Pınar, terzinin içinde koltuğuna yaslanmış, elindeki kitapla kendinden geçmişti. İç çekip nefes alırken gözü pencereden dışarı dönmüş, kapının önünde geçmekte olan kişiyle yerinde doğrulmuştu. Dışarıdaki kişi de onu fark etmiş, kısa bir an göz göze gelmişlerdi. “Ne arıyor bu, burada?” Sorusu kendi ekseninde kaybolmuştu. Yerinden kalkmadı, tekrar arkasına yaslanırken onu izledi. Telefonla konuşuyor, konuşurken de terziyi dikizliyordu.
Yan taraftan Cansu, jaluziyi iyice indirmiş, Caner’i izliyordu. “Bitip gitmedi manyak,” diye söylenip izlemeye devam etti.
Karşı çaprazda taksi durağında aracına yaslanmış olan Halil, Cansu çıksa da yüzünü görsem diye beklerken Caner’i fark etmişti. “Vay ibne, ne bok yiyor bu, burada?” Onun sorusu da kendi ağzı içinde kaybolmuştu. Adımlarını terzinin önüne kadar ilerletti. Onu göre Caner telefonu indirip cebine attı.
“Ne geziyorsun sen burada?”
Caner, yakışıklı suratına çarpık bir gülüş yerleştirip rahatça ellerini cebine attı. Canı Ahu’yu görmek istemiş ve gelmişti. Kimseye hesap vermeyecekti. “Burası bir cadde, istedim ve geldim. Sana ne Halil!”
Saniyesinde yakaladı Halil, Caner’in yakasını. Cansu’nun kapıdan fırlayıp yanlarına gelişini bile görmedi ki, “Halil yapma!” sesini duyunca kıza bir an bakıp elleri altındaki yakayı sıkıca kavradı.
“Halil Abi,” diye cırladı Pınar. Sağdan soldan çıkan esnaf yanlarına yaklaşıyordu. Bakkal Sefer, “Halil bırak oğlum,” dedi ama Halil’in onu bırakacağı yoktu.
“Bırak lan yakamı!” dedi Caner. “Allah’ın sokağında yaptığın iş mi?”
“Ulan, it: Burada ne diye dolandığını çocuk bile biliyor. Sen kime ne anlatıyorsun?”
“Yok ya!” dedi Caner. “Dünyada bir kadın Ahu mu? Saçmalıyorsun.”
“Olmayacak duaya salavat çekip durma, Caner, Fatiha’n olurum oğlum. Sonra arkandan sadagallahül azim derler.” Caner’in yakasını silkerek bıraktı. “Bas git, görmeyeceğim seni buralarda.”
Yakasını düzelten Caner pis bir sırıtış sergiledi. “Bu sokaktan canım ne zaman isterse o zaman geçerim. Hayırdır sen? Ahu da gözün mü var?”
Halil sırıtarak ellerini yüzüne kapatıp kahkaha attığında etrafındakiler ona bakıyordu ve dikkatleri dağılmıştı. Elleri yüzünden ne zaman indi ne zaman Caner’e kafayı çaktı, çok kısa bir ana denk geldi. Cansu, “Halil,” sesi ortalığı iyice kızıştırdı. İleriye seken Caner, Halil’in üzerine yürüdüğünde onu tutan esnafla bir adım atamadı. “Gebertirim lan seni, kime vuruyorsun sen, piç kurusu.”
“Sen bana piç mi dedin?” Kendini tutan Sefer Bey’in elinden kurtulduğu gibi Caner’in yüzüne yumruk attı. “Anana babana saygım var bak, küfür de edemiyorum. Siktir git, Ahu bacımın yanında yakınında görürsem seni, deşerim.”
Bir anda mahşer yerine dönen terzinin önünde kargaşa çıktı, ama kimse polisi aramadı. Caner’i bir yana, Halil’i bir yana çekip teması kestiler. Caner’in burnu kanıyordu ve başında ciddi bir kızarma vardı. Halil’in de dudağında ufak bir kan sızması, alnında içi kan dolu çizgiler vardı. Caner bağıra bağıra sokaktan çıkarken Ahu elinde torbalarla sokağın başında durdu. Caner’le göz göze geldiler. Ahu’nun beynine kaynar sular dolarken Caner sen göreceksin dercesine sert bakışlar atarak uzaklaştı.
