Vivienne gün içerisinde birkaç kez Alex’i arasa da, genç adam telefonlarına cevap vermedi. Üstelik cevap vermediği gibi sonrasında dönüş de yapmadı. Vivienne aklından geçen olumsuz düşüncelerle onu merak ederken, akşamı beklemesi gerektiğini biliyordu. Nasıl olsa Alex akşam gelip, ona neler olduğunu anlatacaktı, yani en azından öyle umut ediyordu.

Akşamüzeri Angeline’nin odasındaki tek kişilik yatakta, küçük kızla oynayan Vivienne, bir süre sonra onunla birlikte uykuya daldı. Onlar uyuduktan on dakika sonra Alex eve geldi ve ikisini birlikte uyurken buldu. Yaşadığı sorunlu günün ardından, ilk kez duyduğu huzurla gülümseyerek Vivienne ve Angelinenin üzerini örten Alex, bir süre sessizce onları izledikten sonra yavaşça kapıyı kapatarak, kendi yatak odasına gitti. Genç adam kıyafetlerini çıkartırken boy aynasındaki keyifsiz aksini gördü. Aynaya yaklaşıp, kendisini izlerken, aklından aslında insanları hiç de tanıyamadığını geçirdi. Babası konusunda şaşırmasa da, en yakın arkadaşlarının arkasından iş çevirdiğine hala inanamıyordu. Gün içerisinde ikisini de defalarca arayıp, mesaj bıraksa da, onlara ulaşamamıştı ve o ikisiyle konuşmadan da içinin rahat etmeyeceğini biliyordu. Tabii bir de annesiyle ilgili yaptırdığı araştırma vardı aklında. Adamı, eve gelmeden az önce onu arayarak, araştırmasının tamamlanmak üzere olduğunu haber vermişti.

Soyunduktan sonra banyoya gidip, doldurduğu küvetin içine giren Alex, gözlerini kapatıp rahatlamaya çalıştı. O sırada yatak odasının kapısının açılıp kapandığını, ardından da banyoya yaklaşmakta olan ayak seslerini duyduğu an, gözlerini açmadan gülümsedi. Tabii ki evde çıplak ayakla dolaşan Vivienne’den başkası olamazdı ve bu ayak seslerini nerede olsa tanırdı. Ayak sesleri küvetin önünde durduğunda, Alex onu hissetmemiş gibi yaparak, beklemeye başladı. Ama bu bekleyiş yere düşen kıyafet hışırtısıyla sona ermiş, Alex daha fazla sabredemeyip, gözlerini açmıştı. Karşısında kusursuz vücuduyla çırılçıplak duran Vivienne’i gördüğü an, hevesle gülümsedi. Onun son zamanlarda kendini aştığını düşünerek, yanına girmesi için elini uzattı. Vivienne uslu bir kız gibi suyla dolu küvete girdi, Alex’in gözlerine bakarak tam karşısına oturdu.

“Kötü bir gündü galiba,” dedi.

Alex gün içindeki yaşadıklarını hatırlamak istemediği için, bacaklarını iki yana açtıktan sonra Vivienne’i kolundan tutarak ters çevirip, onu kendine çekti. Ellerini karnının üzerinde birleştirirken kulağına;

“Seni çok özledim” dedi.

Vivienne ona konuyu neden değiştirdiğini sormak için döndüğünde, genç adam onun gözlerindeki bakışlardan gelecek olan soruyu tahmin etti. Ellerini Vivienne’in yüzüne yerleştirerek onu kendine çekip, öptükten sonra;

“Aklından geçenleri unut. Çünkü şuan tek ihtiyacım olan şey sensin,” dedi.

Vivienne onun yüzündeki kırgın ifadeyi fark ettiği için daha fazla üstelemeden, Alex’in ıslak vücuduna sarıldı.

“Sen nasıl istersen Sevgilim.”

Akşam yemeği sonrası, Vivienne birlikte film izlemeyi teklif edince, Alex onunla birlikte sinema salonuna gitti. Vivienne elindeki filmleri Alex’e göstererek;

“Hangisi olsun,” diye sordu ve genç adam çok istekli görünmese de, içlerinden birisini seçti.

Filmin ilk yarısında, çok durgun görünen Alex’in, ara ara saatine baktığını gören Vivienne, daha fazla dayanamayarak kumandaya uzanıp filmi durdurdu. Elindeki patlamış mısırı sağ tarafındaki boş koltuğa bırakıp, sol yanında oturan Alex’e döndü.

“İçini kemiren her neyse bilmek istiyorum artık. Benimle mi ilgili?”

Vivienne’in sorusuyla kafasını oturduğu koltuğa yaslayan Alex, gözlerini kapatıp, başını hayır anlamında iki yana salladı. Ajans konusunu ve arkadaşlarının babasıyla yaptığı işbirliğini netleştirmeden, şimdilik ona açıklamamaya karar verdiğinden;

“Seninle ilgili değil, annemle ilgili. Bu arada ajans taşınmış onlara ulaşamadım,” dedi.

