Archer, adada geçirdiği kalp krizinden sonra ilk müdahale yine adanın doktorları tarafından yapılmış, sonrasında ise özel uçağıyla Marsilya’da ki ortağı olduğu hastaneye getirilmişti. Onun kalp krizi geçirdiği saatlerde, polisin adaya düzenlediği baskın sayesinde de, bu olay bütün ülkede duyulmuştu.

Vivienne’i eve bıraktıktan sonra hastaneye gelen Alex, karşısında basın ordusunu bulmayı beklemiyordu. Hastanenin otoparkına girerken, güvenlik görevlilerinin sayesinde onlarla muhatap olmak zorunda kalmadı. Şanslı gününde olduğunu düşünerek içeriye girdiğinde, Archer’ın ameliyatı devam ediyordu. Sorunun sadece kalbinde olmadığını, aynı zamanda beyin kanaması da geçirdiğini söyleyen doktor çok ümitli konuşmamıştı. Alex hiçbir zaman onunla baba oğul ilişkisi kuramamış, hatta babasıyla aralarında nefretten oluşan bir duvar örmüştü. O nedenle, onun durumunu öğrendiği zaman hiçbir şey hissetmedi, ne biraz sevinç ne üzüntü.

Ameliyatın bitmesini bekleyen genç adam, yanına gelen polis memurunun kimliğini göstermesinin ardından; “Alexsander Gerard siz misiniz” sorusuna, şaşkınlıkla; “Evet” diye cevap verdi. Polis memurunun anlattıklarını, midesi bulanarak dinlerken, aslında babasını o güne kadar hiç tanımamış olduğunu düşünen Alex, bir kez daha yıkıldı. Babasının iyi bir adam olmadığının daima farkında olsa da, bu kadar iğrenç olduğu aklının ucundan bile geçmezdi. Babası hakkında açılan soruşturmayı, kendisinin yürüttüğünü söyleyen polis memuru Alex’e birkaç soru sorduktan sonra, yanından uzaklaştı. Duyduklarıyla rengi değişen Alex, Archer’ın çocuk yaştaki erkeklerle ve küçük kızlarla zorla cinsel ilişkiye girebildiğine, hala inanamıyordu. Öğrendiklerinden sonra öfkeden deliye dönen Alex, babasının ameliyatının bitmesini beklemeden, hastaneden ayrıldı. İçeriden sağ çıkmazsa dünya bir pislikten daha kurtulmuş olacaktı.

Hastaneden çıktıktan sonra öğrendiklerini sindiremeyen Alex, arabasını ıssız bir sahilde durdurup, içine sığmayan öfkesiyle avazı çıktığı kadar bağırdı. Böyle bir adamın oğlu olmayı hak edecek ne yapmıştı? Belki de hayattaki en büyük şanssızlığıydı Archer Gerard’ın oğlu olmak. Gözleri dolsa da ağlamak istemedi, onun gibi bir adam yüzünden bir damla gözyaşı dökmeye değmezdi. Önünde uzanan çarşaf gibi maviliğe bakarken, aklına annesinin çocukluğundan hatırladığı güzel yüzü geldi. Annesi, babasının gerçek yüzünü öğrendiği için gitmiş olabilir miydi? Hangi kadın böyle bir adamın karısı olmayı isterdi? Ve hangi kadın yine böyle bir adamdan olan çocuğu yanında götürürdü? Belki de annesi, babasıyla bağlarını sonsuza kadar koparmak istediği için, onu tek etmişti. Vivienne’in kaza geçirmesiyle ara verdiği araştırmaya, tekrar başlamaya karar vererek sahilden ayrılırken, cep telefonu çaldı. Ses tonu tedirgin çıkan genç kız; “Aşkım iyi misin” diye sorduğu zaman, Alex onun babasıyla ilgili gerçekleri öğrenmiş olabileceğini düşündü.

“İyiyim bebeğim” dedi hayattan bezmişçesine.

“Seni çok merak ettim, hastanede misin?”

Alex derin bir nefes aldıktan sonra; “Hastanede olmamı gerektirecek bir durum yok” dedi.

“O zaman neredeysen söyle geleyim, seni görmek istiyorum.”