Ahu’nun tüm kanı çekilmiş, olduğu yerden terzinin önündeki kalabalığa bakıyordu. Ne kadar güzel bir gün geçirmişti. Poyraz ile aşka yelken açmış hatta kumaş seçimlerine bile dahil olduğu şenlik bir anlardan sonra bu neyin nesiydi? Koşar adımlarla terzinin önüne geldi. Kalabalık dağılıyordu, Halil’i tabureye oturtan Cansu’ya bakıyordu boş gözlerle.
“Ne oldu?” diyebildi ve daha tek bir yanıt alamadan Kerim, İlyas ve İlhan abisini yanında buldu. Bir alt sokakta olan kahveye haber çabuk uçmuştu.
“Halil?” dedi İlyas.
“Dolanıp duruyor, İlyas Abi. Geçen gün de geldi, terziye baka baka geçiyor.”
“Ben bunun katili olacağım,” dedi İlhan.
“Gitti mi o?” derken etrafına bakınıyordu Kerim. Ahu ateş hattında kalmış tek söz edemiyordu. Abilerine ve Halil’e bakıp duruyordu.
“Rahat durun,” dedi İlyas, oysa yüzünden bir katil soğukluğu akıyordu. “Ben gidip abisiyle konuşacağım.” Ahu’ya döndü bakışları, kızın ürkek bakışlarına içi gitti. “Bir şey olmaz, gir içeri.” İlyas uzaklaşırken Ahu ancak başını sallayabilmişti.
Aracını yeni park eden Poyraz, kaşlarını çatarak bakmış ve aklından ne geçireceğini dahi bilemeden terziye yönelmişti.
“Ben ona soracağım,” diyerek bağıra çağıra uzaklaşan İlhan’la aklı iyice karışan Poyraz, “Hayırdır?” dedi Kerim’e. Ahu ya göz ucuyla bakmıştı ama belli ki bir şeyler ters gitmişti. Kızın yıkılmış hâline bakınca terziye bakmış ama bir şey görememişti.
“Hayır hayır,” dedi Cansu, Pınar’ın uzattığı alkollü pamuğu Halil’in alnına şak diye yapıştırdığında Halil gözlerini kapatıp inledi. “Acıdı.”
“Ne develik yaptın be Halil, bıraksaydın sessizce gidecekti.” Halil başını sonsuz sevdasına kaldırdı, elinden alkollü pamuk yiyeceği de varmış, sırıttı. “Gidecek ama yine gelecekti. Bu ona ders olsun.”
Sabrının sınırlarına gelen Poyraz, “Kim?” dedi sertçe.
“Eski sözlüm,” diyen Ahu ağlamak istiyordu. Şu yaşadığı durum, böyle bir günün üzerine reva mıydı? Gözleri dolu dolu bakmıştı Poyraz’a.
“Asrın hatası desek şuna,” dedi Pınar, Poyraz’a bakarken. Poyraz sadece Ahu’ya bakıyordu, o an anladı ki sorması gereken şeyler vardı ve bunların hoşuna gitmeyeceğini hissetti. Omuzları inerken, gözleri kararıyordu. Başını yana çevirip sertçe yutkundu.
“Ben o iti bulup gebertmez miyim?” dedi Kerim, yüzünden nefret ve öfke kan gibi akıyordu. Yumruğunu sıkmıştı o an ama Ahu’nun hâlini görünce gevşedi. Kardeşini kolunun altına alan Kerim, kızın başını göğsüne gömdü. “Korkma! Bir bok yapamaz. Burada bu kadar insan var, bir daha buradan geçemeyecek.”
Abisinin sinesine sokulunca gevşedi, derin bir soluk alıp kendine geldi. “Korkmuyorum. Bir şey yapıp başınızı belaya sokmayın. Beni üzen bu, lütfen, gelmez bir daha. Olay çıksın istemiyorum.”
