gibi çevreledi. “Sen âşıkların arasını da mı yapıyorsun?”

Adamın sesindeki mutluluk tınılarıyla ayakucuna bakıp yerinde sallandı. “Yani henüz kızımız bilmiyor ama uğraşıyorum.”

“O zaman hayatında biri yok.”

“Yok.”

“Bir çay içelim mi?”

‘Sen tuzlu kahve içeceksin gibi geliyor bana, hayırlısı.’ Başını salladı. “İçelim.”

Poyraz aracın ön kapısını açıp eliyle işaret ettiğinde tereddüt etti. “Şimdi… Arka koltukta oturunca daha rahat hissediyor insan kendini.”

“Orada yabancılar oturuyor. Sen yabancı değilsin.”

“Ama sen bana yabancısın.”

“Belki tanıdık olurum. Mesela çok yakının? Olamaz mı?”

‘Ol ulan, ol be! İçeceksin oğlum o kahveyi. Ben bu arabaya boşuna binmedim. Annem ve abimler duysa bittim!’ “Daha önce böyle bir şey yapmadım. Beni pişman etme.”

“Etmem, ilk olmak güzel…”

Açık kapıdan içeri süzüldü. ‘İleride çocuklarıma ben babanızın arabasına cesur yürekle bindim, beni yanıltmadı dedir Allah’ım.’ Yanına oturan Poyraz’a göz ucuyla baktı. Aracı park ettiği yerden ustalıkla çıkartıp yavaşça mahalle arasından çıktı. “Sana eve gelme demiştim, sen de gelmem demiştin Ahu.” Düşündükçe deliriyordu, bir erkeğin annesi onu gelin namına seçmeye gelmişti. “Ne biçim iş bu, aklım almıyor.”

“Neden gelme dediğini de söyleseydin ben de bu tuzağa düşmezdim.”

“Ne ara diyecektim? Pencereyi açmadın.”

“Tamam, orada haklısın ama nereden bilecektim?”

“Annen neden seni evlendirmek istiyor?”

“Seninki de istiyor. Ben de unutmadım, annen kız bakmaya gitti. Ne oldu, beğenmedi mi?”

“Beğenmemiş. Annem ne sevdiğimi biliyor, baksa da ısrar etmez. Ama senin annen…”

“Annen beğense ne diyecektin?” Yan dönerek Poyraz’a bakmıştı. Gözleri kocaman olmuş gelecek cevabı bekliyordu.

Poyraz kısa bir an kendine bakan kıza dönüp gülümsedi. “Seni görmüşüm, nasıl beğeneyim, diyecektim.”

Kalp duvarından bir tuğla daha düştü. Nereye düştü, ne oldu Ahu hissedemedi. Usulca yerine otururken yüzünü cama çevirdi. Gülüşünü görmesini istemedi.

Birkaç dakika sonra bir kafenin önünde durdular. Çantasını koluna takıp indi, aracı kilitleyip kıza yol verdi. Cam kenarı yuvarlak bir masaya oturdular. “Hani olur ya, eskiden kız ve erkek buluşur ve muhallebi yer, ister misin?” dedi Poyraz.

‘Allah’ım… Eriyorum, sen iyi bir kalıba dök.’ “Çok güzel bir düşünce, ama kuru kuru muhallebi yerine sütlaç yesek? Sevmez misin?”

“Sevmez miyim…” derken tepelerine gelen garsona değil, kızın yeşil hareli gözlerinden kendini alamadı. Ahu kaşıyla garsonu işaret edince uyanır gibi döndü Poyraz. Siparişlerini verip baş başa kaldılar.

“Telefon icat edildi, bunu biliyoruz,” diyen Poyraz telefonunu masaya bıraktı. “Telefonunu verir misin?”

Ahu başını sallayarak telefonunu çıkartıp ekranı açtı ve masaya bıraktı. “Nereye varmaya çalışıyorsun?”

Poyraz telefonu alıp numarasını ekrana yazıp cihazı Ahu’ya sürdü. “Bir ara bakalım.”

