Leandre sadece düğün organizasyonunu yapmakla kalmamış, bir de yeni evli çift için on günlük balayı programı hazırlamıştı. Balayının her gününü mutlulukla geçiren Vivienne’in tek bir sıkıntısı vardı, o da Alex’in bebek konusundaki hassasiyeti. Sürekli genç kızın beslenme düzenini takip eden, Angeline’i bile kucaklamasına izin vermeyen, sürekli olarak ona kırılacak camdan bir eşya gibi davranan kocasına, sonunda isyan etti.
“Alex yeter! Aç değilim. Böyle giderse senin yüzünden dokuz ay içerisinde file döneceğim.”
Ama Alex onu duymuyordu sanki. “Bebeğim balığın besin değerini ve hem bebeğimiz hem de senin için ne kadar önemli olduğunu saymamı ister misin?”
Vivienne yüzünü buruşturarak genç adamın ağzına tıkıştırmaya çalıştığı balığa baktı.
“Her gün en az beşkere anlatıyorsun zaten. Fazla hassassın aşkım. Balayı boyunca, hamilelikle ilgili kitaplar okuduğunu da fark etmedim sanma!”
Alex de en az Vivienne kadar inatçı olduğu için, önce elindeki balığa ardından da Vivienne baktı. “Lütfen Mulier Mea, seni ve bebeğimizi düşünüyorum.”
Ona her seferinde kadınım diye hitap eden dudaklara, hayır diyemeyen genç kız gözlerini kapatarak, çatalın ucundaki balığı yemek için ağzını açtı.
“Ama bu son olsun. Az daha yersem kusacağım.”
“Aman yine kusma bebeğim, tamam bu son.”
☆☆☆☆☆
Balayından dönüşlerinin ertesi günü, Alex işe gitmek için hazırlanıyordu. Yatakta onu izleyen Vivienne’e bakarak; “Bugün ne yapmayı düşünüyorsun” diye sordu.
“Aida’ya gideceğim, oradan da eve geçip, eşyalarımı toparlayacağım.”
Genç kızın söyledikleriyle panik yapan Alex, hemen Vivienne’in yanına gidip, yatağın kenarına oturdu. Sevdiği kadının alnına öpücük koyarken;
“Şoförle git, yanında Eliza’yı da götür. Yorulmanı istemiyorum,” dedi.
Onun bu haline alışmakta zorluk çeken Vivienne güldü. “Böyle devam edersen, erken doğuracağım.”
Alex’in gözleri korkuyla irileşti. “Aman tanrım! Erken doğum riskimi var? Hemen doktora gidip, bu konuyu görüşmeliyiz,” diyerek panikle ayağa kalktı.
Onun kolundan çekerek, dudaklarından öpen genç kız, gülmemek için kendini zor tuttu. “Tamam, sakin ol, şaka olsun diye söyledim öyle bir risk yok merak etme.”
Gün içerisinde önce Aida’ya uğrayan Vivienne, Alex’in son günlerindeki davranışlarını anlatırken, Aida da gülüyordu. “Lütfen gülme” dedi genç kız sonunda.
Aida şefkatle Vivienne’in elini tuttu. “Karşında sahip olduğu mutluluğu korumaya çalışan bir adam var Vivienne. Ve bu adam bu kadar mutluluğa alışmamışken, birde babalık heyecanı yaşıyor. Sence normal değil mi? Hiç kimsesi yokken bir anda her şeyi oldun, farkında değil misin?”
Vivienne onun haklı olduğunu kabul ediyordu ama Alex’in hamilelik konusunda aşırıya kaçtığını düşünmeye devam ediyordu. Onlar tamda bu konuyu konuşurken Alex aradı.
“Bebeğim öğle yemeğini yedin mi?”
“Evet, yedim aşkım” diyen Vivienne, Aida’ya bak görüyor musun der gibi telefonu işaret etti.