Cansu alkollü pamuğu bu kez Halil’in dudağının ucuna bastırdı. “Kızım bu davar abilerine pabucu ters girdirir. Neydi o sözler?” Halil acıyan dudağına değil, yanağına değen parmakların ateşiyle kavruldu.
Ölümüne kıskandığı ve nefretin tonunu seçemediği Halil’in Ahu’yu korumak için yaptıklarıyla utandı Poyraz. Şu an tek bir söz edemeyişiyle içinde patlayan damarların hesabını kim verecekti?
Pınar kıkırdadı. Herkesin başı ona dönünce kız susup elini yüzüne kapattı. “Fatiha’n olurum çok iyiydi abi.”
“Teşekkür ederim Halil Abi,” dedi Ahu.
“Teşekkür ederim,” dedi içinden Poyraz.
“Ne teşekkürü bacım, bir daha gelsin Yasin okursunuz.”
“Hadi içeri geçin, ben buradayım. Bir çay çekin şuraya, o kim it benim bacıma yaklaşacak,” diyen Kerim kardeşini bırakmış, Halil’in yanındaki tabureye oturmuştu.
Poyraz durağa geçerken arkasına bakmamak için direndi ve kazandı. “Benim elime bir düşersen, seni kimse alamayacak,” diye mırıldanıp dişlerini sıkmıştı.
***
Annesi de dahil tüm mahalle olanları öğrenmişti. Naciye Sultan bu gece sessizce odasına çekilmişti. Kendisini bu konuda son derece suçlu hissediyordu. Kızına baskı yaparak sözlenmesini sağlamıştı. Caner, İlyas’ın arkadaşının kardeşi olsa da asıl iş Naciye Hanım da bitmiş, Ahu bir karambole gelmiş kabul etmişti. İlyas da kendini suçlu hissediyordu, kardeşine yaptığı büyük bir kötülük olarak hayatlarında bir sayfaydı Caner.
Telefonundaki mesaj sesiyle başını çevirdi, Poyraz yazıyordu. Bu saate kadar sabretmesi bile güzeldi. Telefonunu alıp Kerim’in yanından geçip giderken, “İyi geceler abi,” dedi.
“Sana da bacım,” diyen Kerim, kız odasına girene kadar ardından bakıp kederli bir iç çekmişti. “Ulan biri de çıkmadı şu kızın kalbini çalacak. Mal bu erkekler.”
Ahu odasına girip yatağına oturdu. Ekranı açıp mesajı açtı. “Müsait miyiz?” diye yazıyordu mesajda.
“Evet, odama geçtim.” Yazıp yolladı ve anında mavi tık aldı. Birkaç saniye geçtiğinde Yeşil Gözlü Dev yazısı belirdi. Derin bir soluk alıp açtı.
“Saatlerdir bekliyorum, Ahu.”
Yüzünü buruşturup oturduğu yere sindi. ‘Ayrılıyoruz, falan diyecek sanırım. Gitti gül gibi uşak. Allah seni bildiği gibi yapsın Caner.’ İçli soluğunu Poyraz hissetmişti. “Ancak odama geçebildim.”
“İyi misin, kötü görünüyordun?”
‘Kıyamam ya, hâlimi soracakmış.’
“Daha iyiyim, seni de karışık bıraktım.”
“Hem de nasıl… Önce sorma gereği görmedim ama sormak zorundayım. Kim bu, senden ne istiyor? Baştan anlatır mısın? Kimseye soramadım, kendimi yedim burada.”
Yüzünde kederli bir gülüş belirdi. Keşke bunları konuşmak zorunda kalmasalardı. “Abimin arkadaşının, kardeşi. Geçen kış öyle bir adı geçti, annem de biraz baskı yapınca ne olduğunu bile anlamadan parmağımda yüzük vardı. Ağzım dilim bağlandı, evet dedim. Üç ay sürdü, bana göre anlaşamıyorduk, beklentileri benim tam zıttım olan şeylerdi. Sonra bir gün…”
Odasında yatağına uzanmış, gözleri kapalı kızı dinleyen Poyraz, Ahu susunca gözlerini açtı. “Sonra?”