Ahu arama tuşuna basarken, Poyraz önündeki telefonu Ahu’nun önüne sürdü. Birkaç saniye içinde önündeki telefonda Ahu Gözlü yazısı çıkınca gözleri büyüdü ve Poyraz’a kaldırdı başını. “Nereden aldın?”

“Meltem’in telefonundan.”

Ahu aldığı sıfata mı sevinse, bunca zaman numara olduğu hâlde iletişimsiz kaldıklarına mı üzülse bilemedi. Kapatma tuşuna basıp kayıt yerine girdi. Yeşil Gözlü Dev yazıp kapattı. “Madem numaram vardı ne diye camımı taşladın?”

“Numaranı senden almak istedim. Yapışkan biri değilim, yanlış bir izlenim vermek bana göre değil. Attığım notlar bile çıkış aramak içindi. Ama hiç karşılık vermedin.”

Ahu gülerken elini yüzüne kapattı. “Bu gece atacaktım numaramı.”

“Sen yine de bir şeyler at, hatırım kalır.”

“Yan odada abim uyuyor, bilmiyorsan söyleyeyim. Taş sekerse yanarız.”

Masaya bırakılan sütlaç ve çayların ardından tekrar yalnız kaldılar. “Dikkat ediyorum, ama artık atmam. Peki…” dedi Poyraz. “Sen yalnız ben yalnız, ne yapsak?”

‘Hemen evlensek? Bunu sonra da konuşurduk.’ Güldü, adama bakarken kocaman gülümsedi.

“Yine içinden konuşuyorsun.”

Poyraz’ın gülüşüyle kaşığını bırakıp elinin tersiyle gözlerini kapattı. “Çabuk kapıyorsun.” Elini indirip genç adama baktı. Gülüşü biraz kaybolunca Poyraz ciddi bir şeyin geliyor olduğunu anladı ve bekledi.

“Yalnız bir şey söylemem gerekiyor.” Adamın ciddi duruşuyla daha da gerildi. Beklentiyle açılan yeşil gözlere bakmadı. Önündeki çaya bakıyordu. “Ben geçen sene, yani daha bir yıl bile olmadı. Sözlüydüm. Ayrıldım. Belki bunu bilmek istersin diye düşündüm.”

O güzel gülüşün sönüşü ona tek bir şey anlatıyordu. Hiç hoş olmayan şeyler yaşamış olmalıydı Ahu. Neden, nasıl diye sorma gereği duymadı. Kızın çayından kendine uzanan bakışlara tebessüm etti. “İyi ki ayrılmışsın. Sevindim.”

Kalbine bir ferahlık gelince gülümsedi. “Sen yalnız ben yalnız, biraz tanışabiliriz.”

“Biraz?” derken kaşlarını çatan Poyraz, biraz kelimesine anlam verememişti.

“Şey… Yani belki de hayat görüşümüz farklıdır, beklentilerimiz arasında uçurum vardır. Onun için biraz dedim.”

“Mesela?” dedi öne eğilip dirseklerini masaya dayadı.

“Mesela… Meltem’den gördüğüm kadarıyla giyim tarzlarım farlı. Benden başörtümü çıkarmamı bekleyemezsin. Bunu yaşayan çok fazla kişi tanıyorum.”

Poyraz kızın başındaki örtüye bakıp, gözlerinde durdu. “Bunu aklımdan bile geçirmedim. Bu senin tercihin, saygı duyarım. Ayrıca keşke Meltem de senin gibi giyinse, abilik zor ve kardeşim fazla güzel.”

Kalp duvarlarındaki sıvalar çatırdadı. Yorum yapmayıp devam etti. “Ben çalışan biriyim, kendi iş yerim var ve işimi çok seviyorum. Çalışmayan birini arıyorsan, o ben değilim. Önce tamam dersin sonra istemesin, bunlar beni zorlar.”

Derin bir soluk alıp arkasına yaslandı, suratında bir gülüş çayından bir yudum da aldı. “Sana şöyle açıklayayım.”