Vivienne’in panikle çıkan sesi ve aceleci konuşmasıyla, Alex her şeyi bildiğinden emin oldu. Sevdiği kadından ne kadar utansa da onun varlığına ihtiyacı vardı.

“Gerek yok bebeğim, ben geliyorum. Sana ihtiyacım var.”

Geceyi Vivienne’in varlığında huzur bularak geçirmek isteyen Alex için, çok uzun ve zor bir gece oldu. Çünkü Archer’ın iğrençlikleri sadece sözlü olarak değil, görsel olarak da bütün internet sitelerine düşmüştü ve görüntüler izlenme rekoru kırmıştı. Avukatını arayıp, bu görüntülerin kaldırılmasını isteyen Alex, ayrıca en kısa zamanda soyadını değiştirmek için de gerekli hazırlıklara başlamasını söyledi. Yatak odasının ortasında ileri geri dolanarak çıldırmış gibi küfür eden genç adam, bir kez daha telefonu çaldığı zaman cep telefonunu yere çarptı. O kadar öfkeliydi ki, sanki tekrar çalacakmış gibi düşündüğü telefonu ayağıyla ezdi. Artık birinin daha arayıp, babasından bahsetmesine tahammülü yoktu. Onu ilk kez böyle gören Vivienne, korkuyla ağlamaya başladığı an, kontrolünü kaybettiğini fark eden Alex, ondan özür dileyerek sarıldı.

“Üzgünüm bebeğim, seni korkutmak istememiştim.”

☆☆☆☆☆

Ertesi gün öğle saatlerine doğru uyanan Alex ve Vivienne için yeni bir gün başlamıştı. Birlikte kahvaltı yaparken ikisi de konuşmazken, sessizliği bozan yanlarında ayakta bekleyen Eliza oldu.

“Mösyö Alex, babanız ameliyattan çıkmış, yoğun bakıma almışlar.”

“Sana o adamı sorduğumu hatırlamıyorum Eliza. Eğer ona hizmet etmeyi özlediysen dönebilirsin” dedi ve eliyle kapıyı işaret etti.

Alex’in söyledikleriyle kırılan orta yaşlı kadın, sessizce olduğu yerde sabit kalırken, gözleri doldu. Genç adam yıllardır onu babasının ajanı olarak görse de, bilmediği Eliza’nın Archer’a değil de başka birine ajanlık yapıyor olduğuydu. Aslında Eliza, Archer’dan daima nefret etmişti.

Kahvaltı sonrası Leandre ile imzalayacağı anlaşma için, şirkete gitmesi gereken Alex saatine baktı. Henüz randevusu için iki saatten fazla zaman vardı.

“Polis merkezine gitmek için gerçekten kendini hazır hissediyor musun?” diye sordu genç kıza.

“Bu durumda senden böyle bir şeyi nasıl isterim sevgilim?”

Vivienne’in itirazına karşılık, Alex onun elinden tutarak ayağa kaldırdı.

“O adamın pisliklerinin, hayatımızı etkilememesi için elimden gelen her şeyi yapacağım. Sanki çok normal bir hayatımız varmış gibi bir de bu geldi başımıza. Şimdi Archer Gerard’dan daha önemli bir konu var, Clair. “

Otuz dakika sonra polis merkezine girdiklerinde, Clair’in soruşturmasıyla ilgilenen polis memuru onlara bilgisayarda bir görüntü açtı. Alex’den güç almak için titreyerek ona sokulan Vivienne, gözyaşları içinde görüntüyü izledi. Ekranda arkası kameraya dönük, uzun boylu bir adam görünüyordu. Karşısında ise Clair ona el kol hareketleriyle, hararetle bir şey anlatıyordu. Ablasının gözlerini silmesiyle ağladığından emin olan Vivienne, daha da kahroldu. Daha sonra arkası dönük olan adam Clair’i çatıdan iterken, Vivienne sanki o anı yaşıyormuş gibi hissedip, monitöre elini uzattı. “Dur, yapma” dedi. Sanki o dur deyince zaman duracak ya da katil onu duyup Clair’ i öldürmekten vazgeçecekti. Alex hıçkırarak ağlayan Vivienne’i yatıştırmak için onu kendine çekip sararken, genç kız Clair’i kaybetmenin acısını ilk kez gibi bir kere daha yaşadı.

Recommended Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error: Content is protected !!