Sessizlik biraz uzayınca, “Ahu!” diyen kısık bariton sesin etkisini üst kattan hisseden Ahu, “Beni zorla öpmeye kalktı.” Ufacık bir şeyi saklarsa bir gün ayağına dolanması o kadar basitti ki en iyisi anlatmasıydı. Bu bir günlük sevgilisi bile olsa ki o şu an en çok önem arz eden adamdı.
Ok gibi doğrulup kitap raflarına baktı. Nasıl bir erkek bir kızı zorla öpmeye kalkardı? Gözleri öfkeyle kapanırken burun kemerini sıktı.
Telefondan ses gelmeyince çevirip baktı Ahu, arama açıktı. ‘Bu kez kesin bittik,’ diyen iç sesiyle telefonu kulağına götürdü. “Poyraz?” dedi usulca.
Adını duyunca kalbinde bir tele çıt diye dokunan kızın sesiyle kendine geldi. “Sen ne yaptın?”
“Makası kaptığım gibi ona çevirdim sonra da sözü attım.” Hattın diğer ucundan gelen gülüşü duyumsayınca kendisi de gevşedi. “Ama o durumu kabul etmek istemedi. Belli ki hâlâ da edemiyor, benim derdim o değil. Abilerimin başını belaya sokacak diye korkuyorum. İlhan Abim yaptığını öğrendikten sonra çok kötü tartışma çıktı. Hastanelik oldu, abim de karakola düştü.”
‘Seni kalbinden öperim kadın…’ Başı önüne düşerken gülümsüyordu. “Buradan çıkarmam gereken bir sonuç var.”
Ahu kaşlarını çattı. ‘Gitti yeşil gözlü devim.’ Hüzünle yatağına uzandı. Yatarken terk edilmek daha az acılı olabilirdi. “Ya, neymiş?” Sesi kırık ve azıcık çıkmıştı.
“Seni zorla öpmemem.”
Gözleri fal taşı gibi açılırken başının altındaki yastığı suratına çekti. Utanmıştı. Yüzünü bir alev topu sarıyordu. “Vites yine beşte, şoför bey.”
Küçük bir kahkaha atıp yatağına uzandı Poyraz. Üst katı bütünleyen tavana bakıyordu. “Boşa aldım boşa.”
Yüzünden yastığı çekip başının altına bıraktı. Saçından bir tutam alıp oynamaya başladı. “Daha mı hızlı gider? Benim ehliyetim de bilgim de yok.”
“Bu olmadı, sen bir şoför sevgilisisin, hemen yarın ehliyete kayıt oluyorsun.”
‘Yeşilim devim, ben seni zorla öperim bu gidişle. Senin sevgili diyen ağzın bal yesin.’ Hattın ucuna gülüşü dolunca Poyraz anladı yine içinden konuştuğunu. “Yine içinden konuşuyorsun.”
“Evet,” dedi Ahu yüzünü yastığa gömerken telefonu uzaklaştırdı. Gülüşü yastıkta boğulup kayboldu. Telefonu yaklaştırırken boğazını temizledi. “Zengindir iç sesim, kusura bakma.”
“İç sesin olayım Ahu, dışardan konuş. Sanki daha iyi anlaşacağız gibi.”
“Belki bir gün…”
***
Sabah evden çıkarken Kerim uzaktan takip etti, akşam dönerken İlhan abisi. Poyraz durakta olduğu anlarda uzaktan, Cansu kenardan derken tüm gözler birkaç gün Ahu üzerinde toplandı. Sakinleşen ortamda yine de göz kulak açıklardı.
Her gece bir saate yakın ya konuşuyor ya da mesajla iletişim hâlindeydiler. İkisi de durumlarından memnun ve mutluydular. Her sohbetleri onları başka bir levele taşıyordu. Birbirlerini her geçen gün daha iyi tanıyor, hayat görüşleri, kültürlerini tartışıyorlardı. Ve her geçen sohbet ikisini de birbirine daha sağlam bağlarla geçirip düğümlüyordu.
Müşteriden dönen Poyraz, aracından çıkıp etrafına bakınınca Halil’i yine terziye bakarken buldu. Bu adamın gönlü Ahu da değildi. Bakkal Sefer de değildi. O zaman kimdeydi? Yanına yaklaşıp onun gibi arabaya yaslandı.