Telefondaki neşesi bir anda kaçan genç adam; “Şahane kadınım, benim iş için acilen şehir dışına çıkmam gerekiyor, ama yarın akşam döneceğim. Biliyorsun son on gündür işleri Leandre idare ediyor. Onu göndererek haksızlık yapmak istemiyorum,” dedi.
Yirmidört saatte olsa Alex’in yokluğuna nasıl dayanacağını düşünen Vivienne; “Tamam sevgilim. O zaman biz bugün Angeline ile burada kalırız. Hem böylece acele etmeden daha rahat toparlanırız” diye cevap verdiğinde, genç adam olumlu karşıladı
☆☆☆☆☆
Akşam Eliza evine giderken, Angeline ve Vivienne evde yalnız kalmıştı. Çok fazla zaman geçirmese de evini özleyeceğini düşünen genç kız, küçük meleğini uyuttuktan sonra eşyalarını toparlamak için kendi odasına geçti. O çekmeceleri boşaltırken de kapı zili çaldı. Aida’nın gelmiş olabileceğini düşünen Vivienne, karşısında Alex’i bulmayı beklemiyordu.
“Şehir dışına çıkacağını sanıyordum.”
Kollarını sevdiği kadının beline dolayan Alex; “Sevgili kardeşim benim gitmeme izin vermedi. İnsanın kardeşi olması güzel bir şeymiş” dediği an, genç kızın aklına Clair geldi.
Son zamanlarına kadar onlarda hep çok iyi anlaşmışlardı. Son söyledikleriyle onun aklından geçenleri tahmin eden Alex, konuyu dağıtmak için; “Şirkette işlerim çok uzun sürdü ve çok yorgunum. Hadi yatalım” diyerek, Vivienne’i yatak odasına götürdü. Sadece üzerindeki gömleği çıkartan genç adam yatağa uzanırken, gözleri karşısındaki güzel kadınının üzerindeydi. Onu o kadar çok istiyordu ki, daha bir gece önce birlikte olmamış olsalar, hiç düşünmeden ona sahip olabilirdi. Ama doktor en sağlıklısının haftada iki kez olduğunu söylemişti.
Onu izleyen genç kız ise, birkaç dakika önce üzülmesine neden olan anıları unutmuş, hormonları başka yönde çalışmaya başlamıştı. Alex’in kendine güvenemediğinden, pantolonunu çıkartmadığının bilincinde olarak, elbisesinin eteğinden dolayı rahat hareket ettiği için bacaklarını açarak, genç adamın karnının üzerine oturduğunda ateşle oynadığının farkında değildi. Göğüslerini dikleştirerek; “Beni istemiyor musun” diye sorduğunda, Alex pantolonunun altında sertleşen erkekliğini hissetmesi için, Vivienne’in belini tutarak onu üzerinde hareket ettirdi.
“Sence istemiyor gibiyim,” diye tısladı. “Ama doktorun ne söylediğini biliyorsun?”
Alex’in söylediklerine rağmen, Vivienne daha da arzuladı kocasını.
“Ama ben seni istiyorum. Hem, bir kereden ne olur ki” dedi işveyle. Alex duyduğu sihirli kelimelerle hızla kadınını altına aldı.
“Demek istiyorsun. Bana hiç yardımcı olmuyorsun Mulier Mea” diyerek dudaklarına yaklaşırken, aklına gelen şeyle birden durdu. “Bebeğim iyi misin? Bir yerin acıyor mu?” diye sordu.
Vivienne onun neden böyle söylediğine anlam veremeyerek; “Ne acısı anlamadım” diye cevap verdi.
“Doktor ani hareketler yapmaman konusunda uyarırken, ben kendimi kaybettim. Nasıl böyle bir ş..”derken, genç kız kollarını genç adamın boynuna dolayıp, kendine çekti.
“İyiyiz biz merak etme” diyerek Alex’i susturmak için dudaklarını şehvetle öptüğünde, Alex’in bütün iradesi yerle bir olmuştu bile.
