Gitmesi gereken vaktin çokça üzerine çıkıp, akşam güneşinin vedasıyla evden ayrılmak için ayaklandılar. Efşan geçirdiği güzel gün için Mücella ve Anna’ya teşekkür ediyordu.
“Yine gel Efsan,” dedi Anna. “Seni sok sevdim.”
Anna’nın kendine has konuşması hoşuna gidiyordu. Ş yerine S kullanıyordu, ş, ç, ve ı kullanmıyordu. Dili yıllar içinde pek çok harfe aşina olmuştu. “Olur, tabii ben de sizleri çok sevdim.”
“Ah… Ben de size katılırım,” dedi Mücella Hanım.
Vedat göz devirdi, bitmek bilmez vedalar vardı ve bunlardan biri kapı önü sohbetiydi. “Gidelim mi?”
Vural ve Korhan da yanlarında dikiliyordu. İzmir Buca konusunda neler bildiğini soracaklardı, Efşan neler anlatacak merak ediyorlardı.
“Gidelim. Görüşürüz…” Hanımlara gülümseyip ana demir kapının hemen önünde duran, Vedat’ın arabasına yönelince Anna ve Mücella Hanım eve ilerledi.
Vedat durup annesi ve babaannesinin yeterince uzaklaşmasıyla Efşan’a döndü. Vural ve Korhan da hemen Vedat’ın yanında durdular. Efşan üç adama da kaşları çatık baktı. “Ne?”
“İzmir Buca’da ne işin vardı?”
Vedat’a tek kaşı havada baktı. “Sana ne?”
Vedat’ın buz mavisi gözleri alabora oldu ama Efşan aldırmayıp soru soran Vural’a döndü.
“Beni gördün mü?”
“Elbette gördüm.” Ellerini yumruk yaparak vurmaya hazır bir hareket aldı. “Güzel yumruk atıyorsun, beğendim.” Vural’ın omuzuna hafif bir yumruk attı. Vural şaşkınlıkla yerinde sendeledi.
“Senin orada ne işin vardı?”
Ellerini indirip saçını geriye attı. “Kafes dövüşü severim, tatmin oldun mu?”
Vedat gözlerini yumdu, eliyle alnını ovaladı. “Olmadım, sen… Sen küçük bir kadınsın, kafes dövüşünde ne işin olabilir?”
Efşan dudaklarını sağa sola kıvırıp, ihtişamlı bahçede göz gezdirdi. Bu adam onu ne sanıyordu? Yaşı yirmi iki olabilirdi ama çocuk da değildi. “Sana neden açıklama yapayım, istedim gittim gerekirse yine gideceğim. Neden bana bunları söylüyorsun?”
Sen kimsin ki demeye gelen cümleye şu an için verecek cevabı yoktu. “Tehlikeli yerler, seni düşündüğüm için suçlu mu oldum?”
“Ben, beni yeterince düşünecek kadar büyüdüm, o kadar tehlikeliyse orada sizin ne işiniz vardı?”
“Ara sıra kafese gireriz,” dedi Korhan. “Ama bunu ailemiz bilmiyor.” Göz kırptı Efşan’a. “Sır tutarsın?”
Safir gözleri gülümsemeyle parladı. “Tutarım. Belki yakında yine giderim, dövüş kulübünden bir arkadaşım maddi sorunları yüzünden gelir için dövüşüyor, grupça gidiyoruz.”
“Hayır! Gitmeyeceksin!” İçinden sarf ettiği sözlerin hükmü ne kadardı hep birlikte göreceklerdi. “Siz gidin,” dedi Vedat, kuzenlerine. Vural ve Korhan veda ederek yanlarından sessizce sıvıştı.
Araca binip evin bahçesinden ayrıldılar, Vedat’ın aklında bir süredir dönen ama sormaya an bulamadığı soruları dile geldi. “Musa ve Hande ne durumda?”
Yoldan aldığı bakışları genç adama döndü. “Boşanıyorlar, Musa belgeleri imzalamış. Hande nafaka istemiyor, kendine gelince iş bulmak için kolları sıvayacak.”
“Sevindim, Hande’ye bizim şirketlerden birinde uygun bir iş bulabiliriz.”
“Aslında bu çok iyi olur.” Efşan gülümseyerek Vedat’ın yan profilini izliyordu. “Sen aslında iyi birisin, hakkında bahsettikleri şeyler doğru değil, değil mi?”
“Neler diyorlar?”
“Mafya.” Kahkaha attı, komik geliyordu bu söylem. “Haraç mı kesiyorsunuz? Sen uyuşturucu, silah ve kadın ticareti yapabilecek biri değilsin.”
“Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?”
Efşan gözlerini kıstı, dudakları sağa sola kıvrıldı. “Hissediyorum, zorlama bence, değilsin. Deden eski bir kabadayı, kabadayılar saydığım işleri yapmaz!” Onu izlemeye devam ediyordu, Vedat’ın yüzünde herhangi bir kas dahi oynamıyordu.