“Abi sen nereye bakıyorsun?”
Halil başını bir çevirip baktı, geri dönüp Cansu’ya döndü. Kız arada çıkıyor sonra geri giriyordu kuaföre. “Bakmaktan bıkmayacağım bir yere.” Daha bir ay bile olmamıştı ama Poyraz’ın elektriğini seviyordu Halil.
“Abi onu anladım. Orada bir Ahu Terzi var. Bakkal Sefer’e bakmayacağına göre.” Poyraz o yöne bakarken kapıya çıkan Cansu’yu görünce beyninde ışılar yandı. “Cansu…” diye mırıldandı.
“Höst lan, abla diyeceksin.”
Ona dönen kararmış bakışlara sırıttı. “Nereden bileyim, benden büyük mü?”
“Büyük. Abla de.” Halil yine Cansu’ya döndüğünde kızın içeri girdiğini gördü.
“Sorun değil, bacım derim.” Halil karşılık vermeyince arkasını dönüp bir adım attı ama geri dönüp adama yaklaştı. “Seviyorsan git söyle.”
Gözlerini yuman adam başını yana eğip Poyraz’a baktı. “Bilmiyorsan anlatayım aslanım. Cansu üç sene önce boşandı, ama ben onu on senedir seviyorum. Bunu Cansu’dan başka herkes bilir, bir o anlamadı. Evliliği çok kötü bitti o da bir daha evlenmeyeceğini herkese söyledi. Böyle bir kadının karşısına geçip ben sana vurgunum nasıl denir?”
“Basbayağı denir. Sen zaten on sene kaybetmişsin, biri çıkıp senden önce davranırsa bir ömür yanarsın.” Gözleri kocaman açılan Halil’e göz kırparak durağa girdi.
Halil arkasından bakıp kalmıştı. Ağır çekimde kuaföre döndü. Yıllar önce erken davranmış olsa da durum değişir miydi? Cansu’nun hayatında sevdiği biri olmadan hemen önce. Kız elinden kayıp gitmişti. Halil o günü, o düğün alayının mahallede çınlayışını kulaklarında hissetti. Günlerce ağlamış, kabullenmişti. Ama bir gün, yıllar sonra Cansu aldatılmış, şiddet görmüş bir hâlde evine, mahallesine geri dönmüştü. Cansu kan revan içindeydi ama Halil’in yüreği bayram yeri gibiydi. Onun acısını paylaşsa da seviniyordu yürek, öyle gelişigüzel. Çaresizce.
Peki ya şimdi? Biri daha gelir miydi? Cansu onu kabul eder miydi? Hiç mi şansı yoktu? Ya yine ellerinden kayıp giderse? Öne bir adım attı ve durdu. Kafası allak bullak olmuştu. Poyraz’ın girdiği kapıya bakıyordu. Aracına yaslanıp ellerini yüzüne kapattı. Cansu evlenmek istemiyordu ve o, buna güveniyordu ama ya tersi olursa?
“Poyraz!” diye bağırdı. Poyraz başını açık camdan uzattı. “Efendim?”
“Gel buraya gel,” dedi eliyle de buyur edip. Poyraz çayıyla birlikte çıkıp yanına geldi. Soru dolu bakışları Halil üzerindeydi.
Halil, Poyraz’ın üzerine göz attı. Siyah polo yaka tişörtü gözüne kestirdi. “Bekle,” diyerek aracının içinden küçük bir çakı alıp geri döndü.
“Bu ne?”
“Çakı, rahat dur tişörte kesik atacağım bu lazım bana.”
“Ne?” Poyraz gözleri kısık adamın ne yapmaya çalıştığına bakıyordu. Halil sakince yaklaşıp siyah tişörtün eteğini tutup açık çakıyı kumaşa soktu.
“Abi, bu ne?” Poyraz olayı çözemeden tişörtünde bir delik açılmıştı.
“Benim acil Ahu’yla konuşmam lazım. Sökük senin ben de seni ayıp olmasın diye seni terziye sokacağım. Şimdi tek girersem hem olmaz hem de Cansu çakabilir. Bir sebebimiz olsun.”