Ahu etrafındaki ilgiyi tamamen Poyraz’a sabitledi. Adamın ağzından çıkacak her ne ise bekledi.

“Benden önce var olan bir şey, herhangi bir şey benden sonra değişmek zorunda değil.”

‘Ya ben severim seni. Oğlum sen nereden düştün ellerime?’ Gözleri ışıl ışıl bakıyor olduğuna emindi çünkü kalbine ayna takılmışsa karşısındaki adam da ışıl ışıl bakıyordu.

“Ama…” dedi Poyraz, Ahu’nun büyüyen gözlerine gülümsedi. “İlla bir şey değişecekse bu medeni hâlimiz olabilir.”

Çekinikçe bakıp yutkundu. “Biraz yavaş mı olsan.”

“Ufku gösteriyorum. Üç günlük bir ilişki yaşayacak biri değilim, öyle bir ilişkiye girmem. Yaşım da aklım da buna uygun değil. Sen her şeyden önce arkadaşımın kız kardeşisin, çocukça bir oyunun içinde olmadığımızı söylemek isterim.”

“Tamam, bunu kabul edebilirim ama bir dur.”

“Duruyorum zaten,” derken telefonunu eline aldı. Bir iki tık bir şeyler yazıp bıraktı. “Sen şimdi söyle bakalım. Benim seveceğim olmaya razı mısın?”

Sevgilim, kız arkadaşım… Bu sözlere ne olmuştu da seveceğim demişti. Kalbinden bu kez iki tuğla daha düşüp gürültüyle parçalandı. Elini kalbine götürmemek için masanın altında birleştirdi. ‘Olmazsam Allah beni taş eder mi? Ben bu devin seveceği olayım ya. Ne kaybederim ki, en fazla bir aşk yaram olur. Belki de hayattaki aşk dilimim olur.’

“Olur, razıyım.”

Burnundan içeri içli bir soluk alıp kızın gözlerinde kaybolmayı diledi. Poyraz telefonunu eline alıp birkaç saniye bir şeyler yaptı. “Beni bir daha arasana.” Telefonu kızın önüne sürdü.

Kaşlarını çatarak telefonunu eline alıp son aramadan girip dokundu. Önündeki telefonda kocaman harflerle yazan yazıyla yüzündeki tüm hücreler gülümsedi. O güldü, Poyraz dağıldı, kalbinin kapıları sonsuza kadar açılıp kapandı.

“Ahu Gözlüm.” Yazısına katılan iyelik eki onları sonsuza kadar bütünlemişti.

Recommended Articles

39 Comments

  1. Ben çok fena düştüm bu aşıklara 😍

    1. Okurken cok mutlu hissettiriyor. Ellerine saglik yazarcim

    2. Yüreğine saglik

  2. İlkay (kitapbuyusu01)

    Durun şoför bey , aşıklarda inecek var. Ba-yıl-dım🤩🤩🤩🤩

    1. Ya harika bi hikaye Poyraz ve Ahu gozlusune bayıldım okurken sürekli tebessümle okuyorum çok güzel

  3. Nereye bayılıyorduk Allahım eridim resmen yaa 😍😍😍

  4. Ahu’nun tuglalar tek tek düşüyor benim kalbimin duvarı toptan kırıldı poyraz balyoz vurdu resmen. Bu gün de eridim çok şükür. Seveceğim nasıl güzel bir kelime.Allahim. sana geliyorum. Bu bölüme ayrı bayıldım. Ve şunu merak ettim.ben okurken mimikler bile.oynuyor yaşıyorum resmen düşündüm ki acaba payelllim yazarken nasıl kesin yaşıyordur. Ahu mimiklerini sende düşündüm ay nasıl.tatlısın niye aşka geldim bebeğim. Emeğine kalemine yüreğine sağlık çooooooook öptüm canım benim 😘😘😘💙💙💙 ayrıca ahu’nün iç sesine bayıldım. Söylemeden geçmeyeyim değip mi 😂💙😉