“Benim yanımdasın, arabamdasın, hatta az önce evimdeydin. Mafya olmam senin açından bir şeyi değiştirir mi?”
Vedat’a bakmaktan vazgeçip koltuğuna yaslandı, başını yola çevirdi. Değiştirir miydi? “Sadece bir tanıdıksın, bir şeyi değiştirmesi gerekmiyor.”
“Bu, doğru değil. Ben o saydıklarının hepsi olabilirim ve sen, şu an benim yanımdasın. Tehlikeli adamların yanındaki kadınların gözde olması gerçeğini bilmiyorsun.”
Gözleri kocaman açılmış hâlde, ağır çekimde Vedat’a döndü. “Ne demek istedin?” Yan profilden dudaklarını bükmüştü Vedat, o kadar rahat görünüyordu ki Efşan onu sarsmak istiyordu.
“Üzgünüm, ama sana bakan aynen şunu diyecek, Vedat’ın kadını!”
“Ne?” Sesi bir çığlık gibi çıkmıştı, kaşları birleşmiş nutku tutulmuştu. Vedat ona o an döndü, yüzünde eğlenen bir ifade vardı.
“Sen ne dediğinin farkında mısın?”
Direksiyonu usta bir hareketle çevirdi, Efşan’a döndü bir an. “Görünmeyen dünyanın gerçekleri, şu anda çevremdeki tüm düşmanlarım, dostlarım seni bu şekilde anıyor, buna emin olabilirsin.”
Efşan bu şekilde anılmak istemiyordu, dost veya düşman da istemiyordu. Bir adamın kadını olarak anılmak en son isteği bile değildi. Neyin içine düştüğünü sorgulamak için geç mi kalmıştı? Kimden hoşlandığını bir kez daha düşünmek bir işe yarar mıydı? Kaçmak için vakti kalmış mıydı?
“Seninle aramda hiçbir şey yok! Dostlarının ve düşmanlarının ne düşündüğüyle ilgilenmiyorum.”
“Aramızda bir şey olmasına lüzum, bu sözlerinin de bir önemi yok, görüşmeyelim desen bile artık çok geç!”
Elini başına götürüp bandanasını çekip çıkardı, tek eliyle saçlarını geriye itti. Bundan hoşlanmamış, hatta üzerinde baskı hissetmişti, gerilmiş, ne düşüneceğini kestirememişti. “Başıma bir şey gelirse ablam senin boğazını keser! Benden uzak dur dememin bir faydası olmayacak belli ki ve sen beni bu çıkmaza bile isteye çektin.”
“Başına bir şey gelemez! Kimse sana parmağını bile uzatamaz.” Onu bu oyunun içine bilerek çektiğini kabul ediyordu, ama bunu Efşan’a söylemeyi düşünmüyordu. “Kader, yolumuz kesişti.” Hafifçe başını çevirdi, Efşan da ona bakıyordu, göz göze gelmişlerdi. “Korkuyor musun?”
Efşan’ın dudağının ucunda acı bir kıvrılma oluştu. “Bu soruyu bana sormamalısın.”
“Haklısın, sen korkusuz bir savaşçısın.”
“Ama savaşmak istemiyorum, ben huzur istiyorum. Ve…”
“Ve?” Vedat ona döndü. “Benimle girdiğin yolda huzur yok, bunu mu diyecektin?”
Yanında kendini iyi hissediyordu, güvende, huzurlu. Bunların yanı sıra da küçük küçük kabaran sevgi tohumları. Peki ya o, Vedat ne hissediyordu? Kader ikisini de ortak bir noktaya bırakırken, Vedat ne istiyordu. “Hayır, ben… Adım seninle anılırken ben bunun neresinde olacağım? Ben belki başka bir adama ilgi duyacağım, hayatıma dahil olması gereken ciddi bir ilişkim olacak. Bunları düşünüyordum. Ve… normal bir hayat.”
“Ben normal bir hayat yaşıyorum, Rose.”
Şaşkınlıkla Vedat’a döndü, Gül demeyen adamın neden Rose demiş olacağını hızlıca aklından geçirdi. Kalın ses tonundan, dile bariz hâkimim diyen şivesiyle Rose demişti. İç gıcıklayan şivesi, tatlı bir tını Efşan’ın kan akışı hız kazanmış, son sürat yüzüne tırmanıyordu. Beyaz yanakları az sonra pembelik kazanacaktı. Efşan utanıp kızaran bir kadın hiç olmamıştı. Vedat onun sistemiyle oynuyordu ve Efşan bunu görmezden gelip, sessizliğini korudu. Başka bir şey sormadı, yorum da yapmadı, kimin ne düşündüğünü umursamayacak kadar çok şey yaşamış biriydi. O, kalbine bakardı.