Poyraz ona başını sallayarak bakıp gülümsemişti. ‘Poyraz istedi bir göz, Allah verdi gani gani.’ “Gidelim madem.”
Halil, Poyraz’ın elindeki çayı alıp durağın açık camından içeri bıraktı. “Poyraz’ın üzeri sökülmüş, biz bir terziye gidip geliyoruz,” diyerek uzaklaştı.
“Yürü yürü.” Halil’i takip edip yolun karşısına geçtiler.
Ahu makinanın başındaydı, kapıdan girenleri görünce durup gözlerini kıstı. “Abi?” dedi masumca. Poyraz sırıtıyor, Halil telaşla kızın önünde durdu. “Poyraz’ın tişörtünü dikerken sana bir şey sormam lazım.”
Ahu gülüşünü saklayan adama bakınca, Poyraz tişörtünün eteğini tutmuştu. “Dikebilir misin?”
‘Oy ben seni gönlüme bile dikerim, Poyraz.’ Gözlerini kaçırıp gülümsemişti. “Olur, üzerinde dikerim. Sen ne soracaktın abi?” Halil’e sorarken iğne ve iplik hazırlamaya koyulmuştu.
Halil sandalyeye oturdu. “Bu Poyraz benim aklımı karıştırdı. Sana gelmek için tişörtünü kestim. Cansu beni girip çıkarken görürse bir şey çakmasın dedim.”
Ahu gözleri büyürken Poyraz’a dönmüştü. “Ne oldu ki?” İğne ve iplik hazırdı. Masadan bir kumaş parçası aldı eline. “Yaklaş,” derken kendisi de masanın etrafını dolanmıştı. Elindeki kumaşı havaya kaldırdı. “Bunu ısır.”
“Bu ne?” Poyraz kumaşa bakıyordu ve neden ısırması gerektiğini çözemiyordu.
“Üzerinde dikeceğim, aklın sana lazım. Batıl inançlara bağlı bir milletiz. Üzerinde dikiş yapılan birinin ağzında bir şey olur.”
“Ya kızım delirdin mi sen? Dik şunu!”
“Aşk olsun, ısır.” Kumaşı iyice yaklaştırdığında genç adam kumaşa bakıp göz devirdi. “Ahu, bunu yapmasam?”
“Poyraz şunu ısır ve sus. Aklını dikmeyeyim.”
Halil ikisine pinpon maçı misali bakıyordu. Aralarındaki samimiyet nereden geliyordu. Kızım neydi lan?
“Ahu! Isırmayacağım.”
“İyi ne âlin varsa gör.” Ahu kumaşı asık bir yüzle masaya geri bıraktığında Poyraz kızı üzdüğünü hissederek kumaşı of çekerek aldı. “Daha neler göreceğim acaba?” Kumaşı alıp dişleri arasına taktı. Kollarını da göğsünde bağladı.
Ahu sinsice sırıtıp sandalyeye oturdu ve tişörtün eteğini kaldırdı. ‘Benim aklım da sana emanet Allah’ım, parfümü ciğerimde dans ediyor. Yanıyorum Beyoğlu…’
“Ne oluyor?” Halil’in sorusuyla ikisi de ona dönmüştü ve verdikleri fireyi o an fark etmişlerdi. İki yan yana gelince ortaya çıkan doğal ambiyans onları ele veriyordu.
“Sen kendi işine bir baksan da abileri falan gelmeden gitsek mi?” dedi Poyraz, kumaşı çıkartıp geri ağzına tıktı.
Ahu’nun yanakları ısındı, dikişe başlayıp soruyu duymazdan geldi. “Tişörte yazık olmuş, çok pahalı bu,” dedi ortadaki sohbeti değiştirmek için. Taksi şoförü bu markayı nasıl alabiliyordu? Bunu çok kısa bir düşündü, ama insanlar bir şeyi seviyorsa ona bütçe ayırmakta zorlanmıyordu. Bunu kabul etti. Kendi şal ve eşarp markaları gibi.