Onun annesi konusundaki hassasiyetini bilen Vivienne, ajansın da bir önemi kalmadığından, cevap vermedi. Çünkü çoğu gece annesini sayıkladığını duyduğu için, bu konunun Alex’in kapanması mümkün olmayan yarası olduğunu, en başından beri biliyordu. Konuyu değiştirmek için;

“Artık yatalım mı,” diyerek ayağa kalktığında, Alex kolunu tutarak onu tekrar koltuğa oturttu.

“Bugün onun hakkında yeni bir şey öğrendim. Üniversitede aynı sınıfta okuduğu Darcy ismindeki adamla birlikte gitmiş” dedi ve tam bu sırada cep telefonuna beklediği arama geldi. Vivienne’ e eliyle bir dakika işareti yaptıktan sonra, annesini araştırması için görevlendirdiği adama cevap verdi.

“Mösyö Alex, üzgünüm ama annenize ait her hangi bir bilgiye ulaşamadık. Doğum yerini ve akrabalarını araştırdık, son yirmibeş yılda onu gören ya da hakkında bir şey duyan olmamış. Sadece, yirmibeş yıl önce ailesine kendisini merak etmemelerini yazdığı bir kart göndermiş, sonrası yok. Sanki hiç var olmamış birisini araştırıyor gibiyiz efendim.”

Bu araştırmadan bir şeyler çıkacağını umut eden Alex, hayal kırıklığıyla telefonunu kapattı.

“Elimde Darcy isminden başka hiçbir şey yok. Araştırma yapan adam, hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamadığını söylüyor,” diyerek telefonunu boş koltuklardan birisine fırlattı.

Vivienne onun yüzündeki üzgün ifadeye tahammül edemeyerek, Alex’in ellerini tutup, gözlerine baktı. “Onu bulunca ne yapmayı düşünüyorsun?”

Genç adam derin bir nefes aldıktan sonra cevap verdi. “Ona beni neden terk ettiğini sormak istiyorum. Aslında, nedenini bilmesem de başka bir şey olduğunu hissediyorum. Belki de öyle olduğunu umut ediyorum. Bilmiyorum Vivienne, annemle ilgili kafam ve duygularım o kadar karmaşık ki. “

Vivienne ona sıkıca sarılıp, geri çekildikten sonra; “O zaman neden üniversiteye gidip, Darcy’nin kim olduğunu öğrenmiyorsun. Eğer annen onunla birlikte gittiyse, şuan birlikte olabilirler. Belki de seni ona ulaştıracak olan kişi Darcy’dir”

Bunu kendisi de düşünen Alex, araştırmacının vereceği raporu beklediği için üniversiteyi son seçenek olarak bırakmıştı. “Haklısın. Yarın sabah ilk iş olarak üniversiteye gidip, bu konuyu kendim araştıracağım” dedi.

Vivienne heyecanla; “Ben de seninle gelebilirmiyim? Yanında olmak istiyorum,” dediğinde Alex onun varlığına ihtiyaç duyduğu için, memnuniyetle kabul etti.

☆☆☆☆☆

Ertesi gün sabah el ele üniversitenin giriş kapısına geldiklerinde, Alex birden durdu. Vivienne ona dönerek; “Ne oldu” diyen gözlerle baktı. Alex ilk kez kendini gizleme gereği duymadan ;”Sanırım korkuyorum” diye cevap verdi.

Alex gibi bir adamdan, bu cümleyi duymayı beklemeyen Vivienne şaşırsa da, onu anlayabiliyordu.

“Kendini hazır hissetmiyorsan daha sonrada gelebiliriz.”

Alex son aylarda; çocukluğuna dair hatırladığı birkaç güzel anıdan yola çıkarak, annesini bulmaya karar vermişti. Şimdi içindeki en büyük korku onu bulamamak değil, annesinin kendisini terk etmediğine dair sarıldığı küçücük umudu kaybetmekti. Çünkü hafızasında beliren güzel anıların yanında, babasının annesine kötü davrandığı görüntülerde gözünde canlanmıştı ve bu sebeple gitmek zorunda kaldığına inanmak istiyordu. Aklına annesiyle ilgili tren istasyonundaki son görüntü gelince cesaretlenerek; “Tamam hazırım,” dedikten sonra birlikte içeriye girdiler.

Öğrenci işlerinde onlarla ilgilenen kadına annesinin ismini verdiklerinde, görevli kadın sisteme girip, geçmişe ait bilgilere baktı.

“Annenizin not ortalaması çok iyiymiş, hatta bölüm birincisi” dedi.

Alex daha fazla dayanamayıp; “Aynı sınıfta Darcy isminde bir öğrenci varmış, bize onun hakkında bilgi verebilir misiniz,” diye heyecanla sordu.