Vedat…
Hayatımda bir döngüydü Sena, önünü alamadığım, dur diyemediğim. Hayatıma dahil olan ilk ve tek kadındı. Kısa kahverengi saçları, açık ela gözleri ve yuvarlak yüz hatları son derece sevimliydi. Onun ruhu, kucağınıza alıp okşayacağınız bir kedi yavrusu kadar narindi. Benim için tabiri şuydu; sevilmek için yaratılmıştı. Boyu benim yarımdan biraz uzundu, bedeni bana göre ufacıktı. Her hâli sevgi doluydu. Etkilemişti, etkilemiştim.
Geleceğime mâl olacağını bilemezdim, içimdeki coşkuyu, yaşama sevincini alıp gideceğini ben değil kimse tahmin edemezdi. Olduğum kişiye dönüşürken Sena bir heykel misali hayatımın tam ortasındaydı. Evimin girişinde, salonumun köşesinde ve rüyalarımda. Bir hayal, çokça kabuslarımdı, kurtulmam gereken ama nasıl başaracağımı bilmediğim bir sancıydı.
Unutmak için çırpındığım bıçak yaralarımdı, sırtımda ve bedeninde. Çırılçıplak bir gerçekti, günlerce, aylarca gözlerimin önünden gitmeyen. Beni bir canavara dönüştürüyor, artık eskisi gibi olmayacağım gerçeği tokatlarla beni yere yıkıyor. Üzgünüm, Rose…
Tek bir umuda tutunuyorum, saçma ama bir o kadar da gerçek olan bir umut. Nasılların, nedenlerin yerini alan bir umut. Ne kadar ulaşılmaz olsa da ufkun varlığını görebiliyorum. Umut, ufuk çizgisi kadar ulaşılmaz ama varlığını çıplak gözle görebildiğiniz bir gerçeklikti. Güneş doğar ve her gün yeniden batardı, Efşan hayatımda bir güneşti ve ben batmasını asla istemiyordum.
Ona ne hissettiğimi bilmiyorum, ama benim için geldiğinin saplantısında değildim. Çok güzel bir kadındı, güzel ve özel bir kadın… Hayat enerjisiyle ölü bir kalbi cana getirecek gülüşleri vardı. Varlığı etrafımı dolduran, gülüşünde huzuru saklayan, kokusunda büyüleri barındıran güzel kadın, seninle bir gün bir hikâyenin en sevilen kahramanları olacağız.
Ben yine bõlumun ne hissettirdiğini yazarak yorum yapayım.Her ikisini de okurken -õzellikle Vedat’ı -böyle çok merak ettiğin bir şeyi görmeye çalışırken, pusun arasından seçmeye calisirsin (mesela yazarcanin üstünü çizip aradan bir kaç kelimenin gözükmesine izin verdigi alıntı paylaşımları gibi:) )
Aradan,pustan görduklerin merakını gidermek yerine daha çok kamçılar; bir an õnce õgrenmek için heyecan basar.İste ikisini de okurken böyle hissettim.Nedir ‘Gül’ün” “Rose”un sırrı? Birbirlerine yükledikleri onca anlama rağmen hissettiklerini tanımlamaktan kacinmalari.Kendilerini anlattiklari kelimeler,cümleler onlarca ihtimale açılıyor ve tabi ki seçilen kelimeler,yapılan içsel tasvirler yine kalbi tam ortasından vuruyor.Tek kelime ile mükemmel…Kalemine sağlık yazarcanim.
Acaba bızı neler bekliyor heyecanla yeni bölümleri okumayı beklıyorum🥰
Vedatı şu an olduğu kişiye dönüştüren nedeni çok merak ediyorum.Çok önemli olduğu açık fakat bu nedenler ortaya çıktıģında ve tam olarak Efşanında nedenlerini bilmiyorum. Efşan bu konuda neler düsünecek ne kadar Vedatın arkasında duracak geçekten merak ediyorum . İnşallah yanında yer alır temennim bu yönde çok güzel bir bölümdü emeğinize sağlık 🥰
⭐⭐⭐⭐⭐
Rose fransizca gul demek Vedat senin icindede aski karam var hissediyorum.Guzel kalbine saglik canim.operim guzel kalbinden❤🧿
Vedat seni böyle hayata küstüren kadın ne yaptı. Bu kadar güçlü iken gücünü tüketen
Kadını yolmak lazım. Acaba oldümü 🤔 yazarım çok merak ettim.
Aptal her şey çok farklı olabilirdi aptal. Diye okudum sena olan kısımları😂🙈 Bu kitabı içim kıpır kıpır okuyorum. Korhan, Vural ve Vedat adamlar şampiyonlar ligi gibi yaa aşırı cool’lar 😁💙 Efsan ah Efsan seni KSKS’de de cok sevmistim cicegim 💙
Meraktan okumaktan yorum yapamaz haldeyim azıcık bölümler birksin öyle okuyayım demiştim ama güz sarmalından sonra dayanamadım çok garip hallerdeyim…