Halil, başını salladı ama bu sallama ifadeni alırım tonundaydı. Ahu ‘ya bir çırpıda Poyraz’ın sözlerini aktardı. Üzerine de kendi sözlerini ekledi. “Ahu, doğru mu diyor? Ya başka birine vurulursa?”
“Ben deyince neden inanmıyorsun, Ahu senin sözlüğün mü?” Kumaş yine girip çıkmıştı o ağza.
“Poyraz çıkartma şunu ağzından,” diyen Ahu’ya üstten bakıp, “Tamam canım, kızma,” dedi.
“Fesuphanallah. Siz olmuşsunuz. Şuradan bir çıkalım Poyraz, ben sana soracağım.”
“Abi,” dedi Ahu, yine değiştirdi konuyu. “Poyraz doğru söylemiş, mektubu verenin sen olduğunu bile bilmiyor. Karşısına biri çıksa etkilenmesi an meselesi çünkü her ne yazdıysan Cansu Abla yumuşamaya başladı. Sonuçta o bir kadın ve her ne yaşamış olursa olsun etkilenir.”
“Ne yapacağım şimdi?” Halil’in yüzü kederle dolmuştu. Yıllarca içten içe sevmiş ama karşısına çıkacak cesareti kendinde bulamamış veya müsait olmayan ortamlarında gerçeğe dökememişti. “Bu kez ölümüm olur.”
İğneyi son kez geçirip ipliği makasla kesip ayağa kalkınca sevgilisinden uzağa geçen Ahu derin soluk aldı. “Seviyorsan git söyle bence.”
“Kimin güzeli, bak nasıl da benim gibi düşünüyor.”
“Ulan!” dedi ayağa fırlarken. İkisine bakıp sıktığı yumruğunu indirdi ve hafifçe gülümsedi. “Aferin kız, bu bir şeye benziyor.”
Ahu utançla tek elini yüzüne kapattı. “Asıl sana aferin Poyraz, eline mikrofon da al bağır istiyorsan.” Onun mırıltısına gülümsedi Poyraz. “O gün de gelir merak etme. Şimdi dönelim asıl meseleye.” Halil’e döndü. “Ahu’dan onay aldığına göre, gidip plan yapalım. Çıkalım artık.”
“Bana da haber verin,” dedi Ahu.
“Ben sana anlatırım, güzelim.”
“Poyraz!” Utanıyordu ama Poyraz’ın hiç öyle bir huyu yok gibiydi. Gözlerini belertip baktı. Halil başını sallayıp Poyraz’ı önden çıkarttı.
Koltuğuna çöken Ahu, eliyle yüzüne hava verdi. “Hava sıcak hava.”
Ya Halil ile Cansu’nun masum cilvelerini okumak istiyorum artık. En az Poyrax ve Ahu kadar güzeldir onlarda. 😍❤❤❤~
Sizce sonunda Allah’ım bana da nasip et diye ağlamış mıyımdır?
👍👍👍👍👍👍❤
Benimkiler gelmis ,hosgelmis.Poyraz az kaldi Ahunun ic sesi cozeceksin 😄😁 Guzel kalbine saglik canim😘😘
Neden acaba yazarcim Poyraz Caneri mahallenin ortasında döverken sen kimin sevdiğine laf atıyorsun ulan naraları atip tüm mahalle aynı anda öğrenecekmis gibi geliyor tabi benim içimden geçen emeğine yüreğine sağlık yine muhteşemdin
Bilmem 🙈
Bana da öyle geldi vallahi
Halil öğrendi iyi güzel de abileri öğrenince ne olacak ben onu merak ediyorum, onlar da sevinse keşke Halil gibi
⭐⭐⭐⭐⭐
Her bölümü okuyanda sırıtıyorum. Sizede oluyormu. Eridim yaaaa. Müthiş bölüm. Sen bir tanesin Payel
🥰💜😘
Halil ve Poyraz gibi GSA lar varken Caner gibi itler neden var bu dünyada
yaaa çok tatlı bölündü sıcak mı oralar Ahu yalnız siz çabuk belli edicek gibisiniz kendinizi bilemiyorum poyrazcım senin işin ne açıkla artık oraları çatlıcam poyraz yakın zamanda eski nişanlıyı döver diyenler en kaldırsın zaman kolluyor bence Halil sana da hayırlısı seviyorsan git konuş bence de