    1. Instagram da bölüm bildirisini daha görmemiştim . Hatta bu gün ki bölümü bile unutmuştum. Telefonu elime alıp kilidi açtım karşıma yeni bölüm çıktı . Resmen site açık ve önümde mor bölümü Allahim dedin sen nasıl güzelsin kuluna iyi geleni biliyorsun önüne çıkartıyorsun. Payelll etkisi diye bir şey var herkes bilmez bilen müptela dır. 😉💙😘

  5. 😍 poyraz adamsın bende daha önce neden böyle yaMadı diyordum adam yol yordam biliyor

  6. Hayatin içinden masal , masalın içinde hayat!🙂😍Dur bir kere daha okuyayım yorum yazarım diye kaçinci kez okudum acaba?Hangi cümleye gözlerimi yapistirayim🙂?Hepsine dustugum kesin de🙂😍Ne güzel atışıyorlar😂.Ahu’nun dedigi gibi eskiden beri tanıyorlarmis gibi birbirlerini.Arabanin camına yazdırdığı cumleye bayıldım🙂Ne kadar güzel bir söz “Boyumun büyüdüğüne bakmayın,ruhum hala cocuk.” Bir insan,duygularının saf ve temiz olduğunu,aradığınin da saf mutluluk olduğunu daha ne kadar güzel ifade edebilir. Ahu’nun fırlama iç sesi😂Poyraz’in cesur hamleleri, Halil’in hesabını sormasindaki tavri😍.Bir o kadar da naif olmaları😍
    “Vitesiniz diyorum, koptu galiba’😂😂😂kahkaha attım😂Safim yerinde duruyor diyor😂
    Yine PAYELLL’ce sozler☺️
    -Gozleri ışıl ışıl bakiyor olduğuna emindi , çünkü kalbine ayna takilmişsa karşısındaki adam da ışıl ışil bakıyordu”😍
    “Benim sevdiceğim olmaya razı misin?😍
    “Yüzündeki tüm hücreler gülümsedi.😍
    “Kalbinin kapıları sonsuza kadar açıldı,kapandı”😍
    Bu arada bir cümle beni taaa yıllar öncesine götürdü☺️ “Beni pişman etme” “Etmem”😍
    Eşim benim ilk ve tek erkek arkadaşımdı☺️
    Beraberliğimize başladığımızda aramızda aynen bu sözler geçmişti☺️Etmedi de çok şükür yarim😍Genelde kendisinden dürbün büyüteç isterim okuyamadigim alıntıları görebilmek için😂😂Şimdi sesleniyorum ” Oradan spatulayi kap gel, eridim😍,anca kazirsin”😂 Garipsemiyor artık alışık nasıl olsa😂
    Gönlune,kalemine sağlık yazarcanim😘Bakalım daha neler neler olcak,heyecanla bekliyorum.

  7. Yirim ben sizi yirim çok datlusunuz😘😘😘

  8. Ama bu nasıl bir bölümdü ya rabbimmm öldük bittik eridik🙃🙃🙃🙃

  9. Ne tatlısınız si,zz

  10. ⭐⭐⭐⭐⭐

  11. PAYEL yine konuşturmuş kalemini 👏👏ne güzel kelimeler onlar,kalbinin kapıları açılıp kapandı vay beee laflara bak 😘😘😘kız sen erkek olsan ne canlar yakarmışssın hee😂😂

  12. Heyecandan hızlı hızlı okudum dur bidaha okuyayım sindire sindire🤭

  13. Dustum valla bu ne guzel bı bolum du 🥰🥰

  14. Her kitap ayrı bir duygu veriyor insana okudukça daha okuyasi geliyor ellerinize emeğinize sağlık yazarim

  15. Ah kalbim poyraz tam gaz koşmaya başladı bu saate kadar vakit bulup okuyamama üzüldüm işte beklediğim bölüm 😍 Ahu vites tam gaz ileri gitti kalbinin durumu iyi mi akşam bi taş da sen atmalısın abine denk gelmemesi dileğiyle tabi 🙈🙈