☆☆☆☆☆
Alex salona girerken çalmakta olan melodiyi duyduğu an, sesin büyük kızı Elaina’nın telefonundan geldiğini anlamıştı. Onaltı yaşındaki genç kız, kulaklığından dolayı, telefonunun çaldığının farkında bile değildi. Alex’in onu defalarca uyarmasına rağmen, müziğin sesini son seviyesine kadar yükselten Elaina, aynı zamanda müziğe ritim tutarken, babası kulaklığını çıkarttı.
“Baba!”
“Elaina, telefonun çalıyor farkında mısın tatlım? Üstelik yüksek sesli müzik dinlememen konusunda anlaştığımızı sanıyordum.”
Telefonun ekranında beliren ismi gördüğü an, gözlerini deviren genç kız sinirle; “Özür dilerim baba” dedi ve telefonunu sessize aldı. Ama Alex ekrandaki ismi görmüştü.
“Arayan Corben değil miydi? Onunla çıkmak istediğinden, izin alabilmek için bir hafta boyunca bana yalvardığını hatırlıyorum. Şimdi neden onunla konuşmak istemiyorsun? Yoksa seni incitecek bir şey mi yaptı?”
Korumacı baba Alex, özellikle son söylediği cümleyi kaşlarını çatarak söylemişti.
Elaina ise onu umursamayarak gayet rahat bir tavırla, babasının karşına geçerek gülümsedi. “Aslında artık başkası var. Yakında sizi Lucian ile tanıştıracağım.”
Kızının daha bir hafta öncesine kadar, Corben isimli çocuktan bahsederken ne kadar heyecanlandığına şahit olan Alex, şaşırdı. Ne kadar onunla iki arkadaş gibi olmak istese de, kızının erkek arkadaşlarına deli oluyordu.
“Nasıl yani, Corben gitti yerine Lucian mı geldi?”
Elaina düşünüyormuş gibi yaparak, parmağıyla saçını kaşırken;
“Aslında ikisinden de hoşlanıyorum fakat bu ikilem çok sinir bozucu. Corben sekste çok iyi, yatakta bana kendimi kadın gibi hissettiriyor. Lucian ise çok duygusal, çok romantik. Sence hangisini seçmeliyim babacığım.”
Kızının sorduğu soru karşısında çılgına dönen Alex, dişlerini sıktı ve hızla yerinden kalktı. Çünkü az daha orada kalırsa, her an kalp krizinden ölebilirdi. Doktorun ergenler üzerindeki yaptığı konuşmadan sonra, hoş görülü bir baba olmaya çalışsa da, bu kadarı onun için çok fazlaydı. En kısa zamanda kızına dokunan Corben’i bulup, dövmeye karar vererek, soluğu arka arkaya dört kız çocuğu doğuran karısının yanında aldığında, Vivienne’i diğer kızlarla buldu.
Onların özel bir günmüş gibi hazırlandıklarını fark edince; “Benim unuttuğum özel bir gün mü bugün,” diye sordu.
Üç kız babalarına koşup, sarılırken Vivienne de arkalarından geldi ve sevdiği adamın dudaklarını öptü.
“Aşkım, bugün doktor kontrolüm vardı. Doğmasına bir hafta kala bebeğimiz cinsiyetini gösterdi sonunda. Beşinci kızımızı kutlarız diye düşünmüştüm.”
Vivienne’in kahkahaları arasında söylediği; “Bir kızımız daha olacak” sözleriyle; “Hayııııııııır” diye bağıran Alex, yatakta doğrulduğunda sırılsıklam olmuştu.
Onun çığlığıyla uyanan genç kız; “Aşkım iyi misin” diye sordu.
Alex korku dolu gözlerle kendisine merakla bakan karısına; “Hepsi kızdı” dedi ama Vivienne onun söylediğinden hiçbir şey anlamadı.