Hava çooooook sıcak Ahu Allahım bana nasip et kışın ortasınsa sıcak hava estireni amin de Zeynep
Çok tatlı bir bölüm.Ama abileri öğrendiklerinde ne olacak.Annesi çok sevinir de
Poyraz açık vermeye başladı devamı gelir
Ulan halilim abilerin hasi ne vurdun ama ohh azdaha vura bilseydin iyiydi, sanki ama neyse idare ederz biz sen döversn bir ara yine🤣🤣🤣🤣
He he hava sıcak hava başka acıklaması olamaz zaten yaaa çok güzel ve eğlenceli bir bölümdü emeğine sağlık😍😍
❣❣❣❣Herzamanki gibi efso. Kalemine yüreğine sağlık 💗💗💗
Bunlar çok tatlı ya.Ama abileri duyunca ne olacak hadi annesi eminim çok sevinecekte.Valla oldu bunlar oldu
Ya kalpımı bırkdım bölüme nası guzel bı bölüm du🥰🥰
Benimkiler gelmis ,hosgelmis.Poyraz az kaldi Ahunun ic sesi cozeceksin 😄😁 Guzel kalbine saglik canim😘😘
Ya ben bunlara bittim bu poyraz var Ya poyraz yaramaz çocuklar gibi yaa
Ahu çok sıcak fıstığım çok daha sicaklar çıkacak
Yine yangınlar yine ben. Sonunda Halil atağa geçecek gibi çok şükür. Canım cansu gün yüzü görsün kadın nasip sevilir görsün artık bu ülke de nice cansular var belki onlar da bulsun iyi bir Halil çok amin. Ve nice Ahu’lar bu da ben gibiler oluyor 😂 bize de bir porsiyon poyraz çok iyi olur yarık porsiyon olanları yaparız biz. 😂
Çok tatlılar ya
Ya poyraz ve ahu hemencecik yakalandılar…ellerinize sağlık muhteşemdi yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum 🥰😍😘❤❤❤❤❤❤
Sen de boşa almış gidiyorsun yine kalbimize kalbimize😍yazarcanim.Yaaa ben bunları yirimmm desem🤣çok mu olur?Ahu’nun iç sesinin hastasıyım😂Poyraz’in patlaması nasıl olacak meraktayim.Cansu diyor ya “Neydi o sözler ” diye Halil bir Cansu”ya konuşmaya başlasin,Cansu orada biz burada erirrr gideriz artık😍Çok doğal,içten ,sıcacık bir kitap.Kalemine,gönlüne sağlık.
Benzer bir olay yasadigim için öyle iyi anliyirumki Ahu yu😔Poyraz hiç güzel planlar yapıyor Caner cim senin için benden duymuş olma amaa🤭Halil ve Cansu aşkıda oldukça eğlenceli olucak…Aşkı okuyorsak yazan biri varr ❤ Aşk =Payelll
Ay çok şahane ballı tatlı şeker bi bölümdü
her bölüm beni gülümsetiyor harika gidiyoruz senin her erkek krakterin birbirinden güzel aşık olmamak elde değil
Ya ne naif ne güzel bir kitap
Çok güzel di ellerine sağlık senden kötü bir hikaye beklemek saçma olurdu zaten yeni bölüm hemen gelir inşallah
Allah şenlik geliyor şenlik Halil Caner i benzetti mahalleli ayırdı ama poyraz caneri yakalarsa neler olacak düşündükçe gülüyorum ilk Halil anladı Caner meydana çıkarsa duymayan kalmayacak gibi
Emegine yüreğine sağlık canım benim
Her bölümü ayrı güzel
Çok güzel oldular çok🎊
Severek okudum emeğine sağlık yazarcığım
Halil ve Cansu da çok tatlı ya. İnşallah olurlar. Ah Poyraz düşe düşe bi hal oldum sana be. Kimseden saklamaya niyeti yok gayet kendinden emin. Böyle devam et yakında alırsın sen bu kızı 😍🧿