  16. Harika bolumdu..Oncelikle emegine ve guzel kalbine saglik canim😘😘❤ Poyraz ve Ahu cok guzel ilerliyor .Ahunun ic ses cok komik ve eglenceli.Poyraz hedef odakli ,guzel seven adam olacak .🧿🧿🧿🧿

  17. Eridimmmmm 😍😍😍😍Allâhimmm yok böyle bir şey ellerine sağlık pâyelll immmm

  18. Allah kalemine kuvvet vetsin gece gece canım sütlaç çekti yarın ilk işim bu olacak

  19. Nurcan Çalışkan(okuyorsamozgurum)

    Yaa ama bunlar çok tatli.Cok güzel bir hikaye.Bayildimm

  20. Bir aşk bu kadar masum ve de ilimlere kadar hissettirilerek yazılıyorsa altında mutlaka Aşk =Payelll vardır 👌Sen günde 3 öğün bölüm at ben de okuyayım bacımsu😍

  21. Yaa varya senin en çok sevdiğim bir huyunda asla gereksiz uzatma hikayende olmuyor. Her ŞEYİ tadında zamanında olduruyorsun. Klasik türk filmi uzatmaları yok. Ve ahu gözlüm detayını bende sevdim.

  22. Ben buraya da geldim abla ve çok fena düştüm ya😍😍😍 ama sen böyle yazıyorsun, biz kuruyoruz bir sürü hayal, sonra bir bakıyoruz böyle erkekler, aşklar yok. Çok üzülüyoruz. Neyse ben bu Poyrazı çok sevdim ya🥰🥰 bence Aslıyla bir akrabalığı olmalı. Bu kadar hız, konuşma bu kadar mı benzer😂😂😂 Ahu da çok tatlı bir kız olmuş. Ama bu Caneri sevmedim. Bakalım neler çıkaracak bu yakışan çiftimizin başına🤔🤔

    1. Hoş geldin ablam 😘 Caner sevilecek varlık degil zatı. 😂 Hayal meyal ama çok tatlılar neydim yazarken çok keyif alıyorum

  23. Nasıl güzeller yok böyle bir sevda

  24. Poyrazcım tamam iyi şoförsün de azcık yavaşla be yavrucum bu hızla toslama sonra😃

  25. Ama bize de yazık. Bende istiyorum Karahan, Poyraz😭😭

  26. Çok fena dağıldık yazarım bizi yine senin yazıların toparlar 😍😍😍😍😍😂😂😂😂

  27. Biraz bölüm biriksin, öyle okuyum dedim. Ama nezle olan ben, bir elimde mendil, bir elimde telefon bir çöktüm başına. Her şey çok güzel gidiyordu ta ki… Filmin başında Elektriği kesilmiş mağdur gibi oldum.

    1. 😂😂 geçmiş olsun artık

  28. “Ahu gözlüm” ooo🤩 bu baya hoş ve çok ama çok naif güzelliğinde. Ellerine kalemine yüreğine sağlık çok güzel bir bölümdü. 😍🌠Bu çocuklar çok yakıştılar çok güzel olmuşlar 😃.

    1. Çok teşekkür ederim ☺️

  29. Poyraz poyraz ahudan çok ben düştüm yuvarlandım bu bölümde ya😂😂 sen nesin böyleee

  30. Nasıl güzeller ♥♥

  31. Kız bunlar çok tatlı ya. Atışmalarına bayıldım 😍bi de uzatmadan her şeyi açıkça konuşup tanımaşları çok iyiydi.

  32. Atın beni denizlere😍😍😍😍😍Allahım ne güzel bölümdü. Burada kalabiliyormuyuz. Amaaaaaa Poyrazzzz insanda sana düşmesinde ne yapsın😍😍😍 bosuna demedik ya #kimiaşkıanlatırpayelaşkıyazdırır…..

Leave a Reply

Your email address will not be published.

error: Content is protected !!