Kadın onlara garipseyen gözlerle bakarken, Vivienne araya girdi.

“Darcy annemizin o dönemlerde çok yakın arkadaşıymış fakat mezun olduktan sonra arkadaşıyla aralarındaki iletişim kopmuş. Onu çok aradı ama ulaşamadı, tahmin edersiniz ki bu durum annemizi çok üzüyor. Biz onu bularak, kendisine sürpriz yapmak istiyoruz. O dönemlere ait bir adres var mı elinizde,” dediğinde görevli kadın gülümsedi.

“Anneniz sizin gibi çocukları olduğu için çok şanslı.”

Anlattıkları hikayeye inanan görevli, tekrar sisteme bakarak aradıkları bilgiyi verdi.

“1960 Orleans doğumlu Darcy Norman. 1982 yılında üniversitemizden mezun olmuş. Bunun dışında not ortalamalarından başka bilgi yok ki bu da sizin işinize yaramaz.”

Üniversite çıkışı adamını arayan Alex, edindikleri bilgileri vererek ondan hemen araştırmaya başlamasını istedi. Sonrada, Vivienne ile birlikte kahvaltı yapmak için sahildeki kafelerden birisine gittiler. Siparişlerini beklerken Vivienne;

“Şimdi sırası değil biliyorum ama ben çalışmak istiyorum Alex” dedi.

Onun her imkana sahip olmasına rağmen, çalışmak istemesine anlam veremeyen Alex’in bu istekle iştahı kaçtı. “Bence önce okulunu bitir, bu konuyu daha sonra konuşuruz.”

Vivienne’in içinde ukde olarak kalan bir konuydu üniversite. Neredeyse son bir yıldır hiç uğramadığı okuluna dönmesi mümkün değildi artık.

“Devamsızlıktan kaldım Alex, tekrar en başa dönmem gerekecek.”

Alex ona gülümseyerek;

“Kaybettiğin sadece bir yıl, bence büyütüyorsun. Hiçbir şey için geç değil ki, daha yirmi yaşındasın,” dedi.

Vivienne’i duydukları pek de memnun etmedi.

“O zamana kadar sıkıntıdan patlarım. Bir şeylerle uğraşmam gerekiyor.”

Alex gülmeye başladı. “Benimle uğraş bebeğim. Hem benimle uğraşırken daha çok zevk alacağının garantisini veririm.”

Vivienne ona cevap verecekken, garsonlar gelip servise başladılar. Konu o an için kapandı gibi görünse de, genç kızın vazgeçmeye hiç niyeti yoktu. Bir an önce onu meşgul edecek bir uğraşa ihtiyacı vardı. Kahvaltılarını bitirip, kafeden çıkmışlardı ki Alex’in araştırmayı yapan adamı aradı.

“Efendim, Darcy Norman hakkında küçük bir bilgi var elimizde. Yirmibeş yıl önce, kendisi iş konusunda İtalya’da çok ciddi yatırımlarda bulunmuş ve elde ettiği başarılardan sonra oraya yerleşmiş. Fransa’daki şirketlerini kız kardeşi C. Antoinette Norman yönetiyor. Elimde kardeşinin adres bilgisi var. İsterseniz size gönderebilirim.”

Alex adresi göndermesini istedikten sonra araştırmaya devam etmesini söyleyerek, görüşmesini bitirdi. Vivienne’e dönüp;

“Adamım Darcy’nin kız kardeşine ulaşmış, şimdi adresini gönderecek” derken, birlikte arabaya bindikleri sırada telefonuna beklediği mesaj geldi.

Gelen mesaj bildirim sesinden sonra iletiyi okuyan Alex, çok şaşırdı. Onun yüzündeki şaşkınlığı fark eden Vivienne; “Adres mi” diye sordu.

“Evet adres, ama bir gariplik var. Çünkü bu adres Philip ve Carine’nin evlerinin adresi.”

Vivienne de Alex gibi şaşırmış, bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için ikisi birlikte ellerindeki adrese doğru yola çıkmışlardı.

Yirmi dakika sonra Philip ve Carine’in evlerinin önünde durduklarında, ikisi de konuşmuyorlardı. Alex tam zile dokunacakken, güvenlik görevlisinden onların geldiğini öğrenen Carine, her zamanki sevecenliğiyle kapıyı açtı. Arkasında da kocası Philip belirdi.

“Vivienne, Alex, bu ne güzel sürpriz.”

Onlara gülümsemek için kendini zorlayan Alex;

“Aslında biz C. Antoinetta Norman’ı arıyoruz. Adres olarak burayı verdiler,” dediğinde Philip ve Carine birbirine baktı.

Sonrada Alex’e dönen Carine beklemediği cevabı verdi.

“Carine Antoinette Norman benim.” 

Recommended Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error: Content is protected !!